Önder Sav mı, bir torba kömür mü?


Deniz Baykal, Önder Sav 'fenomeni' hakkında gerçekten ne düşünüyor, doğrusu merak ediyordum.


Sağolsun, Serdar Turgut yazdı da, öğrendim.


Siz de öğrenmek istiyorsanız, buyurun, aynen aktarıyorum:


"Önder Sav'ın neden olduğu gelişmeler konusunda 'her hatadan bir ders çıkarılması' gerektiğini söyleyen Baykal, 'Bu olay bile Türkiye'de dinlemeler konusunda gerginliğin ne kadar arttığını göstermiş ve ülkeye yararı olmuştur' diyor…"


Görüldüğü gibi, Baykal bir 'sonuç' çıkarmış. Bunu asla inkâr edemeyiz.


Her şeyden evvel hakkını teslim edelim:


Köşe bucak kaçabilir, bir sonuç çıkarabilmek için bu kadar kendisini zorlamayabilirdi.


CHP Genel Başkanı olması bir yana, anayasal yurttaşlık hakkını kullanabilir; malum fenomene sadece bakmakla yetinebilirdi.


Madem kendince bir ders çıkarıp kamusal dolaşıma sundu, üzerinde düşünmeyi, konuşmayı ziyadesiyle hak ediyor, demektir.


O halde lafın belini daha fazla kırmadan bir an önce başlayalım.


Lakin hiç acelemiz yok, sırayla gideceğiz.


"Her hatadan bir ders çıkarılması" gerektiğini söylemiş ya, ilkin buna bakalım.


Nesine bakacağız, herkesin bildiği bir darbımesel işte, demeyin!


Bu sözü, her seçimde halktan 'ders' alan bir partinin lideri söylüyor, yoldan geçen biri değil.


Gelgelelim, mezkur darbımeseli somuta indirgerken, hangi hatadan, kime ders çıkardığı biraz muamma!..


Tamam, ortada bir hata var, ama, Baykal'ın kavlince, bu hatayı kim işlemiş pek net değil.


İmdi, "Bu olay bile Türkiye'de dinlemeler konusunda gerginliğin ne kadar arttığını göstermiş ve ülkeye yararı olmuştur." ifadesinden neyi anlamalıyız?


Diyeceksiniz ki, şuncacık şeyi aklın kesmiyor mu; 'hata' dediği, cep telefonunu açık unutan Önder Sav'ın hatası; 'bu olay' dediği de, açık bırakılan cep telefonunun dinlenmesinden ibaret.


İyi de, madem her hatadan bir ders çıkarmalı; 'hata'yı bizzat kendi genel sekreteri işliyor, niçin 'ders' çıkarmak bize düşüyor?


Bu hatadan bizim, yani ülkemizin payına düşen, olsa olsa, 'ibret' olabilir, ne dersi?


Evet, ibret alıyoruz!


Dahası, bir insan evladının, peygamber efendimize yaptığı saygısızlığın üzerinden çok geçmeden, maskara olmasındaki hikmeti anlamaya çalışıyoruz.


Hayır yani, sen kalk 'yes" tuşuyla, 'no' tuşunu ayırt etmekte zorluk çeken bir adama güvenerek ortalığı velveleye ver, ondan sonra da, "ülkeye yararı olmuştur" de! (Ülkeyi bilmem ama Ak Parti'ye acayip yararlı olduğu kesin. )


Olacak şey mi bu?


CHP'nin yaptığı hatalardan hiçbir zaman ders almamasının nedeni, biraz da bu mantıkta gizli değil mi?


'Hatayı ben işleyeyim, başkaları ders alsın' anlayışı nedeniyle, CHP'nin ebedi muhalefete mahkum olduğunu ne zaman görecekler?


Her seçimde halktan yeterince ders alıyoruz nasılsa, bizim başka ders almaya ihtiyacımız yok; şimdi ders alma sırası halkta diyorlarsa, o başka tabii.


Gelgelelim, halk ders vermek için de, zırt pırt hata işlemelerine hiç gerek yok.


Bilebildiğim kadarıyla futbola 'hatalar oyunu' derler, siyasete değil.


Mesela, CHP Genel Sekreteri koltuğunda o malum zatı hâlâ nasıl oturtuyorlar, gerçekten anlamak kabil değil.


Telefonu açık kalsa, devletin valisine olmadık şeyler söylüyor; kamerayı fark etmese, kutsala saygısızlık yapıyor.


Bu nasıl adam böyle? İki dakika boş bırakmaya gelmiyor!


CHP'nin böyle tuhaf tipleri sırtında taşımasına itirazı olmayanların iddia ettikleri gibi, Ak Parti'nin seçim kazanması için bir torba kömür, bir paket makarna falan dağıtmasına hiç gerek yok.


Ben Ak Parti'nin yerinde olsam önümüzdeki seçimlerde Önder Sav insanının posterini basar kapı, kapı dağıtırdım. (Kuşe kağıt şart değil, üçüncü hamura da olur.)


Önder Sav'ın fotoğrafını gören seçmen, CHP'ye 'no', Ak Parti'ye 'yes' demezse ben bir şey bilmiyorum.


İyi düşünsünler…


Önder Sav posteri:


Hem bir torba kömürden daha ucuz, hem (kesin sonuç vermesi bakımından) daha değerli.


Kaynak: Yeni Şafak