Öbür Türkiye

ÖBÜR Türkiye, yani "kenar"daki Türkiye zengin değil; kırsal karakteri hâlâ egemen. Gelenekler güçlü, muhafazakâr... Kadın sokağa, kamusal alana yeni çıkıyor.

Erzincan'dan bahsediyorum. DYH'nin "Anadolu'daki Avrupa" toplantılarından 21'incisi için Erzincan'dayız.

Önce TELEKOM'un "sosyal sorumluluk" çerçevesinde inşa edip Milli Eğitim'e bağışladığı modern ilköğretim okulunun açılış töreni. Anasınıfı yaşlarındaki kız ve erkek çocukları; erkek çocukları damat kıyafetinde, kız çocukları gece elbisesine benzer güzel giysiler giymişler. Müzikle dans ederek gösteri yapıyorlar.

Şişli'de veya Çankaya'da çocuklar nasıl bir gösteri yapıyorsa, bu 'ücra' Anadolu şehri Erzincan'da da aynısı yapılıyor.
Tek farkı annelerinin çoğu türbanlı!

Okuryazarlık?

Ecevit'in 1971'de yayımladığı "Atatürk ve Devrimcilik" kitabında Anadolu kasabalarında kadının sokağa çıkmadığı, restorana gitmediği anlatılır. Artık gidiyor. Sokağa çıkıyor, törenlere katılıyor, çocuklarını herkes gibi eğitmek, yetiştirmek istiyor.

Türbanlı anneler, gösteri yapan kız ve erkek çocuklarını sevinçle seyrediyor; video kamerayla kaydediyor, dijital fotoğraf çekiyor.

Ve Ulaştırma Bakanı Binalı Yıldırım'ın konuşmasını dinliyoruz:
- Çok şükür, okuryazarlığı yüzde 90'a çıkardık. Üniversite eğitimi hızla yaygınlaşıyor. Ama şimdi yeni bir şey daha çıktı! Düz okuryazarlık yetmiyor, 'bilgisayar okuryazarlığı' gerekiyor! Nüfusun yüzde kaçı bilgisayar okuryazarı? Çağın yeni standardı bu!

Ve Aydın Doğan Vakfı'nın yaptırdığı Kız Yurdu'nun açılışı... Çoğu çevreden, bir kısmı uzak illerden Erzincan Üniversitesi'ne okumak için gelen kızlar...
Serbest, kişilikli, güler yüzlü, sevimli...

Hayat merdivenlerinden tırmanmak, "sınıf atlamak" isteyen, "öbür Türkiye"nin güzel, sevimli kızları...

İlle de ekonomi

Erzincan'da şehirleşme ve sanayileşme ölçüleri, gelir düzeyi Türkiye ortalamasının gerisinde. Ama "taşralı bir burjuvazi"nin oluşmakta olduğunu görüyorsunuz. "Taşralı"yı takdir anlamında kullanıyorum; çünkü kentlileşmeyi daha zor şartlarda başarıyorlar.

AKP Kadın Kolları'ndan hanımlar geldi yanıma; çoğu türbanlı ama tokalaştık, konuştuk, güler yüzlü, girişken, modern kadınlar...
"Analarımız, ninelerimiz" gibi ezik, çekingen değiller.

Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Aydın Yalvaç'la konuşuyorum. Erzincan'dan 10 milyon dolarlık ihracat yapılıyormuş.

Odaya kayıtlı 2200 tüccar ve sanayici var. Organize sanayi bölgesinde 25 fabrikada 600 kişi çalışıyor. 60 sanayi tesisi inşa halinde...

İki defa depremle yerle bir olmuş Erzincan'ın bu başarısı küçümsenemez. Bu girişimci sınıf ve ilaveten şehirdeki eğitim hayatı, Erzincan'a 'çağdaş' bir dinamizm kazandırmış.

En önemlisi, insanların yüzü gülüyor; geleceğe umutla bakıyorlar.
Erzincan bilhassa tarımsal sanayinin gelişmesi bakımından istikbal vaat ediyor. Havaalanı ve üniversite, kalkınmaya yeni bir ivme kazandıracak.
Mitinglerdekinden farklı bir Türkiye... Ama iki Türkiye'yi birbirine bağlayan büyük, muhteşem iki bağ var: Kutsal bağ bayrak, ortak vatan bilinci...
Öbürü maddi bağ; ekonomik ve sosyal gelişme, kaynaşma...
Öfke ve militanlık kimseye yakışmıyor.