İkisi de terör kurbanı olan Hindistan ve Pakistan rekabeti bir kenara bırakıp terörizme karşı ortak bir cephe oluşturmalı. Barış süreci durur ve böyle bir cephe oluşturmazsa, Mumbai saldırılarının bir hedefi gerçekleşmiş olacak.
Mumbai'deki benzeri görülmemiş saldırıların ilk kurbanı Pakistan-Hindistan ilişkileri oldu. İkinci kurbansa, Amerika'nın bu iki nükleer komşunun uzlaşması yönündeki çabaları. Kaide'nin bu saldırılarla ilişkisi olup olmadığı bir yana, yabancıların veya yabancıların bulunduğu mekânların hedef alınmasındaki Kaide etkisi gayet açık.
Washington'ın son aylardaki çabaları, Pakistan'ı askerlerini Hindistan sınırına yığmak yerine, faaliyetlerini Taliban ve Kaide'yle mücadele için Afganistan sınırına yönlendirmeye ikna etmeye yoğunlaşmıştı. Bu bakış açısına göre, Pakistan'ın stratejik önceliklerinin değişmesi Afganistan'daki Amerikan askerlerine ve NATO güçlerine saldıran aşırılıkçı güçleri zayıflatacak. Bu nedenle, baskın kanaat bu boyuttaki yıkıcı ve öldürücü saldırıların Yeni Delhi'yle İslamabad arasındaki ilişkileri zehirleyeceği, güvensizlik havası yayacağı ve iki başkent arasında özellikle de Amerikalı General David Petraeus'un çabasını verdiği uzlaşıyı işlemez kılacağı yönünde.
Hindistan gazeteleri saldırıların arkasında Pakistan merkezli yasadışı mücahit örgüt Leşker-i Tayyibe'nin bulunduğu ve Pakistan istihbaratı unsurlarının da bu örgütü gizlice desteklediği iddiasını Hindistan güvenlik organlarına dayandırıyor. Hintliler böyle bir kanaate varmışsa, Pakistan'a karşı harekete geçmesi için hükümete halk tarafından yapılan baskılar artacaktır.
2002'de Hindistan parlamentosuna düzenlenen saldırıda 12 kişinin ölmesinin ardından, Yeni Delhi yine Pakistan'da üslenmiş bir başka mücahit grubu olan Ceyş-i Muhammed (Muhammed'in Ordusu) ve destekçisi Pakistan istihbarat unsurlarını suçlamıştı.
O dönemde sınırlarına asker yığan iki komşu savaşın eşiğine gelmişti.
Pakistan'ın askeri ve güvenlik kurumları, Amerikan gündemine öfke ve sıkıntıyla bakıyor. Diğer yandan Devlet Başkanı Asıf Ali Zerdari bu gündem doğrultusunda çaba harcıyor ve bir 'işadamı' olarak Yeni Delhi'yle ilişkileri doğallaştırmaya ve ticari avantajlar elde etmeye çalışıyor.
Ayrıca Zerdari Pakistan ve Hindistan'ın ilk nükleer silah kullanan taraf olmayacakları yönünde karşılıklı taahhütte bulunmasını önerdi. Fakat Pakistan ordusu böyle bir söz verilmesini sürekli reddediyor.
İslamabad haksızlığa uğradığını düşünüyor
İslamabad Mumbai saldırılarını kapsamlı bir biçimde kınamış olsa da, Hindistan başbakanını daha soruşturma başlamadan önce Pakistan'ı suçladı. Pakistan adaletsizlik olduğunu düşündüğü bu suçlamadan rahatsız oldu.
Oysa ikisi de terörün kurbanı olmuş komşuların kendilerini hedef alan aşırılık yanlısı unsurlara karşı mücadelede ortak bir cephe oluşturmak için rekabeti bir kenara bırakmaları gerekir.
Karaçi Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Münis Ahmed'in de dediği gibi, böyle bir işbirliği yapılmazsa Mumbai saldırısının hedeflerinden biri gerçekleşmiş olacak. O da, Hindistan'la Pakistan arasındaki kırılgan ilişkilerin topyekün kesilmesi. Bunun yanı sıra, Washington'ın
iki ülkeyi uzlaştırma çabaları da suya düşecek ve Barack Obama liderliğindeki yeni Amerikan yönetiminin yükü artacak. (Katar gazetesi Vatan, 29 Kasım 2008)
Kaynak: Radikal