Obama mı Mürtet Bush mu? Luttwak'a Cevap

Yine seyahat ediyorum ve Edward Luttwak'ın Barack Obama'ın İslam dünyasında bir "mürtet" olarak görüldüğü ile ilgili gülünç köşe yazısını henüz gördüm. 

Böylesi cahilce ve mantıksız bir yorumun önemli bir Amerikan yazar tarafından yapılması ve New York Times'ın bu bütüncül zırvaya sayfalarını açması çok cesaret kırıcıdır. 

Tabi ki bu yazı, Obama'nın Müslüman olduğuyla ilgili miti gizli bir şekilde hatırlatıyor ve tamamen aldatıcıdır. 

Argüman; Obama'nın babasının bir Müslüman olduğu ve Obama'nın; annesi bir Hıristiyan olmasına, babası onları terk etmiş olmasına ve Obama'nın onu tanımamasına, Obama İslam'ı asla yaşamamış olmasına, babası tipik bir içki içicisi olan laik biri olarak bilinmesine rağmen İslamcı radikaller tarafından Müslüman bir mürtet olarak düşünüleceği şeklindedir. Hatta Luttwak, irtidat kanunun Kuran'da olduğunu ileri sürüyor (Wael Hallaq ikna edici bir şekilde bunun böyle olmadığını iddia etti.) 

Burada irtidat meselesi ile ilgili İslam Hukuku'nun yaklaşımları üzerine yapılmış akademik çalışmalar var (Rudolph Peters ve Gert J. J. De Vries Die Welt des Islams, New Series, Cilt. 17, Sayı 1/4 (1976 – 1977),s. 1–25):

"Hukuki olarak geçerli olması için sadece irtidat eylemi belirli koşullara bağlanmamıştır aynı zamanda mürtetle ilgili özel vasıflar belirlenmiştir. Hukuki olarak kişi geçerli irtidat eylemini sadece akıl baliğ olduğu ergenlik çağında özgür iradesiyle ve Maliki ekolünde belirtildiği gibi açık bir şekilde İslam'ı kabul ettikten sonra gerçekleştirebilir." (-p. 3) (P. 2, n. 3: "İslam'ın bu kabulünün hem sözle hem de amel ile desteklenmesi gerektiği eşit bir şekilde vurgulanmıştır; sadece şahadet getirerek İslam'ı seçtiğini söyleyen kişi hukuki olarak geçerli irtidat eylemini gerçekleştirmiş olarak görülmez—karşılaştırınız, İmam Yusuf el-Mavvak, Mevahib el-Celil, VI, s. 279—80)."

Barack Obama asla İslam'ı kabul etmedi ve İslam hukukunda 15 yaşında olmakla başlayan ergenlik döneminde İslam'ı yaşamadı ve bu yüzden klasik İslam hukukuna göre bir mürtet olamaz. Peters ve DeVries, bahsettiği konu hakkında en ufak bir düşüncesi olmayan Luttwak'tan farklı olarak Arap dili uzmanları ve İslam hukuku ile ilgili konularda önde gelen bilginlerdir. 

Luttwak'ın, devasa İslami hukuk geleneklerinden ayrılan selefi, modernist-köktenci fetva veya bilmiyorum belki de Hanbelî geleneğinden ayrılan küçük bir fıkıhçı grubu tarafından yanlış yönlendirildiğinden şüphe yok ve o bunu yanlış bir şekilde o fetvayı ve o küçük grubu İslam Hukuku'nun temsilcileri olarak değerlendiriyor. Fakat bu küçük grupları ve özel durumlarla ilgili görüşleri bir bütün olarak İslam'ın temsilcileri olarak sunmak, Televanjelist Pat Roberson'un Hıristiyanlık yorumunun Aziz Thomas Aquinas'ın yorumundan daha meşru olduğunu ilan etmek gibi bir şeydir.

Yetkin İslam Ansiklopedisi, Eymen el-Zevahiri ve diğerlerinin Mısır merkezli İslami Cihadı'nın bazı aşırı fikirlerine dikkat çektikten sonra şöyle devam ediyor,

"İrtidat kanunun şüphe bırakmayacak derecede açık bir şekilde sadece İslam'ı terk eden ergen Müslümanlara uygulanacağı fikri Hanefi fakihlerinin çoğunluğu tarafından korunmaktadır. Bazı fıkıhçılar İslam'dan çıkma ile ilgili bütün cezaların lağvedilmesini öneriyorlar (Shaltut, M., İslam. 'Akide ve şeriat' (Kahire 1966), 287f.; Saeed, A., ve H. Saeed, Din özgürlüğü. İrtidat ve İslam, Aldershot 2004).' (S.v. "İrtidat.")

Luttwak hiçbir kanıta dayanmadan bazı Müslümanların Obama'yı "irtidat" yüzünden öldürebileceğini düşünüyor ve Müslüman ülkelere gerçekleştireceği resmi ziyaretlerde hayatının tehlikede olacağını ileri sürüyor. Fakat görebildiğimiz kadarıyla klasik İslam hukuku bizi hiçbir şekilde bu sonuca götürmüyor.

Bir diğer hata İslam mirasına sahip kişilerin kaçınılmaz bir şekilde dindar olduklarıdır. Açıkçası pek çok Müslüman bu günlerde bu tür küçük detaylarla pek ilgilenmiyor. Endonezya Müslümanları seçmelerine izin verildiğinde nispeten laik olan partilere oy verdiler. Müslümanların çoğunlukta olduğu devletlerdeki yüz milyonlarca Müslüman laik hükümetler ve laik hukukun hâkimiyetinde yaşamaktadır—Türkiye, Endonezya, Tunus, Cezayir, Ürdün, Suriye v.d.

Dahası Luttwak'ın makalesi tarih dışıdır. Modern Ortadoğu'nun tarihinde pek çok "irtidat" vardır. 19. yy.da Sünni Müslüman olan Şihab Hanedanlığı Hıristiyanlığa geçti. Osmanlı imparatorluğu ve diğer Osmanlı prenslikleri tarafından şu an Lübnan olan bölgenin yöneticileri olarak tanınıyorlardı. Yaptıkları, klasik irtidat denen şeyi tam olarak karşılamış olmasına rağmen din değiştirmeleri nedeniyle onlara bir şey olmadı. İnsanlar her zaman üst düzey hukuk kitaplarının önerdiği şekilde hareket etmiyorlar. 

Canlı bir örnek olması açısından Ankara'daki İslam karşıtı Kemalizmin direklerinden biri olan Türk Genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt'ı ele alalım. Büyükanıt, Müslüman radikaller tarafından kesinlikle bir mürtet olarak görülecek olmasına rağmen Mısır'a bütünüyle güvenli bir ziyaret gerçekleştirdi. Büyükanıt, aktivist İslam'ı Türkiye'nin laik ve demokratik geleneklerini tehdit eden "şerrin bir merkezi" olarak adlandırdı. Radikal Müslüman Türkler Büyükanıt'ı sadece İslam'dan vazgeçmiş bir mürtet olarak değil aynı zamanda gizli bir Yahudi olarak düşünüyorlar. 

Fakat Büyükanıt, muhtemelen Ortadoğu'daki çok güçlü kişilikler arasındadır ve bölgede özgürce seyahat etmektedir. 

Veya açıkça İslam'dan komünizme ve sonradan da diğer laik anlayışlara geçen Kazak başkan Nursultan Nazarbayev var. Böyle olduğu halde Nazarbayev özgürce Ortadoğu'yu ziyaret etmektedir. 

Eskiden Kahire Üniversitesi'nde profesör olan Hamit Nasr, Kuran'ın vahiy konumunu inkar eden akademik çalışmalarından dolayı Mısır adalet sisteminde irtidat (sapkınlık değil, irtidat) ile suçlandı. O gerçektende karar sonradan askıya alınmış olmasına ve utanmış Mısır hükümeti böylesi bir durumun bir daha tekrar etmemesi için çalışacağını söylemesine rağmen bir Mısır mahkemesi tarafından suçlu bulundu. Ebu Zaid resmi mahkeme tarafından ölüme mi mahkûm edildi? Hayır. Ceza neydi? Müslüman olmayan bir erkek Müslüman olduğuna inanılan bir kadınla meşru sınırlar dâhilinde evli olmayacağı için Müslüman eşinden boşanması emredildi. Çift Hollanda'ya kaçtı. Bu korkunç adli bir hata ve insan özgürlüğüne yönelik bir tahkirdir fakat Luttwak'ın irtidatın kanıtlanmasının kaçınılmaz bir şekilde devlet kurumlarının ölüm cezası vermesine öncülük edeceği şeklindeki aptalca argümanını çürütüyor. Pek çok Ortadoğu ülkesi böylesi kararlar alabilecek tahkik ve kanun adamına bile sahip değildir. İran bunun gerçekleşebileceği birkaç yer arasındadır ve bir Amerikan başkanının İran'da güvenliğiyle ilgili kaygılı olmak için başka nedenlerde vardır. Hakeza Ebu Zaid'e ölüm tehditleri savuran radikaller, Ali Eteraz'ın vurguladığı gibi onu bir mürtet olarak düşünmeseler bile bir Amerikan başkanını öldürürler. 

Pek çok gözlemci Obama'yı, Amerika dışındaki Müslümanların destekleyeceği 'doğal' bir aday olarak düşünüyor. Neden? Amerika dışındaki Müslümanlar onu sadece bir diğer Amerikalı olarak görüyorlar ve onlar Amerikan politikalarıyla ilgili iyi tecrübelere sahip değiller. Pakistan'da ortalama bir grubun %50'si önümüzdeki Amerikan seçimlerine katılmayı istedi. Bu grubun %30'u seçimlere katılırlarsa Hillary için, %14'ü Obama için %8'i de John McCain için oy kullanacaklarını söyledi. Dolayısıyla Luttwak'ın varsayımları her açıdan yanlıştır. Pakistanlılar Obama'nın geçmişiyle ilgilenmiyorlar, onun ülkelerini bombalamakla tehdit etmesiyle ilgileniyorlar. Amerikalı haberciler her zaman Hillary'nin ataerkil İslam dünyasında saygı kazanıp kazanmayacağını soruyorlar; fakat o Pakistanlıların seçime katılabilseler kendisi için oy kullanacakları biri! Unutulmamalıdır ki Pakistanlı Müslümanlar, Amerikalıların henüz başaramadıkları bir şey olan, bir kadını devlet başkanı olarak seçtiler.

Bir Amerikalı başkan Ortadoğu'da tehlikede olabilir. Fakat bu, bölgede Bush yönetiminin vahşi askeri taktikleri, Filistinlilerin ve diğer bölge halkının refahıyla ilgili aldırmaz ilgisizliği tarafından provoke edilen ABD nefreti dolayısıyla olacaktır. 

Bush'un bir mürtet olması dolayısıyla olacaktır, Bush ABD anayasasının hâkimiyeti altında doğdu fakat anayasayı işkenceye, masumları öldürmeye, neo-kolonyalizme ve kitle katline (Felluce'de olduğu gibi) duyduğu inanç yüzünden terk etti. 

Ortadoğuluların en çok dikkat ettiği irtidat budur.

Bu yazıyı aslından Dünya Bülteni için Türkçe'ye çeviren: Ali Karakuş