Org. Hilmi Özkök'ten yararlanmalıyız


İyi mi olurdu, kötü mü?" değer hükmüne varmaksızın iddia edebileceğim kendime özel bir gerçeğim var: Hilmi Özkök bugün pekâlâ Abdullah Gül'ün yerinde oturuyor olabilirdi. Çankaya Köşkü'nde... Cumhurbaşkanı olarak...

O aday olsaydı 367 çoğunluğu aranmayacağı için cumhurbaşkanlığı seçimi de tereyağından kıl çeker gibi gerçekleşirdi. Ak Parti kendisini aday gösterir, CHP uzak dursa bile DYP ve ANAP'tan destek alınabilirdi. Kaldı ki, 2005 yılında, Deniz Baykal'ın etrafına, "Hilmi Özkök'ün ahlâkı, zihniyeti Cumhurbaşkanlığına yakışır ama AKP aday göstermez; keşke Özkök gibi biri cumhurbaşkanı olsa" dediğini biliyoruz.

Ne oldu da yarış başlamadan ortalıktan çekildi Hilmi Özkök, hatırlayanınız var mı?

Şimdilerde eski Genelkurmay Başkanına övgüler düzen Ertuğrul Özkök'ün yönettiği gazetede "Hilmi Özkök cumhurbaşkanı adayı olacağı için AKP'nin dümen suyundan gidiyor" ve "Kendisini Çankaya'ya hazırlamak için görev süresini uzatacaklar" yollu yorumlar çıktı. Hilmi Özkök şerefli bir asker, sırtındaki üniforma yara almasın diye, "Ben aday olmayacağım, görev sürem bittiğinde Genelkurmay Başkanlığında da bir gün fazla kalmam" açıklamasını yapıp kendisini bağladı. Kendisini bu kadar keskin bir sözle bağlamamış olsaydı, şartlar, onu Çankaya'ya çıkarabilirdi.

Hep merak etmişimdir: O keskin açıklamayı yapmadan önce karargâhında kimlerle görüş alış-verişinde bulundu acaba diye... Ona, "Paşam, derhal bir açıklama yapıp hevesiniz olmadığını açıklayın" aklını verene ben olsam kuşkuyla bakardım.

Bu konuyu şimdi ele alışım, kronolojik olarak öyle geldiği için '12 Mart' üzerine başlayacak bir tartışma yerine 28 Şubat dönemiyle ilgili bazı bilinmeyenlerin ortalığa dökülmesi yüzünden... Selefi Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun önce görevde bir yıl daha kalmak için lobi yaptığını, sonra da zamanında ayrılma şartı olarak "Yerime Hilmi Özkök gelmesin" emrivakisinde bulunduğunu Hilmi Özkök'ün kendisi bile yeni öğrenmiş... Kıvrıkoğlu "İrticayla ben daha iyi savaşırım" deyip süresinin uzatılmasını Ecevit'ten istemiş; tanıklar öyle diyor…

Bir başka olayı daha bu vesileyle öğrendik: Meğer Mesut Yılmaz 2000 yılında Demirel'den boşalan Çankaya Köşkü'ne çıkmak niyetindeymiş; Kıvrıkoğlu dönemin başbakanı Ecevit'e gidip "Ya siz olun" demiş, "Ya da hükümetten kimse olmasın!" Cumhurbaşkanlığı yolu böyle tıkanan Mesut Yılmaz da, sıra Kıvrıkoğlu'nun görev süresinin uzatılması için yasa çıkarmaya geldiğinde, "Olmaz!" demiş...

"Yerime Hilmi Özkök gelmesin" şartını geçersiz kılan da yine Mesut Yılmaz'ın anti-Kıvrıkoğlu tavrı olmuş... Org. Hilmi Özkök Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan o anda emekli edilseymiş Org. Kıvrıkoğlu'nun arzu ettiği gibi, Jandarma Genel Komutanı iken Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na (KKK) getirilen Org. Aytaç Yalman Genelkurmay Başkanı olacakmış... KKK Komutanlığı'na gelmesine muhakkak gözüyle bakılan Org. Edip Başer, Org. Yalman'ı yükseltebilmek için, sürpriz biçimde emekli edilmiş...

Ne entrikalar bunlar...

Benim anlamadığım şu: Biz her yıl ağustos ayında gerçekleşen terfi ve atamaları, Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin gelenekleri içerisinde, kıdem ve liyakat esaslarına uygun olup bitiyor sanıyoruz. Oysa şu sıralarda ortalığa dökülen gerçekler, durumun hiç de bildiğimiz gibi olmadığına işaret ediyor. Ayak oyunları, klancılık, liyâkata aldırmazlık geçerli oluyormuş meğer...

Hele cumhurbaşkanlığı sürecini Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu'nun doğrudan etkilemek istemesine ne diyeceğimi bilemiyorum. Mesut Yılmaz iyi ki cumhurbaşkanı olamadı; bu başka bir şey. Olamasın diye ben de az çaba göstermedim bu sütunda. Ancak cumhurbaşkanı seçimi sürecinin bütünüyle dışında kalması gereken bir üniformalı kişinin, Bülent Ecevit ve Devlet Bahçeli'ye gidip "Mesut Yılmaz'ı cumhurbaşkanı yapmayın" demesi, sonra Ecevit'e dönüp "Siz olun" teklifinde bulunabilmesi...

Benim aklım bunları almıyor işte.

Bunlar birkaç kişi arasında geçtiği için kamuoyunun ve yetkililerin bilmediği gerçekler... Ancak gerçeklerin mutlaka ortaya çıkmak gibi bir alışkanlığı vardır ve işte gördünüz, 2000 yılı dolayında olup bitmiş olaylar da artık kamuoyunun bilgisi dahilinde. Peki de, yetkisiz yetki kullananlara, yetkisini aşanlara, görevini kötüye kullananlara şimdi olsun soruşturma açılamaz mı?

Türkiye son cumhurbaşkanlığı seçimi sürecine doğru hızla yol alırken, Ak Parti öndegelenleri "Kim Çankaya'ya çıkmalı?" sorusuna Hilmi Özkök'ü de dışlamayan isimleri alt alta yazarak cevap arıyorlardı. Bence Çankaya'dan uzak durmamalı Hilmi Paşa; çok özel danışman olarak Cumhurbaşkanı Gül'e yardımcı olmalı.


Kaynak: Yeni Şafak