İranlılar Türkiye ve Brezilya’nın desteğiyle Batı’nın kalesine bir gol atar atmaz, ABD de yaptırım projesiyle şaşırtıcı bir beraberlik golü attı. Bu gol sadece İranlıları şoke etmedi; Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’ı da gerçek hayata döndürdü.
Erdoğan ABD Başkanı Barack Obama’ya, anlaşmanın ‘çözüm’ değil, ‘fırsat’ olduğunu ifade etti. Bu noktada, özellikle de Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun (UAEK) uranyum takası anlaşması konusunda Tahran’dan mektup aldığını açıklamasının ardından, İran’la Batı arasındaki maç uzatmalara kaldı.
Yaptırım işaretleri ortadan kalkmamışken, Brezilya-Türkiye anlaşmasının hayata geçirilip geçirilmeyeceği netlik kazanmış değil. Ortada hâlâ büyük bir sorun var, zira bugün UAEK’nın İran’ın niyetleri konusunda dünyaya güvence vermesi gerekiyor. UAEK’nın şu anda İran’ın elinde bulunan düşük oranda zenginleştirilmiş uranyum miktarını teyit etmek için İran’a denetçi göndermesi gerekiyor.
Miktar İran’ın açıkladığından fazlaysa, Tahran’da varılan anlaşma yeterli olmayacak; zira anlaşma, düşük oranda zenginleştirilmiş 1200 kilogramlık uranyumun Türkiye’yle takasına dayalı ve İran’ın elinde daha yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum bulunduğu kanıtlanırsa Batı anlaşmayı kabul etmez. Dahası, acaba İranlılar UAEK’yla işbirliği yapacak mı? Ayrıca İran’ın vakit harcamakta uzmanlaştığı ve ABD’nin de yaptırım aceleciliği göz önüne alınırsa, bu işe ne kadar vakit ayrılacak?
UAEK’yla İran arasındaki kedi-fare oyununun ilginç yanı, Saddam’la uluslararası toplum arasındaki oyundan farklı bir deneyime tanıklık ediyor olmamız. Saddam biyolojik silahı olduğunu inkâr ediyor ama bu silahlara sahipmiş gibi bir görüntü vermeye çalışıyordu.
İranlıları korkutmak için onları bu silaha sahip olduğuna inandırmaya çalışıyordu. Bugünse İran dünyayı, nükleer silaha ulaşma gücü ve eğilimi olmadığına ikna etmeye çalışıyor. Fakat İran’la uluslararası toplum arasındaki güven çatlağı, bir mektup veya İran-Türkiye-Brezilya anlaşmasıyla yamalanmayacak kadar derin. Bu durum belki de, Erdoğan’ın Batı’nın tepkileri karşısında heyecanını kaybedip daha ılımlı tavır almasını açıklıyor. Oyun karmaşık, hile ve siyasi ‘takiye’yle dolu. (Londra’da Arapça yayımlanan Şark ül Evsat gazetesi, 25 Mayıs 2010)
Kaynak: Radikal