Pakistan'ı bir de Ron Paul'den dinleyin

Amerikan Kongresi'nin saygın üyelerinden birinin geçen hafta Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi oturumunda 'çınlayan ' sesi, Pakistan meselesiyle biraz daha iştigal etmeyi elzem kıldı.

Pakistan, iç dengelerini alt üst edecek bir savaşın içinde kıvranıp duruyor. Obama yönetiminin  'AfPak' diye anılan stratejisinin gidişatı yahut Taliban ve Kaide'nin giderek 'yenilemez bir güç' halini alması, Amerikan dış politikasının başat mevzusu artık.

Aslına bakarsanız, 'Ortaçağ karanlığında' addedildiğinden Afganları öyle fazla kafaya takan yok. NATO oralarda 'medeniyet mücadelesini' veriyor nasılsa. Düşündürücü olan, dünyanın nükleer silah sahibi tek Müslüman ülkesi Pakistan. Artık olası askeri müdahaleyi  'meşrulaştırmak' için midir nedir, Pakistan'a şimdiden  'failed state' (başarısız devlet) denilmeye başlandı. Bu kavram siyasi analistler tarafından bir hükümetin en temel sorumluluklarını ve işlevlerini yerine getiremediği durumlar için kullanılıyor.

Eh, böyle olunca  'ulus inşası' (nation building) devreye sokulabiliyor. Amerikalı siyasi ve askeri yetkililerin 'Pakistan çöktü, çöküyor', 'eyvahlar olsun nükleer silahları Taliban'ın eline geçti geçecek' alarmlarını yakın gelecekte yaşanabilecekleri anlamak bakımından kulağa küpe yapmakta fayda var. Tabii Amerikalı Kongre üyesinin sözlerini de öyle...

Cumhuriyetçi Parti Teksas vekili Ronald Ernest Paul, nam-ı diğer Ron Paul'ün konuşmasına geçen hafta CNN televizyonunda denk geldim. Kulaklarıma inanamadığımdan derhal ilgimi celbetti. Gerçi geçen yılki başkanlık önseçimlerinde sıra dışı kişiliğini yakından tanıma imkânı bulmuştuk. Cumhuriyetçi, Teksaslı, WASP filan deyip geçilemeyecek nev-i şahsına münhasır biri. Amerika koşullarında bile yadırganan libertaryan karakteri bir yana, önseçim kampanyasında tıpkı Obama gibi internet ve sosyal ağ sitelerini yaygın olarak kullanması, Irak savaşına karşı duruşu, kürtaj yandaşlığı, FBI gibi federal kurumların ilgasını istemesi ve marihuananın yasallaştırılmasını desteklemesiyle dikkat çekmişti. Lakin Amerika'da Pakistan meselesi ısıtılırken, Kongre'de bu denli alışılmadık bir çıkış yapabileceği herhalde kimseciklerin aklına gelmemiştir. Kongre oturumunda icraatlarını anlatmaya çalışırken, Ron Paul'ün sözlerine maruz kalan Obama'nın AfPak özel temsilcisi Richard Holbrooke'un da öyle. Peki ne dedi Paul? Özetle:
"Temel kaygım, belki de dış politikamızda önceki yönetimden bir farklılık görebiliriz diye düşünmüş olmamdan kaynaklanıyor. Fakat elbette yine aynısını görüyoruz, daha fazla ulus inşası, dünyaya daha fazla polislik taslama, daha fazla müdahillik. Ve öyle görünüyor ki, geçmiş hatalarımızdan asla ders almıyoruz. Sovyetlerin ne menem bir belaya bulaştığından da ders almıyoruz ve aynı şeyi yapmaya devam ediyoruz..Canlı ve modern bir demokrasiyle çalışmak istiyoruz. Vay, ne rüya ama! Fakat bunu nasıl yaptığımızı bir düşünelim. Yaptığımıza karşı çıkan herkesi Taliban olarak etiketliyoruz.

ABD bu savaşı verirken, bir anda binlerce Paştun arada kalıveriyoruz, bombalarımızla ölüveriyor ve biz nasıl olup da politikaları-mıza itiraz ettiklerini merak ediyoruz..Egemen bir ülkeyi bombalıyoruz. Bunu yapma yetkisini nereden alıyoruz? Pakistan hükümeti bize yazılı izin filan mı verdi? Kongre bize savaşı genişletme ve Pakistan'ı bombalamaya başlamak için yazılı izin mi verdi?..Kongre, halk ve idare olarak, nasıl umursamaz ve düşüncesiz bir biçimde savaşı genişletip, 'Eh bugün bunu yapmak zorundayız.

Gerisi için yarın endişeleniriz' diyebiliriz..İşgalci ve istilacılar olarak görülürken, insanların kalplerini ve kafalarını nasıl kazanacaksınız? Hepsi Taliban mı yoksa öldürülen bazı masum insanlar da mı var?"

Paul'den hayli rahatsız olduğu görünen Holbrooke vekilin kendisine ne atfettiğini pek anlayamadığını belirtip, şu itirazı getirdi: "Afganistan-Pakistan Irak değil. Muazzam güçlüklerine karşın burada olma sebebimiz, bu bölgedeki halkın 11 Eylül 2001'de ülkemize saldırmış olması ve açıkça bunu yeniden yapacaklarını belirtmiş olmalarıdır. Militanlar '9/11'da sadece Amerikalıları öldürmekle kalmadı yüzlerce Pakistanlı ve Afganı öldürdü ve geniş çaplı insan hakları ihlallerinde bulundu."

Holbrooke'u işitince bir an için Obama'yı filan unutuverdim, aklıma Bush'un dilinden düşmeyen 'Amerika is at war' (Amerika savaşta) sloganı geldi.
Yoksa Ron Paul de Taliban mı?

Kaynak: Radikal