Obama çok çabuk kan kaybetti

ABD başkanı eşsiz bir ilham verme gücüne sahip olmasına ve Kongre'nin iki kanadındaki sağlam Demokrat çoğunluğuna rağmen garip bir şekilde zayıf görünüyor. Obama ekonomik krize yeteri kadar hızlı yanıt veremedi ve kampanyasında söz verdiği partilerüstü yönetimi oluşturamadı.

Hillary Clinton'ın Demokrat Parti adaylığını kazanmak için Barack Obama'ya karşı verdiği uzun mücadelede sarf ettiği en etkili söz, Oval Ofis'in bir iş başında öğrenme yeri olmadığıydı.

Bu söz, iyi bir hatip olan genç Illinois senatörüne ilişkin endişeli dırdırların merkezine yerleşti: Obama en ufak bir yönetici deneyimine bile sahip değildi ve kısa kariyerinde asla gerçekten güçlü çıkarlarların söz konusu olduğu bir konumda bulunmamıştı. Clinton, rakibi konusunda haklı çıkmış olabilir mi?

Tam olarak değil. Bilhassa dış politikada şimdiden övgüye değer bazı işler yaptı. İran'a samimi bir el uzattı; Guantanamo'nun kapatılması talimatı verdi; işkence karşıtı tavır aldı. Hem dostlara hem de hasımlara daha az sert bir tonla hitap etti.

Cumhuriyetçilere koz veriyor

Ancak ülke içinde zor bir başlangıç yaptı. Performansı, adaylığını onaylayanların umduğundan daha zayıf oldu. Çok sayıda güçlü destekçisi - liberal yazarlar, önemli bağışçılar, Demokrat Parti'nin sadık üyeleri - onu sorgulamaya başladı.

Anketler talihin sadece birkaç haftada ürkütücü biçimde döndüğü göstererek bağımsız seçmenin tekrar Demokratlara karşı Cumhuriyetçileri tercih ettiğini ortaya koyuyor. Yankı uyandıran seçim zaferine, Kongre'nin iki kanadında sahip olduğu sağlam çoğunluğa ve seçmenin büyük kısmının iyi duygularına karşın Obama garip bir şekilde zayıf görünüyor.

Bunun iki temel nedeni var. İlki ekonomik krizle yapması gerektiği kadar hızlı ve kararlı mücadeleye girişememesi. Teşvik paketi dev gibi olsa da vasat iş çıkaran Kongre'nin taşeronluğuna bırakıldı. Yani paranın büyük bölümü ekonominin imdadına çok geç yetişecek. Obama'nın bütçesi dürüst ama fazla iyimser. Ve bankaların bilançolarında iltihaplanan trilyonlarca dolarlık zehirli aktiflerle başa çıkma planını ortaya koyması çok zaman aldı.

Hazine Bakanlığı'nın kadrosunun oluşturulamaması, idari belirsizliği şok edici biçimde ortaya koydu. Bakanlıkta Senato onayını bekleyen 23 pozisyon var. Bu Senato'nun hatası değil. Obama bir dizi kötü seçim yaptı ve bu insanlar ya çekilmeyi seçtiler ya da çekilmeye zorlandılar; ve dört en önemli üst düzey pozisyon için adaylarını ancak bu hafta duyurdu. Bu tür pozisyonları doldurmak Amerika'da her zaman çetrefilli olmuştur, ama Obama eskisine göre çok daha fazla ince eleyip sık dokumakta ısrar edince bunu daha da güçleştirdi. Hazine ekibine son şeklini vermesi ilk önceliği olmalıydı.

İkincisi, Kongre'deki iki tarafla ilişkilerini kötü idare etti. Bir merkezci olarak kampanya yürütmesine ve post-partizan bir hükümet vadetmesine rağmen buna uygun davranmadı. Teşvik yasası Senato'da sadece üç Cumhuriyetçi oyu alabildi, Temsilciler Meclisi'ndeyse bu sayı sıfır oldu. Bu durum, Obama'nın karbon emisyonlarının kontrolü ve sağlık hizmeti reformu gibi büyük planlarının dahil olduğu büyük işler açısından hayra alâmet değil. Bu sözleri tutmaya çalışmak çok geçmeden yönetimi sarsmaya başlayacaktır. Cumhuriyetçiler krizden dolayı paylarına düşen sorumluluğu almalı. Ama Obama onları paketin planlanmasına dahil olacaklarına ikna etmek için daha sıkı çalışmış olsaydı, Cumhuriyetçiler planlarına bu kadar kolay karşı çıkamazlardı.

Obama Cumhuriyetçilerle çalışamıyorsa, partisini kontrol ettiğinden emin
olması gerekiyor. Fakat Demokratlar ona aldırış etmiyor. Böyle bir şey talep etmemiş olsa da sendika yanlısı bir yasa tasarısı için bastırıyorlar; başkanın ekonomiyi düzeltme görevini zorlaştırmasına rağmen bankacıları itip kaktılar; seçmen gözünde zarar vermesine karşın teşvik paketini ve bütçe tasarısını ödeneklerle doldurdular.

Fakat Obama yönetiminin öğrendiğine dair bazı işaretler de var. Bu hafta Hazine Bakanı Tim Geithner nihayet bankaları kurtarma yönünde ayrıntılı bir plan ortaya koydu. Başarıya ulaşması kesin olmaktan uzak ve Kongre'yle kamuoyunun ruh hali, plan başarısız olursa bir yenisinin masaya yatırılmasının zor olacağı noktaya ulaştı. Ama en azından, yönetim ekonomiyi onaracaksa kamuoyunun aksi yöndeki hissiyatını kamçılamak yerine bankacılarla birlikte çalışmak zorunda olduğunu ortaya koyuyor. Ve Obama'nın öğrenme isteğini gösterdiği tek yer ülke içiyle sınırlı değil: Irak'taki kazanımları pekiştirip maliyeti sınırlayan bir çekilme planı ortaya koyarak Irak'a ilişkin düşüncelerini akıllı bir şekilde yeniden ayarladı.

G20 zirvesi önemli bir sınav

Ama Obama ülkesine - ve dünyaya - hizmet etmek istiyorsa kat etmesi gereken uzun bir yol var. Londra'daki G20 toplantısını ele alalım. Burada en önemli görev, üyelerinin çoğunun komşuyu zarara sokarak büyüme şeklinde bir oyuna dahil olduğu bir dönemde bu müstakbel birliğin korumacılığın karşısında sertçe konumunu almasını sağlamak olacaktır. Ancak Obama Meksika'yla küçük bir ticaret savaşının kıvılcımını çakarak Amerikan sendikalarına henüz yaltaklanmışken nasıl mücadeleye liderlik edebilir? Ve Afganistan'ı terk etme bahsiyle  partisini teskin etmeye çalışıyorsa, NATO için nasıl yeni bir rota ortaya koyabilir?

Bu hafta başarılı bir basın toplantısında Obama ne kadar etkileyici bir siyasetçi olabileceğini hatırlattı. Eşsiz bir ilham verme kapasitesine sahip. Çoğu koltuklarını Obama'nın geçen seçimdeki popülerliğine borçlu olan Demokratlara sıra geldiğinde eli güçlü. Şimdi bu eli oynamak zorunda. (Başyazı, 26 Mart 2009)

Kaynak: Radikal