Obama şimdilik Bush'un izinde

Obama terörle savaş bağlamında, Bush'un şüphelileri gözaltına almaya yönelik talihsiz 'düşman savaşçı' tanımı yerine, teröristlere 'somut destek veren'leri gözaltına alma hakkına sahip çıkıyor. Bu daha makul görünse de, 'düşman savaşçı'dan daha çok uluslararası hukuk menşeli değil.

Obama yönetimi terörle savaşta şüphelilerin gözaltına alınmasına ilişkin yasaları değiştirdi mi, yoksa Bush yönetiminin ayak izinde devam mı ediyor? Geçen hafta Adalet Bakanlığı Guantanamo'da tutulanlara ilişkin davalarda hükümetin pozisyonunu 'belirginleştiren' önemli bir belgeyi yayımladığında bu konuda ipucu yakalamış olduk.

Destekçilerin ileri doğru bir adım olarak övdüğü, insan hakları gruplarınca öncekinden pek de farklı olmadığı yönünde eleştirilen belge, anayasa hukukuna ilişkin yeni bir yaklaşımı ifade ediyor. Ancak bu yeni yaklaşımla George W. Bush'un hırslı ve aceleci davrandığı noktalarda ihtiyatlı ve ılımlı olan Obama, selefinin yaptığı neredeyse her şeyi sürdürebilecek yetkiden vazgeçmiş olmuyor.

Geniş başkanlık yetkisi duruyor
Belki de buradaki en önemli husus, Obama'nın hukukçularının söylemedikleri. Bush'lu Beyaz Saray, başkanın ülkeyi savunmak üzere ne gerekiyorsa yapması için (Amerikan yasalarını ve uluslararası hukuku çiğnemek dahil) başkomutan sıfatıyla doğal yetkiye sahip olduğu fikrinden uzun süre nasiplendi. Ancak Obama yönetimi bu yeni yaklaşımda doğal yürütme yetkisi meselesinde sessiz kalmayı tercih etmiş. Aslında büyülü kelime 'başkomutan' belgenin hiçbir yerinde geçmiyor.

Teknik olarak Obama'nın hukukçuları geniş başkanlık yetkisi savından vazgeçmedi, sadece böyle bir yetkinin istediklerini almaları için gerekli olmadığını ima ediyorlar. Ancak bu dizginsiz yürütme yetkisine sahip çıkmaktan bahsedilmemiş olması, Kongre ve uluslararası standartlara saygıyı ifade ediyor. Aslında yönetim mahkemelere tutukluların federal ya da uluslararası hukuk gereğince tutulamamaları halinde, yargıçların onları salıvermeleri gerektiğini söylüyor. Bu cesur bir yaklaşım - öylesine cesur ki mahkemelere yaklaşık 10 yıllık gözaltının dosyalarından bıkmış olmaları halinde, masalarını temizleme kararı verme imkânı sunuyor.

Belge, 11 Eylül sonrası Kongre'den geçen askeri güç kullanımı yetkisinin (savaş ilanının çağdaş eşdeğeri) başkanın zaten uluslararası savaş hukukunun genel ilkeleri uyarınca donatılmış olduğu yetkileri verdiğini savunuyor. Kongre'nin yetkilendirme gücünü anlamlı kılmak üzere uluslararası hukuka dayanmanın anayasal geleneğimizde derin kökleri bulunuyor.

Ancak ABD'nin mevcut küresel askeri duruşu bağlamında, bu fikrin yeniden keşfi şaşırtıcı. Çoğu, egemen devletler arasındaki eski tip muharebeler için tasarlanmış olan savaş kuralları, bugünün koşullarına genelde uymuyor. Bush yönetimi, bu uyumsuzluğu, Cenevre Sözleşmesi'ne (eski Beyaz Saray danışmanı Alberto Gonzales'in ifadesiyle) 'antika' muamelesi yapmak için bir fırsat olarak gördü.

Ancak Obama'nın hukukçuları, uluslararası savaş hukukunun çıkarlarına hizmet etmek (ve hatta başkanın yetkisini, Kongre'nin Bush'a terörle savaşını yürütme yetkisi tanırken kullandığı otoriter dilin ötesinde şüphelileri gözaltına almak üzere genişletmek) için yeterince esnek olduğuna inanıyor görünüyorlar.

İşte yasanın arapsaçına döndüğü yer: 2001'de Kongre, başkana 11 Eylül saldırılarıyla ilgili olarak 'planlayan, izin veren, işbirliği yapan ya da yardım eden' herkese savaş açabilme yetkisi verdi. Ancak Bush ileri gidip, 'Taliban ya da Kaide'nin veya birleşik güçlerin parçası olan ya da onları destekleyen herkesi' kapsamak üzere tanımlanan herhangi bir 'düşman savaşçı'yı gözaltına alma yetkisini üzerine aldı. Bu durumun dallanıp budaklanma açısından ne kadar talihsiz olabileceğine ilişkin olarak, bir yönetim yetkilisi, hükümetin bir Afgan yetimhanesine yaptığı bağış Kaide'nin eline geçen 'İsviçre'deki küçük yaşlı bir kadını' bile gözaltına alabileceğini söylemişti.

'Düşman savaşçı' tanımının yerine, Obama teröristlere 'somut destek veren' herkesi gözaltına alma hakkına sahip çıkıyor. Bu standart küçük yaşlı İsviçreli kadına ilişilmemesini sağlayacak. Ama 'somut destek', 'düşman savaşçı'dan daha çok uluslararası hukuk menşeli değilObama yönetiminin hukukçuları belgelerinde teröristlere 'somut desteğin' geleneksel silahlı çatışmadaki gözaltı kurallarıyla olan bazı belirtilmemiş benzerliklerle tanımlanabileceğini öne sürüyor. Ancak ayrıntılar hayalgücüne kalıyor ve yumurta kapıya dayandığında bu dil pekâla hiçbir zaman bir terör örgütüne bağlı olmamış olanlar dahil tüm Guantanamo tutuklularını kapsayabilir.

Esas sınav Guantanamo

Velhasıl, Obama'nın yeni yaklaşımı, potansiyel olarak Bush yönetiminin başlangıçta Guantanamo'ya koyduğu herkesi gözaltına almayı sürdürmesine yetecek kadar geniş. Hukuki teoriler hoş ve uluslararası hukuka bağlılık da müttefiklerimize daha cazip görünebilir. Ama Obama, Bush'un ona bıraktığı tutukluları yüklenmiş durumda ve bazıları gerçek bir tehlike teşkil edebilir. Bu muamma ve haklı olarak sabırsızlanan yargıçların bir cevap alma yönündeki baskıları karşısında, yönetim, yeni yasal doktrinlerdeki mevcut yetkileri yeniden düzenlemekte acele ediyor.

Obama'nın Bush yalanlarını düzeltip düzeltmediğine ilişkin esas sınav, artık davaları ülke içinde görülecek ve mahkemelerce gözden geçirilecek olan 241 Guantanamo tutuklusuyla ilgili kararları nasıl meşrulaştıracağında yatıyor.

Yeni yasal argümanlar fiilen kimin serbest ve kimin gözaltında kalacağını etkilerse, o zaman anlamlı değişime katkı sunacaktır. Gerçek dünyada neticeleri yoksa, en zarif yeni yasal argüman bile kelimelerden başka bir şey ifade etmez. (Harvard Üniversitesi'nde hukuk profesörü, Dış İlişkiler Konseyi üyesi, 19 Mart 2009)

Kaynak: Radikal