Obama, iki devletli çözümün imdadına yetişmelidir.

Barak Obama'nın Amerika'nın 44'ncü başkanı olarak seçilmiş olması tarihi bir hâdisedir. Amerikalılar, büyük ülkemizin uzun tarihinde bize pek uğramaz olmuş bir tarzda bir araya gelmeye nihayet muktedir oldular. Amerika'nın gerçek ruhunun kazandığı bu zaferi kutlamalıyız. Seçim günü kutlamaları, dünya çapında diğer saat dilimlerinde de tekrarlandı; uzun zamandır şahit olmadığımız bir şeydi. Çoşkunun geçicidir, bu bir yana, ondan hâsıl olan enerjiyi, etrafımızı kuşatan acil problemlerin üstesinden gelmek adına Amerikalılar olarak hepimizi bir araya getirmek için kullanma gayretinde olmalıyız.

Obama şu önümüzdeki bir ay içerisinde makamına oturduğunda ilgi ve dikkatini kazanmak için bir dizi zorlu dış politika meselesini birbirleriyle yarışır halde bulacak ki danışmanları arasında her bir meselenin güçlü savunucuları var. Arap-İsrail barış sürecinin öncelikli ilgi isteyen bir mesele olduğuna inanıyoruz.

Obama'nın seçilmesi, Ortadoğu'dan başka belki de hiçbir bölgede bu denli hoşnutlukla karşılanmadı. Filistin-İsrail çatışmasına derhal ilgi gösterilmesi, Obama'nın seçilmesinin yarattığı iyi niyeti perçinleyecektir. Filistin meselesini en büyük bölgesel sorun olarak görmeyenler mevcut Ortadoğu'da ancak yol açtığı ve derinden hissedilen adaletsizlik hissi hakikidir ve her yere sinmiştir.

Mevcut yönetimin son bir yıldır sarfettiği yoğun çabalar, meseleyi 20 Ocak 2009 tarihine kadar maalesef çözmeyecektir. Ancak ilgi ve dikkatin azalmasına müsaade etmek, bölgede yaygın olan adaletsizlik ve ihmal hissini pekiştirecektir. Savaş halindeki taraflar arasında veya Lübnan ya da Gazze'de bir diğer şiddet dalgasına yol açabilir ki alınan mesafeleri boşa çıkarır ve tarafları başlangıç noktasına geri götürür. Filistinlilerin, İsraillilerin veya her ikisinin birden iki devletli bir çözüm arayışına dudak bükmeleri -herkes için talihsiz sonuçları olacaktır - gibi bir ihtimal pusuda beklemektedir.

Filistin meselesinin çözüme kavuşturulması, bölgeye olumlu bir etkide bulunacaktır. Arap yönetimlerinin bölgesel sorunların üstesinden gelmek için Amerikan liderliğine destek vermede ellerinin serbest kalmasını sağlayacaktır tıpkı Irak'ı işgal öncesinde verdikleri gibi. Hizbullah ve Hamas'ın cazibesini büyük ölçüde yok edecektir zira Filistinlilerin kötü durumundan kaynaklanmaktadır. Bölgenin ruhi iklimini değiştirecek, İranı savunma mevzisine geriletecek ve çalım satmasına bir son verecektir.

Varılacak bir anlaşmanın ana unsurları herkesçe bilinir. Yeni bir inisiyatifin kilit unsuru, adil ve kalıcı bir barışın -bu ülkenin nazarında - temel parametrelerinin neler olması gerektiğini ABD Başkanı'nın aleni olarak duyurmasıdır. Bunlar: Karşılıklı ve üzerinde uzlaşılan küçük değişikliklerle 1967 sınırları; Filistinli mültecilere geri dönme hakları yerine tazminat verilmesi; Kudüs'ün her iki başkente ev sahipliği yapması; ordusuz bir Filistin devleti.

İsraili terörist faaliyetlere karşı güvenli kılmaktan âciz bir Filistin yönetimine toprakları teslim etmek hakkında İsrail'in duyduğu güvenlik kaygılarını yatıştırmak için daha fazlası gereklidir. Mesela NATO benzeri bir uluslararası barış koruma gücünün konuşlandırılmasıyla bu engelin üstesinden gelinebilir; İsrail güvenlik güçlerinin yerini almakla kalmayıp etkin olmalarını sağlamak için Filistin askerlerini de eğitebilecektir.

Görüşmeci tarafların zayıflığı, kendi başlarına bir anlaşmaya varma kabiliyetlerini bu tarihe kadar sınırlandırdı. Fetih ve Hamas şeklinde Filistinliler arasındaki derin yarık gibi Şubat ayında yapılacak olan İsrail genel seçimleri de durumu karmaşıklaştıran bir etmendir şüphesiz. Ancak barış süreci devinim kazanmaya başlarsa Hamas'ın dışarıda kalmak isteyeceğini tahayyül etmesi güçtür; hâkeza aynı devinim İsrail halkına, kendi reylerini ülkelerinin geleceğine tescil etmeleri için eşsiz bir fırsat sağlayacaktır.

Başkan Obama, barış sürecinin temel ilkeleri hakkında açık ve kuvvetli bir tarzda konuşarak bu zayıflığın hakkından gelebilir; sebatkâr bir kararlılıkla bastırmalıdır da. Bu inisiyatifin peşinden -öncesinden değil – başkan adına, başkanlığın belirlediği ilan edilmiş ilkelere dayanan bu süreci takip edecek üst düzey bir temsilci atanmalıdır. Böylesi bir başkanlık inisiyatifi, iç ve dış desteği hemen ve derhal harekete geçirmeli ve İsrail ve Filistin halkına büyük cesaret vermelidir.

Bu can alıcı önemdeki meselenin başarıyla çözüme kavuşturulması basit bir iştir demek, tarihle alay etmek olur. Ancak öyle bir durum söz konusu ki başarı şansı yahut da başarısızlığın mâliyeti daha önce hiç bu kadar yüksek olmadı.

Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın