Organize İşler

Zeyno Baran'ın ilgililere gönderdiği "Hudson Enstitüsü Türkiye Çalıştayı" başlıklı davetiyede Genelkurmay'ın düşünce kuruluşu SAREM yöneticilerinin toplantıda yer alacağı açıkça yazılıydı...
Toplantıya katılacağını teyit edenler haliyle Hudson Enstitüsü'nün senaryo metnini de görmüş oluyorlardı!

Hudson'a katılan Türk heyetinde SAREM Başkanı Süha Tanyeri, Türkiye'nin Washington'daki Silahlı Kuvvetler Ataşesi Tuğgeneral Bertan Nogaylaroğlu dahil dört asker ve bir sivil yer almıştı...

Toplantı esnasında bir analizcinin "ABD'nin PKK ileri gelenlerini seçimler öncesinde Türkiye'ye vermemesi lazım. Bu AKP'nin işine gelir!" ifadesini kullandığı vurgulanıyor...

Bu sözler toplantının en vahim enstantanelerinden birini oluşturuyor. Hudson haberini yazan Yasemin Çongar bu bilgiyi üç ayrı kaynaktan tereddütsüz ifadelerle doğruladığını söylüyor.

Çongar, Genelkurmay açıklamasında ismi verilmeden suçlandı. Ne var ki, Genelkurmay metnindeki ifadeler tatmin edici olmaktan uzak. Açıklamada, SAREM yöneticilerinin toplantıya katıldıkları ancak Hudson'da sadece ziyaret amacıyla bulundukları ve senaryonun konuşulduğu bölümde yer almadıkları öne sürülüyor. Oysa, hem davetiye hem de toplantıya katılanların ifadeleri bu savunmayı geçersiz kılıyor...

Çongar, haber çıktıktan sonra Zeyno Baran'la e-mail yoluyla haberleşmiş: Baran haberi yalanlamamış. Hudson Enstitüsü'nün Başkanı Ken Weinstein'ın haber patladıktan sonraki açıklaması da "senaryo"nun varlığını doğrulamıştı...

Zeyno Baran ne yaptı? "Türkiye ile ilgili senaryoların tartışılmadığını" iddia etti. Her şeyi yalanladı. "Çevir kazı yanmasın" çalıştı! Hiç şaşırmadım. Baran, bunu filmin ilk sahnelerinde de yapmıştı. Hatırlayın, Newsweek'teki "darbe-toto" yazısından sonra çıkan tartışmaları müteakip çok zor durumda kalmıştı. Yazısında "üst düzey komutan" diye andığı kaynağı için sonradan "Görüştüğüm subaylar yüksek rütbeli değildi" diyerek çark etmişti.

Baran, Newsweek'teki o yazıyı kaleme almadan hemen önce Hudson Enstitüsü'nde Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Ergin Saygun'u ağırlamıştı. Bir başka deyişle, Org. Saygun Hudson'ı tercih etmişti. O toplantıya Bertan Nogaylaroğlu da katılmıştı...

Baran'ın, Matt Bryza ile birlikte Washington'daki bir otelde Org. Saygun'la görüştüğünü Darbe-Toto Günleri'nde bu sütundan okumuştunuz. Kamuoyuna "muhtıra" diye yedirilmek istenilen 27 Nisan Sanal Açıklaması'nın ardından Matt Bryza'nın şöyle bir demeci vardı: "Türkiye'de 1982 Anayasası Ordu'yu laik cumhuriyetin koruyucusu olarak ortaya koymaktadır. Bu son derece önemli..."

Zeyno Baran, 27 Nisan sonrasında Türkiye'ye geldiğinde "muzaffer kumandan" edasıyla dolaşmış: Herhalde "olmayan bir muhtırayı/muhtıra diye lanse edilen bir emrivaki"yi tahmin ettiği savıyla böyle yapmış olmalı. Keşke "demokrat bir duruş" sergileyebilmiş olarak dolaşabilseydi!

Baran'ın Newsweek'teki kehaneti gerçekleşmedi, bundan sonra gerçekleşmesi de mümkün değil! O zaman da darbe özlemcisi kimi kalıntıların var olduğunu, ancak asla başaramayacaklarını yazmıştık. O günden bugüne bütün olup bitenleri dikkatle inceleyenler, Baran'ın Newsweek'te yaptığı işin salt gazetecilik faaliyeti anlamına gelmediğini görmüş oldular. Ortada, Türkiye'deki manzaranın fotoğrafını çekmekten ziyade "organize" bir durum var. Aynı şekilde Hudson'daki toplantı da masum bir beyin fırtınası değildir. Senaryolar neden şişede durduğu gibi durmaz? Çünkü, son tahlilde kâbus filmi çekmek amacıyla kullanılırlar!

Newsweek'teki yayına konu olan darbe kehanetini Ankara-Washington Hattı'nda pişirmek suretiyle aslında "güç gösterisi" yapmış olan "haber kaynağı"nın izini "27 Nisan Oldubittisi"nin perde arkasında bulmak hiç de zor değildir.

 
Kaynak: Zaman