Önleyici vuruşu teröre bağlamak tepkiyi azaltıyor


 
Önleyici saldırı terörle mücadeleye dayandırılınca, kanıtlar veya saldırının yararı pek tartışılmıyor. Türkiye'nin Kuzey Irak'a son saldırısının uzun vadeli yararları da meçhul

ABD ve Türkiye, Kuzey Irak'a yönelik bombardıman konusunda yaptıkları işbirliği etrafında incelikli bir şekilde dans ediyor -ABD istihbarat sağladı, sağlamadı; Türkiye ABD'yi bilgilendirdi, bilgilendirmedi; ABD Irak hava sahasını açtı, açmadı. ABD'nin Irak'la ilişkilerini yumuşatmak için ihtiyaç duyulan bir dans bu. Bağdat'taki Irak hükümetinin öyle ya da böyle sahip olduğu meşruiyeti korumak için de gerekli -zira bu hükümet ülkenin sınırlarını kontrol etmekten aciz görülürse, pılı pırtısını toplayabilir demektir.
Fakat meseleyle yüzleşelim: Bilhassa da terörle mücadele adına, önleyici saldırının sadece kabul edilebilir değil, gerekli olduğu bir çağa girmiş durumdayız.
Sınır kutsallığının aşınmasının, insani müdahale adına Clinton döneminde başladığı söylenebilir. ABD'nin Saddam'ın kitle imha silahı programı yürüttüğü iddiasıyla 1990'larda düzenlediği hava saldırılarıyla bu durum gelişti. 11 Eylül sonrası Bush yönetimi stratejiyi ABD'nin önleyici saldırı doktrini olarak sistemleştirdi. ABD ve birçok çevre şu an Irak'a önleyici saldırının gerekçelerini reddetse de, doktrin yerli yerde duruyor. Irak savaşını protesto eden birçok kişi, ABD'nin Irak yerine İran ve Kuzey Kore'yle ilgili harekete geçmiş olması gerektiğini savunuyor.
Elbette bugün önleyici saldırı için kitle imha silahları üzerinden bir gerekçe yaratmak daha güç. Fakat mesele terörizm olduğunda, neredeyse akan sular duruyor. Ve bu yüzden Bush yönetimi geçen yıl İran'ın Irak'a burnunu soktuğundan dem vurmaya başladı -İran'ın kitle imha silahlarından ziyade, 'teröre destek şebekelerini' öne çıkardı. Bu yıl da yönetim ve Kongre, Devrim Muhafızları'nı terör örgütü ilan ederek önleyici saldırının zembereğini biraz daha kurdu. Önleyici saldırı terörle mücadeleyle ilgili olduğunda, kanıtlar pek tartışılmıyor ve askeri saldırıların uzun vadeli yararı tartışma konusu bile yapılmıyor. Kuzey Irak'taki bir ayrılıkçı Kürt mevzisini imha etmenin (Türk hava kuvvetlerinin başardığı şey buysa) PKK'yı mağlup ettiğini veya yıldırdığını düşünen var mı? Pek yok. Fakat Türk-Amerikan hava saldırısı (bunun adı bu), bölge ve genel anlamda dünyadakilere hükümetin bir güvenlik kaynağı olmadığını beyan etti. Ve gerçekte güçlünün canının istediğini yapacağını.

Kaynak: Radikal