Ortadoğu'da yalancı bahar

Yalancı bahar havası var bugünlerde Ortadoğu'da. Hemen herkeste bir umut tomurcuklanması, bir diplomasi pıtırcıklığı, sormayan gitsin. Kaç kere döndük 'işte barış geliyor' noktasından?

Kaç kere hayal kırıklığına uğradık 'bu sefer tamam' sözlerinin ardından. Her seferinde de eskisinden daha geri bir noktadan başlamak zorunda kalmadık mı? Yok, o benim varlığımı tanısın önce; yok o öbürüne terörist desin, muhatabımız yok, hayır var... Öylece gitti koskoca yıllar, arada binlerce masum insanın kanına girerek, kendi kimliğine ve inançlarına uygun bir biçimde gün yüzü görmekten başka bir derdi olmayan insanları oradan oraya savurarak...

Şimdi yeniden yalancı bir bahar rüzgârı esiyor. Yeni ABD Başkanı Obama'nın sıraya girerek hamburger almasından ümitleniyor ve bu 'hakkaniyetli' tavrın diyarımıza da yansımasını bekliyoruz umutla. Obama İsrail-Filistin anlaşmazlığında farklı sinyaller veriyor diye şarkılar söylüyoruz. Belki de İsrail hükümetinin 'yeni ABD yönetimi bize yüz vermiyor' paniğine bakarak bu yargıya varıyoruz. Bugüne dek ne yaparsa yapsın İsrail'i desteklemiş olan ABD yönetimleri, her seferinde daha radikal, daha sağcı İsrail hükümetlerinin kurulmasına neden oldu oysa.

Şimdiyse mesela Amerikalı diplomatlar Suriye'ye giderken İsrail'e akıl danışmayıp yalnızca bilgi verdi diye, değişiklik olduğuna inanmayı çok istediğimizden hevesleniyoruz. Yalancı bahar havası estiren başka şeyler de var. ABD'nin İran işlerinden sorumlu yetkilisi Dennis Ross Körfez ülkelerine gitti ama İsrail'e uğramadı. İsrail'in bütün Arap komşularıyla özellikle de Suriye ile iyi ilişkilerden yana olduğunu söyledi. İsrail'in nükleer silahların yasaklanmasıyla ilgili uluslararası anlaşmaya imza koymasını isteyen cılız sesler çıkardı. Obama yeni İsrail Başbakanı Netanyahu ile önümüzdeki günlerde buluştuğunda açık açık 'bu Yahudi yerleşimlerin genişlemesi dursun artık' diyecek'. Zaten çok güçlü biçimde iki devletli çözümün altını çizdi.

Aslında yakında ABD yönetimi Hamas ile de görüşmelere başlayabilir. Zaten Arap Birliği de tanıma ve barış karşılığında Filistin Devleti'nin kurulması yönündeki önerisini hem yumuşattı, hem yeniden ısıttı. Amerikalılar nihayet yıllardan beri gözlerinin önünde duran bir gerçeği, Filistin meselesi çözülmediği sürece diğer Ortadoğu sorunlarında hatta Afganistan'da bile ilerleme olamayacağını anladığı için artık İsrail'e
her konuda müsemma göstermekten vazgeçecek.  

İşte bu diplomasi tomurcuklarının gölgesinde iki taraf da Obama ile görüşmeye hazırlanıyor. Filistin Devlet Başkanı Abbas, Arap ülkelerini dolaşıp desteklerini almaya çalışıyor. Ama bu arada Filistin'in Gazze, Batı Şeria, Doğu Kudüs ve diyaspora olarak bölünmüşlüğünün nasıl giderileceğine dair ümitkâr bir şey olmuyor. Netanyahu da boş durmuyor, o da Obama'nın sempatisini kazanma hesapları yapıyor. Öyle sert laflar etmesinin Amerikan yönetimini etkilemediğini anlayınca, neredeyse nemli gözlerle, "Filistinli çocukların bir gelecekleri olduğunu bilmelerini istiyorum, hepimiz için müreffeh bir gelecek" bile dedi. Zaten daha birkaç ay önce Gazze yerle bir edilmemişti, Filistinli çocuklar öldürülmemişti!

Yanılmayı çok isterim ama bir çiçekle bahar olmuyor maalesef. Oysa öyle özledik ki baharı, yalancısı bile umutları tazelemeye yetiyor.

Kaynak: Radikal