Ortadoğu barışı Şam'a bağlı

Dolaylı İsrail-Suriye görüşmelerinde ilerleme sağlanması, Şam'ın İran, Hizbullah ve Hamas gibi ortaklarıyla da anlaşma ihtimalini artırır

Şam'ın geçen çarşamba günü sahne olduğu dörtlü zirve, son aylarda ortaya çıkan diplomasi fırsatını kullanmak için önemli bir görüşmeydi ve Suriye'nin bekasını teminat altına almanın da garantisiydi. Türkler Suriye'yle İsrail arasındaki dolaylı barış görüşmelerinin arabulucusu oldukları için zirveye gelirken, Fransızlar da zirveye katılarak Şam'a dayatılan uluslararası tecridi kırmış oldu. Katarlılarsa hem Lübnan krizini çözmeye çalışan hem de Suriye'yle Lübnan arasındaki ilişkilerin onarılmasına katkıda bulunan Doha Anlaşması'nın mimarı.

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Suriye'yi ABD'nin eğiliminin aksine ve tahminlerini aşan bir cesaretle uluslararası zemine çekme noktasında nihai rol oynadı. ABD, Suriye'nin Fransa'nın 'kuyruğuna' dönüşmesini dolaylı bir biçimde protesto etti. Bu durum, Ortadoğu'daki bütün hareketlerini genelde ABD'ninkilerle eşgüdümlü kılan İsrail'in, Ankara'nın kendisiyle Suriye arasında dolaylı müzakere başlatmasına onay vermesine yönelik Amerikan rahatsızlığını daha da artırdı.

Olmert'in gidişi barışı zora sokar
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, bazı bölgesel tarafların Amerikan yörüngesinden uzak adımları karşısında işleri bırakmadı. Esad Amerikan başkanlık seçimleri sonrasında İsrail'le doğrudan görüşme eğilimini açıkça ifade etti ve ABD'nin rolüne de büyük önem verdi. Hatta, Amerikalıların Suriye'yle İsrail arasında yapılması muhtemel doğrudan görüşmeler için ana gözetmen olmasına bile onay verdi. Esad, Kadima Partisi'nin yolsuzluğa bulaşması sebebiyle 17 Eylül'de halefini seçeceği İsrail Başbakanı Ehud Olmert'in de yakın siyasi sonunu dikkate aldı.

Dörtlü zirvenin Suriye-İsrail penceresinin açık kalmasını temin etme ve dolayısıyla Doha Anlaşması'nın açtığı Lübnan-Suriye kapısı kanalıyla da Ortadoğu'da istikrar imkânını güçlendirme kararlılığına karşın, Olmert'in gitmesi sonrası İsrail'in tavrı kapalı kalacaktır. Özellikle de Likud lideri Binyamin Netanyahu gibi bir aşırı sağcıyı iktidara getirebilecek seçimler yapılırsa...

İsrail gazetesi Haaretz'in ifade ettiği üzere, Suriye'yle diyaloğa karşı çıkanların endişe ve şüpheleri göz ardı edilmemeli. Zira en önemli şey, işgal altındaki Golan Tepeleri'nin Suriye'ye iade edilmesine yönelik bir anlaşma karşılığında ne tür bir bedel ödeneceğinin bilinmesi.

Kadima'dan teminat alınmalı
Olmert'in gidişi Şam'la müzakerelerin kapanması anlamına geleceği için şu an, Kadima Partisi'nin lider adaylarından ve koalisyondaki ortaklarından Suriye'yle müzakerelerin sürdürülmesine onay vermeleri istenmeli.

Böyle bir onay sadece Suriye'yle İsrail arasındaki uzun savaşı bitiren bir anlaşma imzalama fırsatı anlamına gelmez; aynı zamanda İran, Hizbullah ve Hamas gibi Suriye'nin bütün bölgedeki müttefikleri bağlamında barışçıl ilerlemenin yaşanması anlamına gelir. Acaba Ortadoğu barışının anahtarı merhum başkan Hafız Esad'ın dediği gibi Suriye'nin elinde mi?

 

Kaynak: Radikal