Mitingler olgusunu da AKP olgusunu da anlamanın anahtarı "orta sınıf" kavramıdır. Mitinglerdeki milyonları yabancı medya da orta sınıf diye niteledi. AKP tabanının analizinde de "Müslüman burjuvazi, orta sınıf, sınıf atlama" gibi terimler kullanılıyor.
Peki, "orta sınıf" ne demek? İsmet Berkan, AKP iktidarında iktisaden orta gelir gruplarının büyümesi açısından bir analiz yaptı. Doğru bir analizdi.
Ben de toplumsal yapının değişmesi açısından bir analiz yapmak istiyorum.
Modern-öncesi, geleneksel toplumların en önemli özelliği çalışanların büyük bir bölümünün "ücretsiz aile işçisi" olmasıdır: Oğullar babaların tarla veya dükkânlarında, kızlar annelerin ev işlerinde çalışır; ücret almazlar, aynı sofrayı paylaşırlar, bağımlıdırlar. Üretim, yaşantı ve zihniyet de 'babadan kalma'dır.
Bireyleşmeye, girişime, dışarıya kapalı bir yapı. Gelenekler, töreler güçlü, siyasi kültür itaatkârdır. Bu toplumların egemenleri asker ve sivil bürokratlarla eşraftır.
Yapısal değişim
Zamanla ekonomi ve eğitim geliştikçe girişimciler ortaya çıkar, meslekler, uzmanlıklar ve serbest ücretliler yani orta sınıflar gelişir; piyasanın etkinliği artar. Bireyleşme, farklılaşma, dışarıya açılma, demokrasi ve özgürlük gibi liberal değerler güçlenir. "Devlet karışmasın" sözü yaygınlaşır!
Ülkemizde 1972 gibi yakın bir tarihte bile, çalışan nüfusun yüzde 48'i "ücretsiz aile işçisi"ydi: Önemli ölçüde modern-öncesi, kapalı, verimsiz, siyaseten devlet-güdümlü bir toplum!
2006 yılına gelindiğinde "ücretsiz aile işçileri"nin oranı yüzde 15'e düşmüş! En hızlı değişim Özal ve Erdoğan zamanlarında; piyasa ekonomisi ve dışa açılma sayesinde gerçekleşmiş! Anadolu kaplanları, KOBİ'ler falan...
Artık aktif nüfusun yüzde 85'i 'bireysel' çalışanlardan oluşuyor!
Bu süreçte, eskiden "kenar"da duran sessiz, yoksul yığınlar "merkez"e geliyor; şehirlerde okuyor, iş tutuyor, sınıf atlıyor. Değerlerini de beraberlerinde getiriyorlar; kültürel farklılıklar ortaya çıkıyor.
AKP ve CHP
Orta sınıflaşma sekülerleşmeyi, refah ve özgürlük gibi dünyevi değerleri de güçlendirir. İşte, laiklik, kışla ve devlet dairesinin dışında milyonluk mitinglerdeki büyük sivil tabana sahip olmuştur, bir "Kemalist burjuvazi" oluşmuştur.
Aynı orta sınıflaşma süreci "Müslüman burjuvazi"yi de oluşturuyor. Bunu irtica sanmak vahim hatadır. Şeriat isteyenlerin oranı, AKP'nin dört yılında yüzde 16'dan yüzde 9'a inmiş; elbette ekonominin hızlandırdığı orta sınıflaşma sebebiyle...
Kemalistler bu sosyolojik değişimi "takiye" sanıyor! 1930'ların ideolojik değerleriyle birlikte korkularını da günümüze taşıyorlar; Türkiye değişmiyormuş gibi!
Halbuki, piyasa ekonomisi ve dışa açılmayla güçlenen orta sınıflar kaçınılmaz olarak çoğulcudur; onun için Türkiye artık 'tek fikirli' değildir; fikir yelpazemiz hiçbir zaman bu kadar geniş olmamıştı.
Böyle bir toplumsal çeşitlenme sürecinde AKP sırf muhafazakârlıktan değil, modern orta sınıflaşmayı geliştiren ekonomik politikalarıyla da oy alıyor; işte hâlâ en güçlü parti.
Ya CHP?.. Geniş ve çoğulcu orta sınıflardan sadece laiklik endişesi olan kesimlerin oyu yeter mi?! Orta sınıfın diğer kesimleri için, özellikle de "kenar"dan "merkez"e gelmekte olan milyonlar için CHP'nin söylediği bir şey var mı?
Kaynak: Milliyet