SSCB'nin yıkılmasından sonra beş ülke petrol ve doğalgaz ihraç etmeye başladı. Rusya, Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan enerji ihraç eden eski SSCB ülkeleri. Bu ülkelerden üçünün enerji üretim bölgesi Hazar havzasında bulunmaktadır.
Hazar'da petrol ve doğalgaz kaynaklarının –özellikle de petrol- üretim tarihi çok eskilere dayanmakta. Örneğin Azerbaycan'da ilk petrol kuyusu 1846 yılının başlarında faaliyete başlamıştı. Daha öncesinde ise buralarda geleneksel usul ile petrol elde edilmekteydi.
20. yüzyılın başlarında Rusya imparatorluğu içerisinde üretilen petrolün yüzde 95'i, dünya petrol üretiminin ise yarıdan fazlası Bakü'de üretilmekteydi. Belirtilen dönemde Kazakistan'ın Emba bölgesinde de petrol üretilmeye başlandı.
1950'li yılların ortalarına kadar Hazar havzası SSCB'nin en önemli petrol üretim merkezi konumunu korudu. Povoljya ve batı Sibirya bölgesinde petrol kaynaklarının bulunmasından sonra onun önemi önemli ölçüde azalmış oldu. Petrol üretimi de azaltıldı. Örneğin Azerbaycan'da 1940-1990 yılları arasında yıllık petrol üretimi 22 milyon tondan 12.5 milyon tona kadar düştü. SSCB içerisindeki yüzde 71'lik payı ise yüzde 2'ye kadar yani 35 mislinden fazla azaldı. Azerbaycan bağımsızlığını kazandıktan sonraki ilk yıllarda da petrol üretimi azalmaya devam etti.
1990'lı yılların ortalarında Azerbaycan karada bulunan petrolün yüzde 87'sini, denizde bulunan petrolün ise yüzde 60'nı üretmekteydi. Denizde petrol üretimi 20. Yüzyılın 50-60'lı yıllarında başlamıştı.
SSCB'nin son döneminde Hazar'ın Azerbaycan kıyılarında yeni petrol ve doğalgaz kaynakları bulundu. Hazar'ın Kazakistan ve Türkmenistan kıyılarında da büyük kaynaklar bulundu.
1990'lı yıllarda Hazar petrol ve gazının üretimine dair olumlu tahminler yapılmağa başladı. Enerji kaynaklarının Basra Körfezindeki kaynaklara ulaşabileceği ve dünyanın diğer bölgelerini geride bırakabileceğine dair iddialar da ortaya atılmaktaydı.
Ancak şu anda Hazar denizindeki petrol ve gaz kaynakları rezervinin sınırlı ölçüde bulunduğu kanıtlanmış durumda. Şöyle ki "British Petroleum" şirketinin uzmanlarının raporlarına göre 2010 yılının başlarında Azerbaycan'da 1.3 trilyon metreküp, Kazakistan'da ise 1.8 trilyon metreküp gaz kaynağının bulunduğu tespit edildi. Türkmenistan'da ise 8 trilyon metreküpün üzerinde doğalgaz bulunmakta. Türkmenistan'ın gaz kaynaklarının önemli bir kısmı Hazar'da değil ülkenin doğusunda bulunmakta. Komşu Özbekistan'da 1.7 trilyon metreküp gaz bulunmakta.
2010 yılının başlarında Azerbaycan'da 1 milyar ton, Kazakistan'da 5.3 milyar ton petrol kaynağının bulunduğu kanıtlandı. Türkmenistan ve Özbekistan'da ise 0.2 milyar ton petrolün bulunduğu tahmin edilmektedir.
Dünya petrol rezervinin yüzde 6.5'i, gaz rezervinin ise yüzde 7'si bu ülkelerin içerisinde bulunmakta. Hazar ve Orta Asya enerji kaynakları her üç ülke açısından büyük öneme sahip ve onları etkisi altına almış durumda.
Enerji kaynaklarının o kadar da fazla olmadığı Özbekistan'da da gaz üretimi ve ihracı ekonomik açıdan büyük öneme sahip. Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan gibi ülkelerin ekonomisinin temelini petrol ve gaz sektörü oluşturmaktadır.
Son yıllarda bu ülkelerin enerji üretimi ve ihracı önemli ölçüde arttı. Örneğin son 10 yılda, 2000-2010 yılları arasında Azerbaycan'da petrol üretimi 14 milyon tondan 51 milyon tona, Kazakistan'da ise 35 milyon tondan 80 milyon tona kadar arttı.
Belirtilen dönemde Azerbaycan'da gaz üretimi 5 milyar metreküpten 26 milyar metreküpe kadar, Kazakistan'da 10 milyar metreküpten 37 milyar metreküpe kadar arttı. Türkmenistan'da 1999-2008 yılları arasında gaz üretimi 21 milyar metreküpten 66 milyar metreküpe kadar arttı. 2009 yılında rakamlarda azalma olsa da resmi rakamlara göre 2010 yılında 80 milyar metreküpe ulaştı.
Azerbaycan ve Orta Asya ülkelerinin enerji kaynaklarının üretimini büyük bir hızla artırması beraberinde büyük boru hattı projelerinin de geliştirilmesine neden oldu. İlk olarak bu ülkeler SSCB döneminde inşa edilen boru hatlarını kullandı.
Şöyle ki Azerbaycan petrolü Bakü Novorossiysk hattı ile ihraç etti. Kazakistan da Rusya'daki boru hatlarını kullandı. Özbekistan ve Türkmenistan Orta Asya Merkez gaz hattını kullandı.
1990'lı yıllarda ülke yöneticileri Rusya'yı saf dışı bırakacak alternatif boru hatları üzerinde düşünmeye başladı. Bu düşünce batılı ülkeler tarafından da aktif bir şekilde desteklendi. Azerbaycan ve Orta Asya ülkeleri enerji kaynaklarının üretilmesi için yabancı yatırım alanına yönelmişti.
Genel olarak bu gibi anlaşmalar sırasında yabancı şirketlere de hisseler verilmekte ve sonradan onlar boru hattı sistemlerinin inşaatına da katkı sağlamaktaydı.
Bu alanda ilk adım Azerbaycan tarafından atıldı. Henüz 1994 yılında Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının inşasına karar verildi. Bu konudaki nihai anlaşma ise 1999 yılında İstanbul'da düzenlenen AGİT zirvesinde imzalandı. Proje, batı Avrupa ülkeleri özellikle de İngiltere tarafından desteklendi. Bunun yanı sıra ABD ve Türkiye gibi ülkelerin de aktif desteğini kazandı.
"Azeri", "Çırag", ve "Güneşli" petrol kaynaklarının da üretimine katkıda bulunan BP şirketi proje sırasında önemli rol üstlendi. Uzunluğu tahminen 1800 kilometre olan Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı 2006 yılında kullanılmaya başlandı. Boru hattıyla yıllık 50 milyon ton petrol taşınabilir.
Azerbaycan petrolünün önemli bir kısmının bu hat ile taşınmasına rağmen şu anda yıllık 38 milyon ton petrol aktarılmakta. Kısa bir süre içerisinde Azerbaycan'ın en yüksek petrol üretimine ulaşması ve 2015 yılından sonra düşüş yaşanması bekleniyor. Bakü-Tiflis-Ceyhan hattı ile aktarılan petrol oranında da azalma yaşanması öngörülmektedir.
Şöyle bir soru ortaya çıkıyor. Çok yüksek maliyete inşa edilen bu hat tam kapasitesi ile kullanılmayacak idiyse neden inşa edildi? Projenin inşa edilmesinin diğer büyük bir proje Bakü-Tiflis-Erzurum gaz projesinin uygulanması ile de ilgili değerlendirilmesi gerekmektedir. 2007 yılında kullanılmaya başlanan hattın Hazar gaz kaynaklarını Avrupa ile birleştirmesini öngören Nabucco projesinin bir parçasına dönüşmesi düşünülmekteydi.
Nabucco projesinin uygulanması durumunda yıllık 30 milyar metreküp gaz taşınmış olacak. Azerbaycan'ın yalnız başına projeye yeterli gaz aktarabileceği düşünülmemekte. Askeri-siyasi konjonktür göz önünde tutulduğu zaman İran ve Irak gibi ülkelerin de projeye katkı sağlaması imkansız gözükmekte.
Dolayısıyla da Nabucco'nun uzun vadeli ve etkili olabilmesi için mevcut Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Bakü-Tiflis-Erzurum kemerlerine Orta Asya enerji kaynaklarının da aktarılması gerekecek. Bunun yanı sıra bu ülkelerin enerji kaynaklarının önemli bir kısmını bu projelere aktarması ön görülmektedir.
Bu ne kadar gerçek? Şu anda Kazakistan Tengiz-Novorossiysk ve Atırau-Samara, Kazakistan ile Çin'i birleştiren Atasu-Alaşankou petrol hatları ile ihracat yapmaktadır. Tengiz-Novorossiysk hattı Rusya tarafının teklifi ile kullanılmaya başlandı.
Boru hattının uzunluğu 1500 kilometre ve ilk aşamada yıllık 28 milyon ton petrol sevk etmesi öngörülmektedir. Şu anda bu rakam aşılmış durumda. Önümüzdeki dönemde bu rakamın 67 milyon tona ulaşması bekleniyor. Hattın inşası Orta Asya enerji kaynaklarının taşınması için oluşan rekabet ortamında Rusya'nın kuşkusuz başarısı olarak görülmektedir.
2007 yılında Moskova'da imzalanan Hazar boru hattı projesi de bu şekilde analiz edilebilir. Uzunluğu 1700 kilometre olacak olan Hazar gaz boru hattının yıllık 30 milyar metreküp Türkmen ve 10 milyar metreküp Kazak gazını taşıması öngörülmektedir. Kemerin mevcut Orta Asya-Merkez hattıyla da birleşebileceği düşünülmektedir.
Son yıllarda Orta Asya ve Hazar enerji kaynaklarının üretilmesi ve taşınma haklarının elde edilmesi için Rusya ve batılı şirketlerin – bu şirketler AB ve ABD tarafından desteklenmekte- yanı sıra diğer katılımcılar da aktif bir şekilde rekabet etmektedir. Bu ülkeler içerisinde özellikle de Çin'in belirtilmesi gerekiyor.
Şu anda Atasu-Alaşankou petrol hattı inşa edilmiş durumda. Kısa vadede bu boru hattına Kazakistan'ın Hazar bölgesinde bulunan petrol kaynaklarının üretilmesinden sonra inşa edilecek yeni hatlar da birleştirilmiş olacak.
Özbekistan ve Kazakistan üzerinden Çin'e taşınacak Türkmenistan gaz hattı da inşa edildi. Bu hat şu anda yıllık 13 milyar metreküp gaz taşımaktadır. Önümüzdeki yıllarda ise yıllık 40 milyar metreküp gaz taşıyabileceği tahmin edilmektedir. Boru hattının toplam uzunluğu 7 bin kilometre ve inşa edilmesi için 20 milyar doların üzerinde harcama yapıldı.
Orta Asya ve Hazar enerji kaynakları doğu kanalı ile Çin'e ulaşmanın yanı sıra güney kanalı ile de taşınmaktadır. Azerbaycan ve Türkmenistan'ın İran ile gaz hatları bağı bulunmakta. Türkmen gazının İran veya Afganistan üzerinden Pakistan ve Hindistan'a taşınması için yeni hatların inşa edilmesi konusu gündeme taşındı.
Bu konular göz önünde tutulduğu zaman yeni sorular ortaya çıkmaktadır: Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden Orta Asya petrol ve gazının yeni enerji koridoru kullanılarak Avrupa'ya ulaşma projesi ne kadar gerçekçi? Yeni hatların Nabucco projesi ve mevcut Bakü-Tiflis-Ceyhan projesi ile birleştirilmesi konusu da gündemde tutulmaktadır.
Bu güzergahın kullanılması için ortaya atılan ekonomik ve teknik gerekçeler ikna edici sayılmıyor. Ancak bilindiği gibi jeopolitik gerekçeler de göz önünde tutulmakta. Batı Avrupa ülkelerinin liderleri ülkelerinin Rusya petrolünden ve özellikle de gazına bağımlılık durumunu sona erdirmeyi düşündüklerini defalarca açıkladılar. Bu konuda ABD de onları aktif bir şekilde desteklemekte.
Rusya'yı saf dışı bırakacak enerji koridorları projesi AB yönetimi tarafından resmi şekilde desteklenmektedir. Bu konu üst düzey Avrupa yetkilileri ile eski SSCB ülkelerinin liderleri arasındaki görüşmeler sırasında defalarca gündeme taşındı.
Kısa bir süre önce Avrupa Komisyonu başkanı Barroza'nın Azerbaycan ve Türkmenistan ziyaretleri de hatırlanmalıdır. Ziyaret sırasında Bakü-Tiflis-Erzurum güzergahı ve Nabucco ile Avrupa'ya gaz taşınması konusunda Türkmenistan ile anlaşma sağlandı. Türkmenistan tarafı da Hazar denizinden geçecek ve Azerbaycan üzerinden batı ülkelerine taşınacak gaz hattının inşasının çıkarlarına uygun geldiğini belirtiyor.
Bir zamanlar Kazakistan da Azerbaycan ve Türkiye'nin Akdeniz kıyılarından petrol ihracatı yapma konusunda istekli olduğunu ifade etmişti. Projenin gerçekleşmesi için yeni Eksene-Kurık hattının inşa edilmesi, Kazak petrolünün tankerlerle Hazar'ın batı kıyısına taşınması ve buradan da Bakü-Tiflis-Ceyhan kemerine aktarılması gerekiyordu.
Projenin uygulanması durumunda Hazar üzerinden petrol hattının inşası konusu da gündeme taşınabilirdi. Bu güzergah ile ilk olarak yıllık 25 milyon ton, sonradan ise 58 ve 80 milyon ton petrol taşınması ön görülmekteydi. 2008-2009 yılları arasında sadece 2 milyon ton Kazak petrolü taşınabildi. 2010 yılında ise projenin uygulanması durduruldu.
Ancak buna rağmen önümüzdeki yıllarda Rusya'yı saf dışı bırakarak Kazak petrol kaynaklarının Hazar denizi üzerinden Türkiye'ye taşınma projesi gerçekleşebilir. Bu konuda batılı ülkelerin yanı sıra Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye gibi transit ülkeler de aktif siyasi hamlelerde bulunmaktadır. Bakü-Tiflis-Erzurum hattıyla birleşecek gaz kemeri ve Nabucco gaz hattının inşası projesi de gerçekleşebilir.
Bu projeler Rusya tarafından endişe ile karşılanıyor. Bu endişelerin önemli temelleri var. Şöyle ki Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının kullanılmaya başlanmasından sonra Azeri petrolünün Novorossiysk üzerinden taşınması önemli ölçüde kısıtlandı. Rusya ile Azerbaycan arasındaki mevcut anlaşmaya rağmen bu güzergah ile yıllık 5 milyon ton petrol taşınmıyor. 2009 yılında 2.5, 2010 yılında ise 2.2 milyon ton petrol taşındı. Bu rakam Bakü-Tiflis-Ceyhan hattı ile taşınan petrol oranından 15-17 kat daha az. Doğal olarak Rusya önemli gelir kaybına uğradı. Kazak petrolünün ve Türkmen gazının Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine taşınması durumunda zarar daha da artmış olacak.
Rusya tarafı Gazprom ve Transneft şirketleri aracılığıyla yeni petrol ve gaz hatlarının inşa edilmesini ve Rusya'nın saf dışı bırakılmasının ekonomik ve teknik zararları da beraberinde getireceğine dair açıklamalar yapmaktadır. Ancak buna rağmen bu projeler jeopolitik nedenlerle inşa edilebilir. Nitekim Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının inşa edilmesi de bu iddiayı kanıtlamaktadır.
Bu iddialar göz önünde tutulduğu zaman yeni sorunlar ortaya çıkıyor. Rusya çıkarlarına karşı olduğu gözlemlenen projeler Rusya enerji kaynaklarının taşınması için alternatif güzergahlar olarak kullanılabilir mi? Örneğin Bakü-Tiflis-Ceyhan hattı ile Rus petrolü dış pazara sunulabilir.
Konu teknik olarak ele alındığı zaman bir sorun gözükmüyor. Bakü-Novorossiysk hattı Bakü-Tiflis-Ceyhan hattıyla birleşebilir. Hatırlanacağı üzere bir zamanlar bu hat kullanılarak Povoljya ve Sibirya petrolü Bakü petrol üretim fabrikalarına taşınmaktaydı.
Benzer bir şekilde mevcut Mavi akım gaz projesi de yeni inşa edilecek Nabucco projesiyle birleştirilebilir.
Dünya Bülteni için tercüme eden: İbrahim Ali