Negatiften pozitife Malezya modeli!

Model ülke olma durumunda da gizli bir reyting veya derecelendirme kriterleri bulunuyor. ABD’nin huyundan suyundan gidersen biraz da göze gelirsen seni hemen ‘model ülke’ diye  keşfeder sonra da sağa sola takdim ederler!   Parasal anlamda ‘ söz tutan, talimatların dışına çıkmayan ülke’ diyerekten IMF bizi  yıllarca benzeri ülkelere mali model ülke olarak gösterdi.  Bir türlü bu yardımlarla doğrulamasa da, emekleyerek ve sürünerek de olsa yoluna devam etmesi başkaları için örnek veya model olmaya yetiyordu.  Son yıllarda mali model ülkenin yanına İslam ülkelerinden bir veya birkaç ülkeyi de siyasi model olarak seçmeye ve takdim etmeye başladılar.  Türkiye siyasi olarak her zaman Batı’nın ve ABD’nin gözdesi ve model ülkelerinden birisi oldu. Bir zamanlar Suharto zamanında Endonezya da Wolfowitz gibileri cezp ediyordu.  Onların nazarında Endonezya ve Türkiye model ülke idi. Laiklik meselesinde her iki ülke de aşılamaz mesafeler almışlardı.

1997 krizlerinde Türkiye ve Endonezya modelleri sarpa sarmıştı. Erbakan ile Suharto sırt sırta vermişler bu da model olma konumuna zarar vermişti.    Endonezya ekonomik bir yıkımla ile karşı karşıya kaldı ve Batı ile ilişkileri nispeten geriledi.   

Endonezya’ya kök söktürdüler ve sonuç olarak Doğu Timor’u da ondan kopardılar.  Ellerinden gelse bizden de KKTC’yi de koparacaklar, AB üzerinden Yunanistan’a yamayacaklar veya  katacaklar.  Bush II döneminde Irak meselesiyle alakalı olarak aramıza kara kedi girdi.  Rol modelliğimiz veya model ülke vasfımız suya düştü. 

Obama iktidara öneminde ise Demokrat yönetiminin gözdesi olduk. İlk yıllarda ilişkiler iyi gidiyor ve Filistin meselesi gibi ufak tefek pürüzlerin dışında fazla bir aksilik çıkmıyordu. Bununla birlikte Arap Baharı ile birlikte Obama veya ABD’nin elinde model İslam ülkesi kalmadı.  Bush döneminde iki ülkenin arasına Irak işgali girmişti.  Obama döneminde de Irak’a ilaveten Suriye’ye farklı bakış da arayı soğuttu.

*

ABD İslam ülkelerini kendine benzetmek için bir aynaya ihtiyacı var.  ABD’nin her seviyede ayartıcı modele ihtiyacı bulunuyor. Bizzat Obama ortadaki ‘Hüseyin’  ismiyle bu modellerden birisidir. Kişisel anlamda Malala Yusufzai sekülerleştirme modellerinden birisidir. Nobel ödülüyle birlikte Tevekkül Kirman’ı da İslamcılar arasından ayartıcı bir rol model olarak seçmişlerdi.

Lakin Obama ve ABD’nin Mısırla ilgili tutumu bu projeyi sekteye uğrattı.  Model ellerinde patladı.  Türkiye açısından da duruma biraz böyle görünüyor.  Evdeki hesap her zaman çarşıya uymuyor! Teknik nedenlerden dolayı Mısır’ı  model olarak gösteremiyorlar. Katar’ı da gösteremezler. Diğerlerini gösterseler tepki çeker. Herkesin makbulü olmaz.  Sonunda modelsiz kalmamak için bula bula Aslı Aydıntaşbaş’ın bir zamanlar bizim için Amerikan nazarı ve bakış açısıyla negatif bir rol model olarak takdim ettiği Malezya’yı buldular! Bazı hususlarda Malezya’dan ileri gittiğimizi ve çizmeyi aştığımızı düşünmüş olmalılar.  Şimdi tersinden Malezya’nın Türkiye’ye benzemesinden veya özenmesinden endişe edebilirler! Matrak geçtiğimi sanmayın!

Gerçekten de böyle.  2013 yılı ekim ayı içlerinde Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry, Malezya ve ardından Afganistan’ı ziyaret etti. Elbette Afganistan’ı ziyareti boşuna olmadığı gibi Malezya ziyareti de tesadüf değil.  Kerry bu ziyaret sırasında ‘çok inançlı, modern ve girişimci’ özellikleriyle bu ülkeyi yeni partner veya ortakları olarak ilan etti. Böylece Türkiye’den boşalan yere Malezya’yı yerleştirmiş oldular.  

Kerry, Malezya’nın toplum yapısıyla hibrid/melez ve katılımcı modele uygun olduğunu ifade etti.   Kerry çok inançlı dese de aslında Amerikalılar inanç hanesinin seyrekleştirilmiş olmasını tercih ediyorlar. Hatta ne kadar seyrekleştirilirse onlar için o kadar iyi.

İşte buna, Nur Vergin’in 28 Şubat’ta öne çıkan ifadesiyle 'light İslam/hafif İslam' diyorlar.   Dokusu seyrekleştirilmiş bir İslam anlayışı.  Bunun ayrıca melez olması da önemli. Bunun ötesinde İslam ülkelerinin idarelerinin ve yapılarının Arapların deyimiyle’ hülami’ yani  jelatin  tipli yumuşak ve erişebilir bir dokuya haiz olmasına da özen gösteriyorlar.  İslam ülkelerinin geçirmez nitelikte, granit gibi sert yapıda ve güçlü kuvvetli olmasını istemiyorlar.  Türkiye model tahtından inince Malezya’yı yeniden süsleyip model ülke olarak tensip ettiler. Malezya ziyareti sırasında Kerry, Malezya’nın dünya için bir model ülke olduğunu söylemiştir ( Cumhuriyet gazetesi 12 Ekim 2013 Cumartesi ).  Kerry’nin ardından Asya turuna çıkan ve dört ülkeyi ziyaret eden Obama’nın durakları arasında Malezya’nın olması şaşırtıcı değil.

Bu ülkenin rol modelini pekiştirmek istemiştir.   Belki bu ziyaret sırasında gölgeleyici bir iki ayrıntı olmasaydı ziyaret tam başarı ile taçlanacaktı. Bazıları Obama’nın karşısına Rabia işaretleriyle çıkarak pişmiş aşa su kattı.  Bu biraz  Obama’nın endamını veya fiyakasını bozmuş olabilir! Bu kadar da olsun artık! Bizdeki ulusalcı veya sol takımı ABD ile kavga etsen; dünyayı karşısına alıyor ve eksen kaymasına uğradı diye refleks gösterirler. Uyum içinde hareket edecek olsan da bu sefer adını uşaklığa çıkarırlar. Bunları Nasrettin Hoca’ya havale etmek gerekir! Anladıkları tarzda cevabı ancak o verebilir!

Acaba bunun orta bir yolu yok mu?   Elbette hükümete masumiyet karinesi atfedilmesi doğru olmaz. Lakin sadece yanlışları olan hükümet midir?  Eleştiriler adabıyla ve ağız tadıyla yapılamaz mı?  

Cumhuriyet’ten Nilgün Cerrahoğlu da plağı tersine çevirenlerden.  Şimdi hükümetin Malezya’dan hatta İran’dan ya da yeni eğiliminden ders çıkarmasını istiyor.  Bu yeni modeller üzerinden AKP dış politikasına ayar çekiyorlar. Cerrahoğlu  “Obama’dan ‘Hüdahafız’ selamı” başlıklı makalesinde ezcümle şunları yazmış :“Financial Times”ta, Daniel Bombay imzasıyla çıkan yeni bir “Müttefiksiz Erdoğan” makalesi okuduk.“New York Times”ta da aynı şeyleri, İstanbul’dan yazan Roger Cohen söylüyor.“Ortadoğu bugünlerde, tarihin büyük hızla değiştiği bir yer oldu” diye lafa giren Cohen, özetle şunları ekliyor:“Kısa süre öncesine dek, bölgede Türkiye’nin genişleyen etkisini tanımlamak için neo-Osmanlıcılık, komşularla sıfır sorun gibi deyimler kullanılıyordu. Erdoğan şimdi belki, komşu İran’a akıl danışıp ders alır. İran’ın kucakladığı‘cesur esneklik’ politikasından pay çıkarır… Erdoğan’ın Mısır, Suriye tepkileri; ılımlı İslamcılığı ılımlı olmayan öfkeye dönüşen yalnız bir adamın dengesiz patlamalarını andırıyor.”

Böyle.

Nereden nereye?

Dün ABD’den 'model' olarak gösterilen Türkiye’ye; gene düne dek ABD’de 'haydut devlet' diye tarif edilen “İran’dan ders al!” deniyor.”