Obama'nın da Bush'tan farkı yokmuş

 

Sadece bir yıldır ABD başkanı olan Barack Obama’nın, selefi George W. Bush gibi ABD’yle özdeşleşen saldırgan politikaların izinden gittiğini söylemek için erken değil. Obama’dan beklenen değişim özellikle de dış politikada gerçekleşmedi; ABD’nin saldırgan ve küstah politikaları Obama döneminde de tam gaz devam etti.

Görünen o ki, Obama bildik ABD politikası doğrultusunda Bush’un askeri müdaheleler gerçekleştirdiği Afganistan ve Irak’taki asker sayısını artırmaya çalışıyor. Oysa seçim kampanyasında barışçıl yolları kullanacağını ve bu iki savaşı da sona erdireceğini söylemişti. Obama’nın yeni eğilimi hem Ortadoğu hem de Amerikalı seçmenler adına esef verici. Nitekim iyimser siyasi uzmanlarla yorumcular bile, Obama’nın politikalarının Ortadoğu’da hiçbir soruna çare bulamamakla kalmayıp, giderek artan İslami radikalleşmeye yol açtığına ikna olmuş durumda.

Aslında ABD gibi ahlakdışı politikalar izleyen ve dünya kamuoyunu yok sayan bir ülke, meşruiyeti ve itibarı zedelendiği zaman faturayı eski başkana kesip, yeni başkanla yeni imaj çizerek sanki farklı politikalar izlenecek gibi bir hava estirir. Bu durum en azından Irak ve Afganistan savaşlarıyla prestiji zedelenen Bush dönemindeki Amerika için geçerli.

Amerika’nın dünyanın en güçlü ordusuna sahip olduğuna şüphe yok. Kendilerini her an hazırlıklı tutarak çıkarlarını dünyanın dört bir yanında koruyorlar. Taliban da ABD için ortadan kaldırılması gereken bir terör grubuydu. Bu açıdan ABD’nin Afganistan’a saldırması doğal görünebilir. Fakat şunu unutmayalım ki, Taliban ve Baas gibi baskıcı gruplar bir gecede ortaya çıkmadıkları gibi Afgan ve Irak kültürünün belirgin yönlerini temsil ediyorlar.

Yani Taliban’ın meşruiyetini ve ülkede çeşitli kesimlerce benimsenmesini ciddiye almakta fayda var. Yabancı güçler bu ülkeleri kendilerince haklı gerekçelerle işgal etse de, yerel halk nezdinde meşruiyet sahibi olma ihtimalleri epey düşük ve dolayısıyla bu ülkeleri er geç terk edecekler. Meselenin can alıcı noktası tam da burada. (İtimad gazetesi, 01 Mart 2010)

 

Kaynak: Radikal