Obama'ya güvenmek hata

ABD Başkanı Barack Obama'nın Kahire'deki konuşmasına genellemeler ve İslam dünyasıyla uzlaşma eğilimi damgasını vurmuştu. ABD yönetiminin politikalarını bu genellemeler veya eski başkan George W. Bush'un kullanmadığı bu kavramlar üzerinden okumak mümkün değil. Özellikle de Amerikan politikalarına karşı duyulan öfkenin gölgesinde, bu uzlaşmanın gerçek hedeflerini veya esaslarını öğrenmek gerekir. Zira kritik nokta hedeflerde, temellerde ve içeriktedir. Obama'nın konuşmasında bunların hiçbiri görülmedi.

ABD başkanı Kahire konuşmasından bir gün sonra Almanya'da yaptığı basın toplantısında, Bush ve eski İsrail başbakanı Ariel Şaron'un iki devletli çözüm üzerine daha önce formüle ettikleri bakış açısına yönelik gerçekçi eğilimlerinin önemli bir parçasını su yüzüne çıkardı. Obama, yönetiminin gelecek haftalarda sorunu 'iki devlet' temelinde çözmek için önereceği noktaları açıklayacağına işaret etti. Ardından bu yıl içinde bazı ilerlemelerin kaydedileceğine dair güvenini ortaya koydu.

Durdurmak ayrı, kaldırmak ayrı
Obama ayrıca zorluğunu anlayışla karşılamasına rağmen İsrail'den yerleşim birimlerini durdurmasının istendiğini ve Filistinlilerden de 'İsrail'in ihtiyaç duyduğu güvenli havayı gerçekleştirmelerinin' talep edildiğini açıkladı. Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın bu konudaki başarılarını övdü ancak yeterli görmedi. Araplardan da İsrail'le diplomatik ve ticari ilişkiler kurmaya hazır olmalarını istedi. Bu istek Kahire konuşmasındaki satır aralarının bütün içeriğini yansıtmasa da, konuşmanın ilk pratik göstergesi anlamına geliyor:

Siyonist oluşumun yerleşim birimlerini durdurması ve barışa bağlı kalması. Yani önceki hükümetin yapılandırdığı çerçevede iki devletli çözüme bağlılığını ilan etmesi. Buna karşın Abbas'ın da, teoride Filistin Yönetimi Başbakanı Selam Feyyad'a, pratikteyse Batı Şeria'daki Amerikalı 'güvenlik koordinatörü' General Keith Dayton'a bağlı güvenlik organları kanalıyla direnişin peşine düşme misyonunu tamamlaması, şartları Siyonist oluşumun kabul edeceği bir güvenlik ortamı için yeniden düzenlemesi gerekiyor.

Arap ülkeleriyse aslında sona yaklaşan yerleşim projesinin durdurulmasının yanı sıra Siyonist oluşumun barış girişimine bağlılığını ilan etmesi karşılığı, tanımaya ve ticari anlaşmalara hazır olmalı. Bush yönetimi sekiz yıl boyunca bunu gerçekleştirememişti. Obama iki devletli çözümden söz ederken çekilme, yerleşim birimlerinin dağıtılması ve 1967 öncesi sınırlara dönülmesi konusuna hiç değinmedi. Filistin devletinin başkenti olması istenen Doğu Kudüs konusundan da hiç bahsetmedi. Obama Kahire konuşmasında büyük Kudüs'ün değil, Doğu Kudüs'ün üç din arasında ortak olması imasında bulundu. Tatlı sözlerle örttüğü konuşmasında Kudüs'e değinirken kast ettiği buydu.

Filistin sorununun tasfiye edilmesi yönündeki işaretler belirdi. Filistinlileri ve Arapları daha fazla ödün vermeye ikna etme girişimi Obama yönetiminin stratejisinde adım adım ilerlemeye başladı. Bu nedenle şimdiden itiraz edilmesi gerekiyor. Yoksa Obama bizlere kendisinden öncekilerinin yapmadığı yapmış, bizler de evlerini kendi elleriyle yıkanların bile yapmadığını kendimize yapmış oluruz. (Katar gazetesi Arap, 10 Haziran 2009)

Kaynak: Radikal