Osmanlı konforu; Arap yatırımcılar ve Bosna

Yirmi yıl önce Bosna'ya küçük gruplar halinde gelen Araplar, Müslüman Boşnaklarla birlikte savaşmak için gelen mücahitlerdi. Bugün ise Araplar Bosna'ya kayak merkezleri, saunalar ve apartman daireleri için geliyorlar. 2010'da başkent Saraybosna'ya Körfez'deki petrol zengini altı Arap krallığından gelen kayıtlı turist sayısı yaklaşık bin idi. Sadece 2015'in ilk on ayında ise Kuveyt ve Suudi Arabistan'dan 19 bin turist geldi. Arapların emlak yatırımları patlama yaptı. Bürokratik ve siyasi olarak çamura saplanmış bir ülkede yeni yatırımlar olumlu karşılanıyor.

Saraybosna'nın banliyösü İlidža'nın (Ilıca) kaplıcaları Roma İmparatorluğu zamanlarından beri ziyaretçileri çekerken Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nda da bir tatil beldesi olmuştu. 1992-95 Bosna Savaşı'ndan sonra bu tatil beldesi kaderine terkedilmiş vaziyetteydi. Ama son üç yıldır olağanüstü bir canlanma yaşadı. İlk olarak Libyalı milisler gelip Bosnalıların yaralı asker tedavisindeki uzmanlığından faydalandılar. Onları diğer Araplar takip etti. Şimdilerde emlakçılar, restoranlar, oteller ve diş hekimleri reklamlarını Arapça yapıyorlar.

Hollywood Oteli'nin kafesinde (NATO güçlerinin 11 Eylül saldırılarından sonraki haftalarda iki el-Kaide şüphelisini ele geçirdikleri yer) Ayyad Salim el-Ayyad isimli Kuveytli bir emlakçı işlerin "harika" gittiğini söylüyor. Birkaç masa ötede Kuveytli bir gayrimenkulcü için çalışan Bosnalılar ise yeni apartmanları için hararetle satış yapmaya çalışıyorlar. Bir diğer emlakçı ise Bosnalı bir kadının Hadzici yakınlarında bir tatil kompleksi satın alma fikrini olumsuz karşılıyor. "Orası size göre değil", diyor emlakçı; "Suudi bir tarafından Araplar için inşa edildi." Müşteriler Saraybosna'nın yüksek tepelerinde yer alan Polinje'de Suudi el-Şiddi şirketi tarafından inşa edilmiş ama Bosnalı ve Arap zenginler için pazarlanan bir komplekse bakarlarsa daha kârlı çıkabilirlermiş.  

Yine el-Şiddi Şirketi tarafından 2014't tamamlanmış olan Saraybosna City alışveriş merkezinde Polinje'deki bu kompleksle hakkında bilgi almak mümkün. Yaz aylarında bu alışveriş Arap ailelerle dolup taşıyor. Bu ailelerin de bazıları aynı şirketin alkol bulunmayan Bristol Oteli'nde kalıyorlar muhtemelen. Fakat bu yatırım Tırnova yakınlarında Nisan'da başlayacak başka bir projeyle gölgede kalacak. Dubaili Buroj şirketi en az 3,000 villa, apartman daireleri, bir hastane ve stadyum inşa etmeyi planlıyor. Yatırımın tamamı 2.5 milyar Euro’ya (2.7 milyar dolar) mal olacak.

"Arap turistler burada kendilerini evlerinde hissediyorlar", diyor bir seyahat acentesi. Çoğunluğu Müslüman olan Saraybosna'da mimari ve tarihi miras Osmanlı'dan kalma. Helal gıda bulmak çok kolay. Yürüyüş ve kayak parkurlarının camilere adımlık mesafede olduğu çok az ülke bulursunuz.

Emlak piyasası ise Ortadoğu'yu saran savaş ve kaostan kaçıp başlarını sokacak yer arayan ama Londra veya Cenevre'ye de gücü yetmeyen orta sınıf müşterilere yönelmiş durumda. Bosna'da üç yatak odalı yeni bir villa 200 bin Euro'ya sizin olabilir. Zira Bosna yasaları yabancılara bir şirket aracılığıyla mülkiyet sahibi olmayı zorunlu tutuyor. Verilere ulaşmak kolay değil ama emlakçıların beyanları pazarın büyüdüğünü doğruluyor.

Bosnalılar tüm bunlar karşısında hem mutlu hem endişeli. Yatırımları olumlu karşılıyorlar ama Arap hayır kurumlarının son yirmi yıldır Bosna'daki faaliyetlerinden hareketle İslam'ın katı bir yorumunu da beraberlerinde getirdiklerini düşündükleri Araplara karşı kuşkulular. Katar'ın ulusal televizyon istasyonu El Cezire Balkanlar (Al Jazeera Balkans) 2011'den beri Saraybosna'dan yayın yapıyor ve Rus, Batı ve Türk haber kurumlarıyla rekabet ediyor. Bosna'daki küçük işletmeler için öngörülen Katar hükümetinin "dostluk fonu" yakında yürürlüğe girecek. Bosnalılar ise kalplerini ve zihinlerini (hearts and minds) ikna için verilecek uluslararası bir savaşın ortasında kalmak istemiyor.  

Bosna yabancı yatırımlar ajansı FIPA bile Arap inşaat projeleri hakkında tuhaf şekilde sessiz. Ajans "Körfez ülkeleri Bosna'da yatırım yapan ilk 12 ülke arasında bile değil" şeklinde karşılık veriyor. (Bu durumun Körfez yatırımlarının üçüncü ülke şirketleri kanalıyla yapılmasının da bunda payı olabilir.) Ajansa göre "Körfez ülkelerinin Bosna'yla özel bir ilişkisi yok, Bosna'ya bayıldıklarından değil sadece kâr etmek için yatırım yapıyorlar." İnsan merak etmiyor değil, acaba yatırımcılar Avrupalı olsaydı kendilerinden Bosna için karşılıksız bir sevgi göstermeleri beklenir miydi.