Obama İsrail ve Filistinlilere bir 'Libya Modeli' uygulayacak mı?

Uluslararası toplum böyle işlemeli,” dedi geçen haftasonu Başkan Barack Obama. “Sadece Birleşik Devletler değil, daha çok ulus, barışı ve güvenliği muhafaza etmenin sorumluluk ve bedelini üstlenmeli.”

Amerika’nın komutayı NATO’ya bıraktığı ve kendi dahlini sınırlandırdığı Libya askeri harekatını kastediyordu. Fakat Washington’un en güvenilir ortaklarından bazıları, Obama’nın aynı prensibi İsrail-Filistin çatışmasına da uygulaması gerektiğini düşünüyor.

İngiltere, Fransa ve Almanya, “Ortadoğu Barış Süreci” dosyasını Washington’un ellerinden almak üzere baskı yapıyor; çünkü geçen on yılda hiç ilerleme kaydedilmedi. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nin; uluslararası olarak desteklenen ve 1967 sınırlarına dayanan iki devletli bir çözümün parametrelerini belirttikleri bir barış planı ortaya koymalarını öneriyorlar. Ve Başkan George W. Bush’un, 2001’de durma noktasına gelen barış sürecini yeniden başlatmak için anlamlı hiçbir şey yapmadan “meşgul görünme” politikasına diplomatik bir kılıf olarak kurduğu ve ABD, AB, Rusya ve BM’den oluşan bir istişare organı olan Ortadoğu “Dörtlüsü”nün Nisan buluşmasında, süreci başlatmak istiyorlar.

Obama, bir Filistin devleti kurulması yolunda gerçek eylemi canlandırmanının önemini kavradı ve başlarda İsrail’e, işgal edilmiş topraklardaki tüm yerleşim inşaatını durdurması için baskı yaptı. Ancak İsrail’in sert başbakanı Benjamin Netanyahu, Obama’ya kafa tutmak için, İsrail’in Capitol Hill konusundaki koşulsuz desteğine yaslandı. Obama yerleşimler hakkında İsrail’e baskı yaparken bile, Yahudi Amerikalıların büyük çoğunluğunun oylarına güveniyordu. Fakat Demokratik Parti liderleri; Obama’nın yeniden seçilmesinin bağlı olabileceği kampanya desteklerinin kilit bağışçılarının, Netanyahu ile karşı karşıya gelmesi neticesinde uzaklaşacağı yönünde uyardılar. Konu hakkındaki samimiyetine rağmen Obama, İsrail-Filistin anlaşmazlığını çözmek için başkanlığını riske atma konusunda isteksiz.

Obama yönetimi fiilen pes etti ve İsrail direnişini göz önüne alarak, süreci ilerletmek için hiçbir şey yapamayacağını kabul etti. Tüm politik kariyeri, Amerika’nın Filistin’in devlet olmasını sağlayacağı şeklinde bir inanca bağlı olan Filistin lideri Başkan Mahmut Abbas bile, sonunda iç politikaların, Washington’un barış yolunda tarafsız ve etkili bir aracı olmasını imkansız hale getirdiğini kabul etmek durumunda kaldı: Abbas’ın şubatta, ağır Amerikan baskısına karşı çıkması ve BM Güvenlik Konseyi’nin, 1967’de işgal edilen topraklardaki İsrail inşaatının hemen durdurulmasını talep ettiği bir karar çıkarması için harekete geçmesi, Filistin’in Amerikan vesayetinden ayrıldığını gösterdi.

İç politik kaygılar Amerika’yı kararı veto etmeye zorladı ve onu -İsrail’le birlikte- Konsey’deki tüm müttefiklerden ve daha geniş uluslararası toplumdan izole etti. Ama o herşeyin netleştiği bir andı: Eğer iç politik hesaplar, Amerika’yı yerleşimler hakkında kendi politikasını yansıtan bir Güvenlik Konseyi kararını veto etmeye ittiyse, Washington’un çatışmaya adil ve uygulanabilir bir çözüm için aracı olması için bir umut var mıydı? Netanyahu’nun görev süresi, İsrail’in işgali kendi iradesiyle sona erdirmeyeceğini ve iki devletli çözümün iki taraflı müzakerelerle gerçekleşmeyeceğini doğruladı; çünkü güçteki dengesizlik sebebiyle İsrailliler Filistin’den gelen herhangi bir talebi kabul etmek için bir neden görmüyorlar.

Amerikan Başkanı ve generalleri, İsrail-Filistin sorunu için adil ve işe yarar bir çözümün ABD’nin Müslüman dünyasındaki çıkarları için ne kadar önemli olduğunu biliyorlar. Fakat İsrail üzerinde, bir çözüm üretmek için gereken baskıyı kuramıyorlar. İsrailli liderlerin “barış” dosyasının Washington’da kalmasını istemelerinin sebebi tam da bu ve ayrıca Obama’nın Avrupa’da, aynı iç kısıtlamalarla elleri kolları bağlanmış olmayan müttefikleri, şimdi yardım etmek için öne çıkıyor ve bir çözüm önerilmesi gerektiğini kabul ediyorlar. İsraillilerin ve Washington’daki destekçilerinin, Obama’ya, BM ve Avrupalıların bu konuda harekete geçmelerine karşı çıkması için baskı yapacaklarını söylemeye gerek bile yok. Fakat Başkan Obama, tıpkı Libya’da olduğu gibi, anlamalıdır ki “uluslararası toplum böyle çalışmalı.”

Kaynak: Star