Nükleer silahsız dünya için en büyük engel

Hani derler ya 'Bir yaşıma daha girdim' diye! Hiç aklınıza gelir miydi, ABD ile İran'ın elele verip dünyayı nükleer silah tehdidinden kurtaracak bir sürece öncülük edebilecekleri?

Gerçi güzel Türkçemizde bir de 'balık kavağa çıkınca' derler, hakikate dönüşmesi mümkün olmayan durumlar için... Lakin biz pozitif olalım. ABD'nin de İran'ın da şu an durdukları noktanın Bush yönetimi tedrisatından geçmiş insanlık için şaşırtıcı olduğu muhakkak. 

Göreve gelir gelmez İran'a diyalog mesajı yollayan ABD Başkanı Barack Obama, nükleer programına açıklık getirmesi için eylül sonu mühletini koymuştu, lakin o kadar. Zaten Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi (NPT) anlaşmasının imzacısı olarak uranyum zenginleştirmeye yasal hakkı bulunan İran'a bundan vazgeçme önşartı getirilmesi işe yaramıyordu. İşte bu ortamda İran geçen hafta 5+1'lere bir öneri paketi sundu. 'Barış, Adalet ve İlerleme için İşbirliği' başlıklı pakette, özetle 'Nükleer silahları tümüyle yok edecek ve bütün ülkelerin temiz nükleer enerji kullanımı hakkını teslim edecek yeni bir rejim kuralım' önerisi var. Bu yolda 'kapsamlı, kapsayıcı ve yapıcı müzakerelere hazır olduğunu' beyan eden İran, 'çifte standart olmaması gerekğinin' de altını çizdi. 

İran nükleer silahların 'dini, insani ve ulusal ilkelerine aykırı olduğunu' söylüyor. Heyhat Obama, atom bombasını kullanmış ilk ve tek ülkenin lideri olarak nisanda, 'nükleer silahlardan arındırılmış dünya' çağrısı yapmıştı. Son önerisiyle İran, Obama'nın pasını alıp, topu yeniden sahasına yuvarladı, mealen 'Biz oyunda varız' diyerek. 

Nihayetinde 5+1'ler İran önerisini kabul etti. Lakin belki daha mühimi Obama'nın yeni hamlesi. Kendisi 24 Eylül'de BM toplantıları sırasında Güvenlik Konseyi'nin dönem başkanı pozisyonuyla, özel bir oturuma başkanlık edecek. Türkiye'nin de geçici üye olarak yerini alacağı oturumda, ABD Başkanı, 'nükleer silahsızlanma' için hazırladıkları BM tasarısını sunacak. Amerikan tasarısı, 'nükleer silahların azaltılması ile sıkı ve etkili uluslararası kontrol altında genel ve topyekün silahsızlanma üzerine bir anlaşmayı müzakereye başlama' çağrısı yapıyor. Tasarı,nükleer denemelerin yasaklanmasını da içeriyor. Bu sonuncu unsurun önemi büyük. Zira Bill Clinton'ın 1996'da imzaladığı deneme yasağı anlaşmasını Senato, ABD'nin askeri seçeneklerini sınırlayacağı gerekçesiyle onaylamamıştı. Tabii Bush'la her şey çöpe gitti!

Tasarı kabul edilir de süreç başlarsa olacakları düşünün! Bugüne dek pek çok ülkeye hesap sorarken, kendi nükleer silahlarını tartışma mevzuu yapmayan nükleer güçler ellerinde ne varsa yok etme sürecine girecek! Sonra işin ucu NPT imzacısı olmadıkları halde nükleer silah üreten, karşılıklı husumetleriyle sürekli tehdit teşkil eden Pakistan ve Hindistan ile 2003'te NPT'den çekilmiş Kuzey Kore'ye dokunuyor. Peki ya, herkesin malumu Ortadoğu'nun tek nükleer silahlı gücü olmasına rağmen NPT'yi imzalaması için dahi baskı yapılmayan İsrail'in hali!

İşte bu sonuncusu en düşündürücüsü! Obama'nın önündeki en mühim engel. Zira 'Filistin sorununa çözüm' diye tutturduğundan İran'ı varlığına tehdit gören İsrail'in, resmen kabul etmediği nükleer silahlarından vazgeçmesi kolay mı? Bu türden bir sürece girilmesinin baş itirazcısı İsrail olacaktır. Ve elbette bunun önemli bir ayağını Amerikan kamuoyunu ikna kampanyası oluşturur. Hem baksanıza Amerika'daki Yahudi lobisi feverana başladı bile! 

Amerika çapında yüzlerce Yahudi kuruluşunun liderleri 'İran konusunda ulusal liderlik savunma günü' ilan ettikleri geçen perşembe Washington'a aktı. Obama'nın partisi Demokratlar'dan Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Howard Berman, onlara İran'a en büyük derdi olan işlenmiş petrol ve petrol ürünleri ihraç eden şirketlere yaptırımlar içerecek yasa tasarısını ısıtacağı sözü verdi. Obama'ya İran tehdidine yeterince tavır almadığı eleştirisi getirdi. Yasanın destekçisi çok. Ama Yahudi lobisi, Rusya ile Çin'in direttiği bir ortamda İran'a yeni yaptırımların kolay olmadığının farkında. Bu yüzden işi Kongre'yle sınırlamıyor, Amerikan kamuoyunu ikna için 1980'lerde 'Sovyet Yahudi Halkı hareketinin' benzerini planlıyorlar. İlk hedefleri, eylül sonunda Ahmedinecad BM toplantıları için New York'a gittiğinde yapacakları gösteriler. Sonra bazıları da Amerikan halkına 'ne büyük bir nükleer tehditle karşı karşıya olduklarını' izah ediyor. Misal New York'un önde gelen Yahudi ailelerinden bölge savcısı Robert Morgenthau, Brookings Enstitüsü'nde yaptığı konuşmasını bir de Wall Street Journal'ın yorum sayfalarında yayımlattı. Ez cümle ana teması: 'İran, arka bahçemizde, Chavez'in Venezüellası'nın gözden ırak kesimlerinde fabrikalar kurup yasadışı silahlar üretiyor!' Meğer savcılık makamına ihbar gelmiş! Sonra misal WTOP adlı Washington merkezli radyonun 'ulusal güvenlik muhabiri' J. J. Green diye birisini, Amerikalılara benzer bir tehdidi aktarırken görüyoruz. Elbette İsrail'in Amerikalılar için İran'ın icabına bakabileceklerini belirtiyor. Eh Rus basını, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun geçen hafta 14 saatliğine ortadan kaybolup gittiği Moskova'da, Kremlin'e İran'a saldırmaya hazırlandıklarını bildirdiğini de yazdı ya...

Obama'nın nükleer silahlardan arındırılmış dünya için önce Yahudi lobisini dizginleyip, 'fellow' Amerikalıları ikna etmesi gerek. Ne diyelim, Allah uzun ömürler versin!

Kaynak: Radikal