Obama'nın kabinesi güven veriyor

Obama'nın yüz yüze bulunduğu zorluklar küçümsenemeyecek kadar ciddi. Bu bağlamda, yeni başkanın kabinesini partilerüstü bir biçimde ve tecrübeli isimlerden oluşturması güven verici ve güçlü bir başlangıç

Amerikan liderliğini, her tartışmay kulaklarını tıkayan bir Beyaz Saray'da alınan kötü kararların ağırlığı altında çatırdarken izlediğimiz yılların ardından, Barack Obama'nın ulusal güvenlik ekibi rahat bir nefes almamızı sağlıyor.

İşe eski rakibi Hillary Clinton'ı dışişleri bakanlığına getirerek başlayan yeni başkan kendine güvenini sergiliyor. 'Güçlü şahsiyetleri ve güçlü fikirleri' ödüllendirdiğini açıklayan ve sınırlı dış siyaset tecrübesine sahip olan Obama, kendisiyle fikir ayrılığına düşmekten korkmayan gerçek otoriteye sahip danışmanlar istediğini gösterdi. Bu niteliklerin Başkan Bush'un ekibinde olmaması, felaketlere yol açmıştı.

Obama Washington'daki müesses nizamın derinine indi (bunu partiler üstü bir şekilde yaptı) ve savunma Bakanı Robert Gates'ten görevde kalmasını istedi. Eski NATO komutanı General James L. Jones'u da ulusal güvenlik danışmanlığına atadı.

Fakat Obama kendi yönetiminin farklı bir rota izleyeceğini de açıkça ortaya koydu; ABD birliklerinin 16 ay içinde Irak'tan çekilmesi planını teyit etti, yıpranan ittifakları yeniden inşa etme kararlılığını vurguladı ve Bush'un askeri güce aşırı bel bağlayan tutumunu reddetti. Obama, 'ordusu, diplomasisi, istihbaratı, yasa yaptırım gücü, ekonomisi ve ahlaki örnek olmanın kuvvetiyle Amerikan üstünlüğünün tüm unsurlarını' kullanacağını açıkladı.

Hillary Clinton'ın kararlılığına ve muhakemesine hayranız ve bu iki özelliği kritik bir dönemde yeni görevinde kullanacağına inanıyoruz. Zaten kendisi uluslararası bir şahsiyet ve dünya liderlerini tanıyor. Obama, eski rakibinin 'sıkı, zeki ve disiplinli' olduğunu söyledi. Onun dışişleri bakanlığına seçilmesinin önceki yönetim tarzından radikal bir kopuşu işaret ettiği kesin. Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin dışişleri ve ulusal güvenlik politikasının büyük kısmını kendi ofisinden idare etmesi felaketlere yol açmıştı.

Bush yönetiminin bir diğer başarısızlığı şuydu: Ne başkan ne de iki dışişleri bakanı, dışişlerinde siyasi hedefler koyup (Ortadoğu barışı sözgelimi) bunu geliştirebilecek ve hedefe ulaşmak için strateji izleyebilecek 'iş bitiriciliğe' sahipti. Obama-Clinton ikilisinin bunu yapacağına inancımız daha güçlü.
Ön seçim tartışmalarına karşın daha geniş bir vizyonu paylaşıyorlar; bunlar arasında ABD'nin Taliban ve Kaide'nin dirildiği Afganistan'a yoğunlaşabilmek için Irak'tan çekilmesi gerektiği fikri de var. ABD'nin Irak'a sürüklenmesinin birinci sorumlusu olan yeni muhafazakârların hiçbir zaman üyesi olmayan Gates de bunu destekliyor.

Bill Clinton sağduyulu
Eşinin konumuyla ihtilaf yaratmasını önlemek için eski başkan Bill Clinton da vakfına bağış yapan 200 bin kişinin ismini açıklamayı ve gelecekte yapacağı konuşma anlaşmalarıyla ticari faaliyetlerini hükümet avukatlarıyla gözden geçirmeyi kabul etti. Söz konusu avukatların yeni anlaşmaları onaylamak konusunda çok dikkatli davranacağını umarız (sözgelimi artık Kazakistan'dan konuşma ücreti almamak gibi).

Gates ve Jones'un seçilmesi Obama'nın Pentagon'la başlangıçtaki ilişkisini rahatlatmalı. Ordu liderleri Cumhuriyetçilere meyillidir ve askerlik hizmeti yapmamış olan başkanlara genelde güvenmezler. ABD iki cephede birden savaşırken orduyla iyi ilişkiler hayati önem taşıyor. Obama General David Petraeus gibi önemli komutanlara elini uzatarak zaten puan kazandı.

Obama'nın yüz yüze olduğu zorlukları küçümsemeye gelmez ve güçlü bir ekibe ihtiyacı var. İlan edilen isimler bu anlamda güçlü bir başlangıç. (Başyazı, 2 Aralık 2008)

Kaynak: Radikal