Pakistan'daki sosyo-politik kuvvetler arasındaki siyasi ittifakların yeniden şekillenmesi üzerinde söz söylemek için vakit erken olabilir. Farklı oyuncular arasındaki siyasi hatlar şu an için bulanık ve Kasım 2007 tarihinde Pervez Müşerref'in ikinci sıkıyönetimine karşı o zamanın muhalif partilerinin, sivil toplum ve hukukçularının kurduğu harekette olduğu şekliyle açık ve berrak değil. Vakti zamanında Benazir Butto ve Navaz Şerif arasında imzalanan Demokrasi Bildirgesi de ülkedeki "demokratik" ve "otoriteryan" kuvvetler arasındaki siyasi hattı çizmişti.
Pakistan'daki demokrasi ve otoritaryanizm meselesi biraz karmaşıktır tıpkı sınıflar, kurumlar ve hemen elde edilecek siyasi kazançlar için konumlarını değiştirmeye gönüllü siyasi gruplar arasındaki şebeke ve siyasi ilişkilerin karmaşık olması gibi. Pragmatik siyaset adına herkes yeni bir siyasi mübadele yapmaya hazırdır.
Müşerref, tüm hatalarına karşın, Pakistan siyaset sınıfının bu fırsatçılığını kavramış ve siyasi gücünü pekiştirmek için etkili siyasi anlaşmalar yapmıştır ki bunların bazıları dayanıklıdır. Çok da uzun sürmeyen olağanüstü hal sırasında bile siyasi güçlerin hatırı sayılır bir kesmini tarafına çekmesini bilmişti.
Müşerref hakkında ciddi soruların yöneltilmesine yol açan demokratik hâleti ruhiye 18 Şubat 2008 seçimleriyle oluşmuştu. Yargı ve medya ile kapışması, hem kendisinin hem de siyasi müttefiklerinin mahvına yol açacak ölümcül bir hataydı.
Siyasi ve toplumsal hareketler, ne derece önemsiz oldukları mesele değil, belirli hassasiyetler ve zihni yapılar oluştururlar. Yargının ıslahı adına yola düşen avukatlar / hukukçular ve sivil toplum hareketi yürüyüşüne halen devam ediyor; bu hareket şehirli orta sınıfı bahse değer çapta bir sosyo-politik seferberliğe yöneltti. Navaz Şerif, Pencab'ın daha gelişmiş bölgelerinde bu hassasiyeti yakalamada çabuk davrandı fakat Pakistan Halk Partisi (PHP) bu harekete katılma ve bu hareketi sahiplenmede geri kalmadı. Ancak bu katılımdan doğan siyasi hisseler, Pakistan Müslüman Birliğine düşenle kıyaslanınca daha cüz'i kalır.
PHP'ni dördüncü kez iktidara taşıyan pek de önemsiz sayılamayacak başka etkenler de var: ülke genelinde istikrarlı bir seçmen kitlesinin desteği; fakirin partisi imajı; ve Benazir Butto'nun büyük fedakarlığı.
PHP liderleri ve çalışanlarına hâkim hüzün ve zorlukların üstesinden gelme kabiliyetinin karması olan bir hissi etken, seçim günü geldiğinde destekçilerinin büyük katılım göstermelerini sağladı ve partinin elde ettiği seçim sonuçlarını etkiledi.
Demokratik siyasi güçler ve sosyal destek tabanları arasındaki eski siyasi bölünme bugün olduğu gibi duruyor. Bu bölünmenin ulusal düzeydeki tezahürü PHP ve Pakistan Müslüman Birliğidir. siyasi kısmetlerine bağlı olarak etnik ve dini gruplar bu iki siyasi partinin çekiş gücünden etkilenmektedirler.
O halde gerçekte ne değişti?
Gerçek değişim hukukçu ve sivil toplum hareketinin karakterinde, siyasi gündemlerinde ve davalarına destek verecek her hangi bir siyasi grupla aynı hizaya gelme esnekliklerinde yaşandı. Konu esasına göre seferber olmuş Pakistan'ın en büyük sosyal hareketlerinden biridir bu. Mesela yargı bağımsızlığı ve haksız bir şekilde görevden alınmış hakimlerin göreve iadesi. Bundan başka, siyasi kazanım yahut kanaatleri bu yönde olduğu için bir dizi siyasi parti de bu hareketi destekliyor.
Bu meselelerin Pakistan siyasi şuurunda öne çıkarılması, ülkedeki demokratik fikriyat ve uygulamalara büyük bir katkıdır aynı zamanda. Hiç değilse şehirli orta sınıf ve profesyonel sınıflar arasında, yargı bağımsızlığı sağlanamadığı takdirde demokratik geçişin arızalı yahut eksik olacağına dair çok güçlü bir inanç var şimdi.
Hukukçular ve sivil toplum hareketi bir partiye bağlı değildir ve siyasi muhalefetteki tüm parti ve hiziplerin desteğiyle başlamıştır. Bununla birlikte hareketin karakterinde bir ironi mevcut: söz konusu olan siyasi fikirler oldukça, liberal-seküler bir harekettir ve önde gelen üyeleri, PHP'ni kuran ve destekleyen sosyo-politik güçlerin parçasıydı.
Bu yüzden doğal olarak, görevden alınmış hakimlerin eski görevlerine iadesinde teklemekle suçladıkları PHP liderlerince hayal kırıklığına uğratılmış görünüyorlar. Hareket, hükümetle tüm müzakere imkanlarını tükettiğine inanıyor ve kalan tek yolun Uzun Yürüyüşle ve İslamabad'daki Anayasa Bulvarı'nda süresiz oturma eylemi yapmak suretiyle siyasi baskı kurmak olduğunu hissediyorlar.
Uzun Yürüyüş ve oturma eyleminden sonra görevden alınmış hâkimlerin göreve nasıl iade edilecekleri ve yargı bağımsızlığının nasıl teminat altına alınacağına dair soru işaretleri var. Ülkedeki herkesin ve Pakistan siyasi iklimine kendi çıkarları adına ayar vermek isteyen her ülkenin dikkatle izleyeceği büyük bir siyasi olay bu.
Ancak oturma eyleminin asıl önemi, sosyo-politik güçlerin ülkede yeniden saflaşmasıyla ilgili bir diğer soru işaretinde gizli. Pakistan Müslüman Birliği, harekete yönelik bağlılığı hakkında gösterdiği tereddüt ve mütaala sonrasında oturma eylemine katılmayı kararlaştırdı ve bu olayın ötesine geçmeye istekli olduğunu beyan etti. Bunun anlamı, birkaç gün öncesine kadar oturma eyleminin faydasını sorgulayan birliğin, özellikle de Pencab eyalet yönetimi için, siyasi sonuçları ne olursa olsun hareketin arkasına ağırlığını koyması demektir.
Şayet bu gerçekleşirse şehirli toplumsal ve siyasi kuvvetlerin yeni bir saflaşmasını göreceğiz. Bu çok farklı türde bir saflaşma olacak, kökene bağlı olarak değil konuya bağlı olarak gerçekleşecek ve müşterek siyasi hüsrandan doğmuş olacak.
Çözülmesi pek muhtemel görünmeyen hâkimlerin göreve iadesi meselesi çözüldükten veya gâye olarak yer almadığını ümit ettiğimiz ve "devrim" dışında başka yolu olmayan hükümeti devirme işinden hemen sonra bu hareket ve Müslüman Birliği ve de onun geleneksel siyasi müttefikleri arasındaki uyum bozulmadan devam edebilir.
Toplumsal hareketin, siyasi karşılaşma hattından uzak duramayabileceği ve tarafgir siyasi hatlar boyunca uzanacak muhtemel ayrılıklar içerisine yuvarlanabileceği şeklinde derûni bir korku da var.
Resul B. Reis ( Rasul Bakhsh Rais): Lahor Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü
Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın