Pakistan General Müşerrref'in başı büyük dertte. Amerika ve Batı düşmanlığıyla beslenerek gittikçe militanlaşan İslamcı akım, halk kitlelerini peşinden sürüklüyor. Taliban benzeri eğitim veren 13 bin medrese var! Uluslararası Kriz Grubu'na göre ise 20 bin!
Son örnek, başkentte Lal Camii'nde toplanan Taliban benzeri 800 kadar 'talebe'nin direnişidir! Ordu kanlı bir operasyon yaptı.
Bunu tek bir olay gibi görmemek lazım. Kardeş Pakistan'ın tarihini ve Hindistan'dan çok farklı coğrafyasını bilenler, o coğrafyanın militan bağnazlığa ne kadar müsait olduğunu da bilirler. Bu yüzden ordunun da başa çıkamadığı "Pakistan medreseleri" dünya terörizmindeki önemli satırbaşlarından biridir.
Türkiye'nin farkı
Türkiye'de ordu hiçbir zaman bu kadar etkinsiz olmadı; çünkü bin yıllık, köklü bir kurumdur. Türkiye'de medrese de hiçbir zaman 'taliban' yuvaları olmadı, aksine 'miskinlik'le suçlandı! Osmanlı medresesi köklü devlet kurumunun itaatkâr memur yetiştiren bir cihazıydı. Sonra bu işlevi 'mektep' üstlendi, daha Abdülhamid zamanında temel inisiyatif medreseden mektebe geçmişti.
Atatürk, Osmanlı'dan devraldığı ordu ve mektepli bürokrasi vasıtasıyla devrimleri yaptı. Etnik tabanlı Şeyh Sait İsyanı hariç, hiçbir ciddi halk hareketinin karşı koymasıyla da karşılaşmadı.
Pakistan ise, hiçbir zaman Osmanlı gibi merkeziyetçi devlete sahip olamadı. Dağlık coğrafyası bu ülkeyi sert ve haşin kabilelerin diyarı olarak tuttu. Nüfus, bir iki hanelik mezralar halinde uçsuz bucaksız, ulaşımsız, iletişimsiz dağlara, vadilere yayılmıştır. O yüzden kamu hizmetleri de, devlet kontrolü de, halkın 'sosyalleşme'si de hayli düşüktür.
Taliban tipinin kökleri bu coğrafyadır.
Babür imparatorluğu ve Pakistan'ın gelişmiş bölgeleri, 'aşağılar'daki düzlük coğrafyanın eseridir.
İslami kanunlar?
1970'lerde Pakistan solcuydu: Avami (Halk) Partisi lideri Zülfikar Ali Butto iktidarda; ama neticesi yolsuzluk ve kargaşadır.
Tepki olarak "Nizam-ı Mustafa" adıyla bir halk hareketi gelişiyor; hem "Peygamber düzeni", hem "temiz düzen" demek! Ve İslamcı General Ziya, Haziran 1977'de darbe yapıyor: İşte ordu da halk da şeriat istiyor! General Ziya, "Kanunları İslamileştirme" çalışmalarına başlıyor. Bizim 150 yıl önceki Mecelle'yi bile yapamıyorlar. Şu mezhebin, bu mezhebin fıkhı diye mezhep kavgaları çıkıyor!
Dr. Mohammad Amin'in "Islamization of Laws in Pakistan" adlı mükemmel eseri, bu trajedinin belgesidir!
Öyle bir kanlı hukuk anarşisi ortaya çıkıyor ki, mecburen laik nitelikli "askeri kanunlar"a dönülüyor! 1988'de Ziya uçak kazasında ölüyor; 1993 seçimlerinde solcu Benazir Butto iktidara geliyor. İslamci Mevdudi'nin partisi yüzde 3 oy alıyor!
Sonra yine yolsuzluk, solun ve sağın rezaletleri, sefalet, Afganistan'dan mücahit akını, Neo-Conların günahları, yükselen Batı düşmanlığı ve bugün...
Kısır döngü!
Girişimci rasyonel orta sınıf, şehirleşme, dışa açılma, demokrasinin hoşgörü eğitimi... Pakistan coğrafyası bunlara imkân vermiyor!
Çağdaşlaşmanın bu temel sosyolojik dinamikleri Türkiye'de geçerlidir. Türkiye'de "sandıktan karanlık çıkacağı" korkusunu milli iradeye karşı bir sopa gibi kullanmak, eski bir Jakoben hastalığıdır ki artık marjinalleşiyor!
Kaynak: Milliyet