Obama: Son engel ve yeni dünya...

 
Hemen hemen bütün göstergeler, işaretler, anketler Senatör Barack Obama'nın başkanlık seçimini açık farkla kazanacağını gösteriyordu. Ancak, 'ırk faktörü'nün bu seçimde nasıl kendisini göstereceği pek bilinmiyordu.
Kısacası bu yüzden biz 'ırk faktörü'nün bu seçimde önemli rol oynayacağını tahmin ediyor; şayet büyük bir beyaz kitlenin bu faktöre göre hareket etmesi halinde seçimi McCain'in kazanmasının mümkün olabileceğini tahmin ediyorduk. Nitekim, bu yüzden birkaç yerde, televizyonlarda McCain'e şans tanıdığımızı da söyledik; aksinin gerçekleşmesi halinde bunun Amerika ve dünya için kazanç olacağının da bu arada altını altını çizdik.

Seçim sona erdi ve Obama açık farkla kazandı. Bu bize pek çok başka şeyin yanı sıra bu seçimde 'ırk faktörü'nün umulduğu kadar rol oynamadığını, McCain'e oy vermesi beklenen beyaz kitlenin Obama'yı tercih ettiğini açıkça ortaya koydu. Şüphesiz bu Amerika açısından son 'ırk engeli'nin de sonunda yıkıldığını, böylece yıllar içinde bütün siyasi makamlara gelen Afrika-Amerikalıların sonunda son engel olan başkanlık engelini de aştıklarını ortaya koyuyor. Bu sonuçta şüphesiz geleneksel olarak beyaz siyasilere oy veren beyaz kitlenin son seçimde tercihlerini değiştirmiş oldukları önemli rol oynamış bulunuyor. Haberlerden, bugüne kadar hep Cumhuriyetçi adaylara oy veren Evanjelik beyaz kitlenin önemli bölümünün bile Obama'ya oy verdiği anlaşılıyor.

Nitekim bir Amerikan gazetesi 'ırk faktörüne' atıfla 'Seçmen değişim çağrısını benimserken ırk engeli de düştü' şeklinde manşetine taşımış bulunurken başkaları hemen hemen aynı konuya değişik şekillerde vurgu yapıyorlar ve seçmenin genelde bu seçimde 'ırk faktörüne' rağbet etmediğini, önceliği başka konulara tanıdığını söylüyorlar.

Şüphesiz bu önceliklerin başında deyim yerindeyse bugün Amerika'yı kasıp kavuran mali-ekonomik kriz ve bunun hemen hemen bütün Amerikan halkını etkisi altına alması geliyor. Bu yüzden geleneksel Cumhuriyetçi eyaletler bile bu defa tercihlerini Demokrat adaydan yana ortaya koymuş bulunuyorlar. Kısacası, en başta yaşanan mali-ekonomik krizin, oyların Obama'ya akmasına yol açmış olduğu bugün kolaylıkla söylenebilir.

Bu yüzden Obama ve ekibinin ilk işi Amerikan ekonomisini rayına oturtmak olacak elbette. Bunu nasıl yapacaklar, henüz tam belli değil; ancak vergi sisteminde dar gelirlilere dönük vergi indirimi gibi tedbirlerin en kısa zamanda devreye sokulacağı bugünden belli sayılır. Başka tedbirlere gelince, bunlar zaman içinde ortaya çıkacak.

Dış politikada ise bize göre en önemli öncelik son sekiz yılda büyük zarar gören Amerikan imajını düzeltmek, dünyanın büyük bölümünün Amerika'ya duyduğu ve gösterdiği tepkiyi azaltmak olacak. Bu da nasıl yapılacak, henüz belli değil. Bunun olması için şüphesiz Amerika'nın imajına en çok zarar veren Irak konusunun uygun bir şekilde sonuçlandırılması gerekiyor. Bu bapta, Afganistan, Rusya ile bozulan ilişkilerinin onarımı, Filistin-İsrail ihtilafına yeni bir yaklaşım, İran'ın nükleer programı gibi önemli konular da var. Şüphesiz bunlarda alınacak mesafenin imaj konusunun çözümüne katkısı olacağı da söylenebilir.

Son demecinde 'Değişim Amerika'ya geldi' diyen ve değişim isteyen Amerikan halkı tarafından en büyük makama getirilen Obama bu konuları nasıl ve hangi ekiple çözme yoluna koyulacak, elbette bekleyip göreceğiz. Bizi ilgilendiren de zaten onun dış politika duruşu, öncelikleri ve ekibinin mahiyeti ve kompozisyonu olacak. Bu konularda da tercihler ortaya çıkmaya başladığında fikirlerimizi söyleyeceğiz.

Son engel de yıkılmış bulunurken Obama ile birlikte Amerika ve dünyanın yeni ve eskisinden çok farklı olacağı anlaşılan 'yeni bir dünyaya' adım atmaya yöneldiği açıkça ortaya çıkmış bulunuyor. Bu 'yeni dünya' nasıl olacak' hep birlikte göreceğiz...

 
Kaynak: Zaman