Önemli ziyaret...

Kazakistan, dünya sahnesinde yavaş yavaş ortaya çıkmakta olan yeni güçlerden birisi sayılır. Son yıllarda önemi iyice artan jeopolitik konumu, petrol ve doğalgaz gibi dev enerji kaynakları ve uranyum gibi stratejik maden rezervleri sebebiyle bu ülke çok yönlü bir dış politika izliyor ve bunda da başarılı oluyor.

Kazakistan bir yandan Avrupa Birliği ve Amerika ile sıkı ve yakın ilişkiler kurarken Rusya, diğer Orta Asya ülkeleri ile güçlü bağlar geliştiriyor ve bu arada bölgesel politika çerçevesinde Hazar Denizi komşusu İran'ı hiç de ihmal etmiyor.

İran da aynı şekilde Kazakistan'ı ihmal etmiyor, bu ülkeyle yakın bağlar tesis etmeye, yakınlaşmaya çalışıyor. Nitekim, bu sebeple bu hafta başında İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, yanında önemli bir heyetle Kazakistan'ın başkenti Astana'ya iki günlük bir ziyaret gerçekleştirmiş bulunuyor.

Haberlere göre, iki ülke, bu ziyaret sırasında 5 işbirliği anlaşmasına imza koymuşlar. Bunların arasında ortak bir tanker şirketinin kurulması ve sağlık, spor ve turizm alanlarında yeni anlaşmalar var.

Bu anlaşmalara ilaveten bize göre ziyarette başkalarını da ilgilendiren iki önemli husus ortaya çıkmış bulunuyor: Birincisi Kazakistan'ın İran'ın nükleer programı hakkındaki son görüşlerini açıklaması. Buna göre Kazakistan 'herhangi bir ülke gibi İran'ın da sivil nükleer güce sahip olma hakkı vardır' diyor; ancak bu programın duyulan endişeleri gidermesi bakımından şeffaf olması gerektiğine de işaret ediyor. Diğer yandan Kazakistan, bu endişelerin ortadan kaldırılabilmesi için ziyaret sırasında bir de global bir nükleer yakıt bankası kurulması fikrini ortaya atmış bulunurken bu bankanın Kazakistan'da kurulabileceğini de açıklamış bulunuyor. İkinci husus ise Hazar Denizi'nin hukuki statüsü ile ilgili son derece önemli bir açıklama.

Bu çerçevede Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev, statü konusunda var olan iki görüşe ilaveten üçüncü bir görüşü telaffuz etmiş bulunuyor. Buna göre, Hazar'a kıyıdaş olan ülkeler 25-35 kilometre kadar bir egemenlik bölgesi kurmalılar ve bu bölgeler bu ülkelerin egemen suları olarak kabul edilmeli. Nazarbayev böylece statü konusundaki yaklaşık 20 yıldır sürüp giden ihtilafın herkesin kabul edeceği tavizler sonucu önerdiği formülle çözüm yoluna girebileceğini söylüyor.

İran ve başkaları Nazarbayev'in bu teklifine ne diyorlar, bunu nasıl karşılıyorlar henüz bilmiyoruz; ancak ihtilafın artık herkesi bıktırdığı da bir gerçek olarak ortada duruyor.

İran ile Kazakistan arasında gittikçe gelişmekte olan yakın ilişkileri bir kere daha ortaya koyan son ziyaret esasen iki ülke arasında ekonomi ve enerji alanlarında çoktandır var olan birtakım ortak projeleri yeniden hatırlatıyor. Bunların arasında Kazakistan'ın batısında büyük bir petrokimya tesisi ve İran'ın kuzeyinde yeni bir rafinerinin inşası var. Ayrıca, iki ülke İran'ın Hazar kıyısında dev bir hububat depo ya da terminali kurmayı da planlıyorlar. Bu depo iki ülke arasında var olan hububat ticaretine yeni bir ivme kazandıracak elbette. Zaten Kazakistan son yıllarda 'swap' denen bir tür mübadele ya da takasla İran'a yaklaşık 1 milyar dolar civarında hububat ihraç ediyor.

Hububat iki ülke arasındaki ticaretin görünen en büyük kalemi; ama mesela Kazakistan, İran'a büyük miktarlarda ham petrol de ihraç ediyor. Kazakistan'ın Aktau Limanı'ndan büyük tankerlerle İran'ın kuzeyine sevk edilen ham petrol İran vasıtasıyla Körfez ülkelerine gidiyor.

Kazakistan, İran ile söz konusu ilişkileri geliştirirken Amerika'yı da ihmal etmiyor. Nitekim, son haberlerde Nazarbayev'in Başkan Obama'yı ülkesine davet ettiği bildirilirken Obama'nın önümüzdeki günlerde Orta Asya'ya yapmayı planladığı ziyarette ilk olarak Kazakistan'a uğrayacağı söyleniyor. Bu da bize Amerika'nın bu ülkeye verdiği önemi açıkça gösteriyor.

Ayrıca, Nazarbayev'in global yakıt bankası fikri de İran'ın nükleer ihtilafına belki de birinci dış politika önceliği olarak bakan Amerika açısından ihtilafın çözümünde bir ihtimal olarak da ortaya çıkmış bulunuyor.

Ahmedinejad'ın Astana ziyareti işte bu sebeplerle çok önemliydi...

Kaynak: Zaman