Yeni nakarat 'kaslı yumuşak güç', altyapı ve sivil kurumlar inşa ederken isyanlarla mücadele etmek ve devletleri kendilerini savunmaya hazırlamak için tasarlanıyor.
Bamako'ya giden yol tamamen açıktı. Mali'nin çoğunu ele geçirmiş olan El Kaide bağlantılı savaşçıların başkenti de almaları ve cihad için büyük bir zafer meydana gelmesi sadece birkaç gün hatta saat meselesiydi. Ama Fransız kuvvetlerinin gelişi ilerlemeyi durdurdu. Hızlı ve sert bir karşı saldırıyla da ülkenin geri kalanı isyancılardan kurtarıldı. Bunların tarihi el yazmaları ve mezarları tahrip etmeye başladıkları Timbuktu da kurtarıldı. Fransa'nın Mali misyonu başarılı olsa da bu, Batı'nın Afrika'ya müdahalesi için bir şablon sağlamıyor. Şimdi nakarat, bir yandan altyapı ve sivil kurumlar inşa ederken diğer yandan ülkeleri kendilerini savunmaya hazırlama süreci olan "kaslı yumuşak güç"tür. Bu tür adımların, yurt dışında büyük operasyonlar yapılmasını mazide kalan şeyler haline getireceği ümit ediliyor.
Irak ve Afganistan'daki savaşlar, yabancı maceralara karşı halkı usandırdı. Arap Baharı kışa döner ve gerçekte kimlerin "iyi adamlar" olduğu hususunda belirsizlikler zuhur ederken, NATO'nun 2011'de Libya'yı bombalaması gibi nispeten risksiz teşebbüsler bile şimdi az ilgi çekiyor. Avrupa ve ABD'de savunma alanındaki kesintiler de uzun süreli savaş ve ulus inşa etme günlerinin şimdilik geçmişte kaldığı görüşünü pekiştirdi.
Afganistan'daki hatalar ABD'nin Afganistan ve Pakistan özel temsilcisi James F Dobbins tarafından geçen hafta Londra'ya yapılan ziyarette açık açık belirtildi. O, yeniden inşa ve kalkınma üzerinden gidilmesindeki başarısızlıklar ve kendileriyle iletişime geçilmesini isteyen Taliban liderlerinin reddedilmesi sebebiyle savaşın gereksiz yere uzadığı ve canların kaybedildiğine inanıyor.
Analistler, Afgan tecrübesinin yumuşak güç stratejisine yardım edeceğini söylüyorlar. Ama Batı'nın Afrika'daki niyetleri tamamen fedakârane değildir ve madenler açısından zengin, ticari potansiyeli de yüksek olan bir kıtada nüfuz için rekabet vardır. Kaynaklar bakımından gözü dönen ve sayısız inşaat projesi üstlenen Çin, şimdi de askeri gücünü gösteriyor. Son zamanlarda Mutare'de Zimbabve askerleriyle birlikte devriye gezen Çin askerleri görüldü. Aynı zamanda, Robert Mugabe'nin rejimi için silahlarla dolu An Ye Jiang yük gemisi Durban'da limana yanaştı.
Liman işçileri birliğinin gemiyi boşaltmayı reddetmesi üzerine gemi yeniden doğuya doğru yönelmek zorunda kaldı. Ama Güney Afrika, Pekin'le yakın askeri bağlar kurulması teklifini memnuniyetle karşıladı. Güney Afrika Savunma Bakanlığı'ndan Tümgeneral Ntakaleni Sigudu, vatandaşlarına Çin tarafından ANC kadrolarına verilen eğitimin ülkede ırk ayrımcılığı rejiminin sona ermesini hızlandırdığını hatırlattı. Pekin ayrıca Nijerya'ya terörle mücadele uzmanlığı sundu ve Kamerun dahil bazı ülkelere savunma ataşelerini gönderdi. Şimdi Hindistan'ın eğitim programları kurduğu Kenya, Mozambik ve Madagaskar'la bir dizi savunma anlaşmaları var. Bu arada Türkiye de Somali ve bazı Arap ülkelerine savunma yardımı sunacağını duyurdu.
Başarısız devletlerin, Batı'ya saldırılara meraklı yeni terörist dalga için sığınak olmaması gerektiği hususunda uluslararası uzlaşma var. Gaye, asker taahhüdünde bulunmaksızın böyle yapmaktır. Orta Afrika Cumhuriyeti bu hususta etkili bir örnektir. BM, soykırımın yakın olduğuna dair uyarıda bulunurken ülke, Mağrip'teki El Kaide savaşçıları, Nijerya'dan Boko Haram, Sudan'dan Cancavid, Tanrının Direniş Ordusu ve Malili İslamcılarla birlikte yerli Seleka isyancıları için ölümcül bir oyun sahası olmuştur. Fransa havaalanı yolunu açık tutmak için başkent Bangui'de 400 civarında asker bulunduruyor. Ama Mali'nin aksine, hükümet şehri koruyacak olanın yabancı lejyonerler değil Afrika Birliği askerleri olmasında ısrar ediyor. Paris'ten küçük ölçekli takviye olabilir ama Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, "kelimenin klasik anlamıyla" müdahale olmayacağında ısrar etti.
O, "Biz paraşütçüler göndermeyeceğiz ama orada bir mevcudiyete ihtiyaç var zira devlet tamamen görevden alınmış vaziyettedir" dedi. AB ortaklarının yardım etmesi bekleniyor. Üst düzey Fransız diplomatlar, gelecekte eğitim için destek toplamak üzere geçenlerde Londra'ya gittiler.
Afrika'da son İngiliz seferberliği 13 sene önce Sierra Leone'deydi ama İngiltere halen üç ülkede askeri eğitim veriyor. Ordunun başındaki General Sir Peter Wall, "Bizim, önemli sayıda insanı kapsamayan ama yine de geleceğe dair yol gösterici olan nispeten yeni üç şeyimiz var: Somali, Mali ve orduya entegre edilmeleri için Libya'da milis kuvvetlerine askeri eğitim" dedi.
O, "Biz Irak ve Afganistan'da kültürel anlayış eksikliğimiz hakkında çok şey öğrendik" diye devam etti. "Halkımız şimdi dünyanın o kısımlarını bizim tanıdığımızdan daha iyi tanıyan farklı ırklarla birlikte çalışmaya alıştı. Biz ayrıca Kenya silahlı kuvvetleriyle yakın ilişkimize devam etmek istiyoruz. Daha az gelişmiş altyapıyla az sayıda insan ihtiva edilen çok sayıda yer var." Afrika'da Malavi'ye Muhafız Alayı'ndan askerler gönderildi, Güney Afrika'da 11 İşaret Tugayı askeri faaliyet gösteriyor, Batı Afrika'ya da 102 Lojistik Tugay askeri yardım ediyor.
Libya'daki savaşçıları güvenlik gücüne çevirme planı David Cameron'un isteğiydi. Eğitim, önümüzdeki senenin başında Cambridgeshire'da Bassingbourn Kışlası'nda başlayacak. Eğitim verileceklerin bazılarının iltica arayışında bulunması ya da aşırılıklara karışması gibi istenmeyen olaylar hakkında belli ölçüde korku da var. Ama geçenlerde MI5'in başkanlığından ayrılan Sir Jonathan Evans, Kaddafi'yle savaşmak için giden Libya diasporasından hiç birinin buraya terör getirmediğini bildirdi.
Geçen ay Libya Başbakanı Ali Zeydan kendi hükümetiyle bağlantılı savaşçılar tarafından kaçırıldı. O, serbest bırakılmasından sonra, "Bu olay, bir ordumuz olsaydı, olmazdı" dedi.
Fransa Çad'dan Cibuti, Fildişi Sahili ve Gabon'a kadar çok sayıdaki devlette askeri varlık bulundururken İngiltere, Mali'de AB eğitim ekibinin bir kısmını oluşturuyor. Bu arada Mali, Hollande yönetimi için endişe konusu olmaya devam ediyor. Kidal'da geçenlerde iki Fransız gazeteci Claude Verlon ve Ghislaine Dupont infaz edilirken çok sayıda bombalama da meydana geldi.
El Şebab'ın Somali'nin ötesine ulaşabilme kabiliyeti, Nairobi'deki kuşatmada görülüyor. İngiltere'deki Somalililer, demokratik bir hükümet kurulurken ülkelerine dönüyorlardı. Ama aynı zamanda bu, İngiliz Müslümanları cihad arayışlarına çekti. SAS ve SBS üyeleri dönüşümlü olarak, ABD tarafından işletilen Afrika Boynuzu Birleşik Müşterek Görev Gücü'yle Cibuti'ye tayin edilirken Afrika Birliği ve Somali kuvvetlerini eğiten küçük bir İngiliz ekibi var.
ABD'nin Afrika'da terörle savaşta ön safta olduğu, özel kuvvetlerin Somali ve Libya'daki son operasyonlarında da görülür. İlki -Kenya doğumlu El Şebab komutanı Muhammed Abdülkadir Muhammed'in hedef alınması- başarısız oldu ama El Kaide lideri Ebu Enes El Libi, Trablus'ta yakalandı.
ABD'nin Afrika'daki en büyük askeri projesi Mısır olarak kalmaya devam ediyor. Mısır'ın silahlı kuvvetleri her sene Washington'dan 1,3 milyar dolar yardım alıyor. Yardımlardan bir kısmı, Muhammed Mursi'nin devrilmesi sonrasında siviller güvenlik kuvvetleri tarafından öldürüldüğü zaman askıya alındı. Ama Kongre'deki çoğu kişi, Mısır ordusunu kontrol altında tutmak için bunu pazarlık unsuru olarak kullanmayı umuyor. Pentagon da Mali'den Çad, Moritanya, Nijer, Cezayir, Fas, Senegal, Nijerya ve Tunus'a kadar sivil ve askeri projeler gerçekleştiren Sahra Bölgesi Terörle Mücadele Girişimi'ni (TSCTI) yürütüyor. Barack Obama, büyük tanıtımlarla güvenlik odağını Pasifik bölgesine kaydıracaklarını duyursa da ordu, Afrika'da kalmanın önemine vurgu yapıyor.
Güvenlik uzmanı Robert Emerson, "Dünyanın kalan tek süper gücü yumuşak gücü ciddiye alıyorsa ve yükselmekte olan güç Çin de aynı yola girmeye başlıyorsa kaslı türde bir yumuşak gücün çekim gücü giderek artacaktır" dedi. "İhtilaflar yakın bir zamanda Afrika'dan uzaklaşmayacak ama biz bunların üstesinden gelmek üzere büyük düzenlemeler yapıldığını görüyoruz. Nüfuz için verilen rekabet gelecekte büyüleyici bir sahne olacak."
Kaynak: The Independent
Dünya Bülteni için çeviren: Mehmet Şeyhoğlu