Başkan Obama’ya karşı şahinler, yeni muhafazakarlar ve çeşitli sabit fikirliler tarafından yapılan saldırı akını, Obama yönetiminin doğru bir şey yaptığına işarettir. Ama elbette her şeyi doğru yaptığına değil. İlericilerden Obama’nın yurt içi gözetim programına, insansız hava aracı savaşlarına, Afganistan’dan çekilmenin çok yavaş seyretmesine, Beyaz Saray’ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya karşı konulmasını reddetmesine ve övünülen Asya “ekseni” kapsamında Çin’in ABD askeri müttefikleri tarafından kuşatılması çabalarının ağır ilerlemesine eleştiriler vardır ve bu eleştiriler olmalıdır da. Ama sağ kanadın velvele koparmasına yol açan, Obama’nın doğru yaptıklarıdır. O, İran’la iş yapabilecek bir anlaşmaya yakındır; Suriye’de savaştan kaçındı; Devlet Başkanı Vladimir Putin’i daha da tahrik etmeksizin Ukrayna krizini temkinli bir şekilde ele aldı; Afganistan’dan çıkıyor; ve ABD askeri bütçesinde bazı önemli kesintiler yapıyor.
Belki de Obama Filipinler’de konuşurken şahinlere bir fırsat verdi. O, dış politika yaklaşımını izah ederken bir beyzbol benzetmesi yaptı. Obama, dış işlerinde ihtilaflardan kaçınma yaklaşımına vurgu yaparak şöyle konuştu:
Bu her zaman cezbedici görünmeyebilir. Her zaman fazla dikkat çekmeyebilir ve pazar sabahı programlarında güzel tartışmalara yol açmaz. Ama bu, hata yapmaktan alıkoyar. Beyzbolda koşarak bir kaleye gelirsiniz, iki kaleye gelirsiniz, hatta sayı turu bile yapabilirsiniz. Ama biz, istikrarlı bir şekilde Amerikan halkının ve dünyada ortaklık yaptığımız halkların çıkarlarını sağlıyoruz.
Bu da öfkeyi tetikledi. Obama’yı zayıf, kafası karışık ve korkak olarak nitelendirmekte kararlı olanlardan Amerika ve onun “istisnacılığı” için ayağa kalkmayacak kişilere kadar her kesimden buna tepkiler geldi. Commentary’de Charles Krauthammer’den, Washington Post yayın kurulundan, The Wall Street Journal ve The Baltimore Sun’dan ve diğer çok sayıda yayın kuruluşundan tepki geldi. Şüphesiz bu tepkiler, Cumhuriyetçi partinin Bingazi’de olmayan skandalı Donkişotvari ve yanlış bir şekilde yeniden soruşturma çabalarını daha da alevlendirdi.
“Obama’nın dış politika hedeflerinin çoğuna sempati duyduğunu” ifade eden daha düşünceli dış politika eleştirmeni David Ignatius da aşağıdaki ifadelerle Obama’nın “ölçülü” bakışlarından şikayet edebildi:
Başkan Obama’nın geçen hafta Manila’da dış politikada vuruş yaparak bir kale ya da iki kaleye gelmekle ilgili konuşmalarıyla ilgili YouTube’daki videosunu seyretmek üzüntü vericidir. Onun her söylediği ölçülüdür ve çoğu da doğrudur. Ama o, dünyada Rusya’da yaşayan Vladimir Putin gibi liderler yokmuşçasına, rasyonel bir dünyaya hitap ediyor gibi davranıyor.
ABD başkanları, güç siyaseti dünyasında sadece doğruya işaret etmekle değil, kuvvetli olmakla (ya da kuvvetli görünmekle) puan kazanırlar. Başkanlar ya topu parkın dışına atacaklarını söylerler ya da hiçbir şey söylemezler. Güç ve güvenilirliğin maddi olmayan (bu yüzden aldatmak kolaydır) faktörleri, gerçekte kurallara dayalı uluslararası sistemi bir arada tutan yapışkandır.
Obama’nın beyzbol benzetmesine kendi ölçülerimle methiyelerle katkı yapmama müsaade edin. Amerika Birleşik Devletleri’nin dış işlerinde tam manasıyla sayı turu vuruşu yapan bir başkana ihtiyacı yoktur. (Beyzbol teşbihini devam ettirirsek, gerçekte Obama’dan önce biz, Amerika Birleşik Devletleri’nde hatalar, yanlış vuruşlar ve oyun dışı kalmalarla liderlik eden bir başkana sahiptik.) Obama, Amerika’nın sağda yeni muhafazakarlardan geleneksel şahinler, muhafazakarlar, realistler ve merkezciler üzerinden liberal müdahalecilere, barış yanlısı liberaller ve ilericilere kadar geniş dış politika alanında tam ortadadır. Ama görevdeki beş buçuk senesinde o iki savaşa son verdi ve (yanlış Libya macerası dışında) yeni bir savaş başlatmadı.
Ben Obama’nın Arap Baharı ve sonrasındaki yaklaşımını keskin bir şekilde eleştirdim, özellikle de Suriye’deki iç savaşta olan beceriksizliği konusunda. Obama, Suriye’de önce Devlet Başkanı Esad’ın devrilmesi çağrısında bulunarak ayaklanmayı teşvik etti, sonra da neredeyse kendisinin Şam’a karşı bombalı saldırıyı destekleyen Dışişleri Bakanı John Kerry ve diğer şahinlerle birlikte hareket etmesine yol açacak, yerine getirilmesi mümkün olmayan kırmızı çizgiler çizdi. Ben diğer birçok konuda da yönetimi eleştirdim. Yine de Obama’yla George W. Bush arasında fark olmadığını ya da Obama yönetiminin yeni muhafazakarların güdümü ve tesirinde olduğunu söylemek açık bir şekilde cehalet ve yanlış bilgilendirilmedir.
Bu bağlamda, Associated Press aracılığıyla, Obama’nın geçen hafta Filipinler’deki ziyareti sırasında yaptığı açıklamalara bir bakalım:
—“Askerlerimiz ve askeri bütçemiz üzerinde muazzam maliyete yol açan bir 10 sene geçirdikten sonra niçin herkes askeri kuvvet kullanmaya bu kadar isteklidir? Ve eleştiride bulunanların başarılacağını düşündükleri şey gerçekten nedir?”
—“Başkomutan olarak benim işim, askeri kuvvet göndermeye son çare olarak başvurmak ve bunu akıllıca bir şekilde yapmaktır. Açıkçası, politikalarımızı sorgulayan dış politika yorumcularından çoğu, karışmamızda Amerikan halkının herhangi bir menfaatinin olmadığı ve bizim güvenlik çıkarlarımıza herhangi bir katkı yapmayacak bir dizi askeri maceraya alelacele girerdi.”
—“Suriye konusunda dış politikamızı eleştirenlerden bahsedeceğim. Onlar ‘Hayır, hayır, hayır. Biz asker gönderilmesini kastetmiyoruz’ diyorlar. Peki neyi kastediyorsunuz? ‘Ee, muhalefete yardım etmeniz lazım.’ Tamam, biz muhalefete yardım ediyoruz. Başka ne kastediyorsunuz? ‘Belki de kimyasal silahları Suriye dışına çıkarmak için Suriye’ye bir saldırıda bulunmanız gerekir.’ Peki biz herhangi bir saldırıya başvurmadan kimyasal silahları Suriye’den çıkarıyoruz. Bu durumda siz başka neden bahsediyorsunuz? İşte bu noktada susuyorlar.”
—“Gerçekten insanlar bir şekilde Ukrayna’ya ilave silah göndermemizin Rus ordusunu caydırabileceğini mi düşünüyor? Yoksa halen bizim uygulamakta olduğumuz türde uluslararası baskı, diplomatik baskı ve iktisadi baskı uygulayarak muhtemelen onları daha mı iyi caydırırız?”
—“Burada mesele şudur: Bazı sebeplerle benim felaket bir karar olduğunu düşündüğüm Irak’a girme kararının taraftarı olan çoğu kişi son 10 seneden gerçekten ders almamış. Bunlar tekrar tekrar aynı melodiyi çalmaya devam ediyorlar.”
—“Ama biz, inandığımızı açık bir şekilde söylemeye devam edebiliriz. Alet kutumuzdaki tüm aletleri kullanarak fark yapabileceksek bunu yapmalıyız. Ve eğer hedef alma durumlarında fark meydana getirebilecek net eylemler yapılabilecekse bizim bunları yapmamız gerekir. Biz bunu, Washington ya da New York’ta bir ofiste oturan biri güçlü bir eylem olarak görüneceğini düşündüğü için yapmayız.”
Bu halde Başkan Obama için iki kere bravo.
Kaynak: The Nation
Dünya Bülteni için çeviren: Mehmet Şeyhoğlu