Neden Pakistan'ı da dağıtmıyoruz?

Pakistan bir devlet değildir. Bu İngiltere'nin Ortadoğu'da bir dizi başarısız devlet uydurması çerçevesinde başarısız bir hayalidir. Bu yapıları yeniden okumanın ve sonra sınır hatlarını yeniden çizmenin zamanı geldi.

 

Pakistan İngiltere'nin sömürgesi olan Hindistan'ın kontrolündeki beş Müslüman eyaletten oluşturulan federatif birlikten oluşuyor. Bu eyaletler Pencap, Keşmir, Sind, Belucistan ve Afganya (Serhad)'dır.

 

Bütün bunlar bir yana, bu topraklar kendisine özgü gelenekleri olan, çok az asgari müştereklere sahip topraklardır. Ancak bu eyaletler ortak dinle birbirlerine adeta birleştirilerek özerk ve egemen bir bölge haline daha sonra da ikinci dünya savaşı ardından bağımsızlığını kazanacak olan bir ülke haline getirildi. Tüm bunlar İngiltere'nin sınırlar üzerindeki bir parça egemenliğini devretmesi daha sonra bu parçanın bağımsızlığını kazanması nedeniyle oluyor.

 

Bu hastalıklı plan Doğu Bengal Bölgesini, ortak dini inançlar ve Müslüman nüfus çoğunluk gibi kaba argümanlarla "Doğu Pakistan" adı altında organize edilmesiyle sonuçlandı. Ancak Doğu Pakistan daha sonra "Bangladeş" adıyla bağımsız oldu.

 

Altmış yıllık kısa Pakistan tarihi, askeri darbeler, kaos, mezhepsel şiddet olaylarıyla doludur. İktidar mücadelesi de tansiyonu daha da yükseltiyor sonunda eski yöneticilerin tutuklanmasına ve idam edilmesine neden oluyor. Bu iktidar mücadelesine canlı bir örnek olarak eski bir Pakistanlı lider pasaportunu taşıdığı ülkesinden sınır dışı ediliyor. Ayrıca kabileler arasında ortak bir dil bulunmaması nedeniyle Pakistan'ın resmi dili İngilizcedir.

 

Hafızamın hatırladığı kadarıyla Pakistan'ın Doğu İran'la olan sınırı hep istikrarsızlık, şiddet ve kaçakçılığa sahne olmuştur. Pakistan bugün dünya eroininin % 90'ının üretildiği Afganistan'dan kaçırılan uyuşturucu için bir geçiş hattı haline gelmiştir. Bu eroin kaçakçılığı sayesinde kara para aklanıyor, silah ticareti yapılıyor, suikastlar yapılıyor, şiddet ve yolsuzluk yapılıyor, resmi oluşumları görmek açısından her birisi çete ya da devlet içinde devlet şeklinde çalışıyorlar. Uyuşturucuya yatırım yapan sınırda kalkınma adına kayda değer bir geçmişi bulunmamaktadır.     

 

Ülkedeki bu sıcak iklimde politik inançlara sahip siyasiler yetişmiyor. Pakistan siyasetiyle ilişkin haberler nedense bana koltuk oyunu gibi geliyor: Daha önce gördüğümüz ve her seferinde bize yeniden takdim edilen isimlerin olduğu bir oyun. Bu durum otoriteleri yolsuzlukla birlikte gruplar arasında kifayetsiz ilişkiler ve şeffaf olmayan muğlak ittifaklara yöneltiyor. Bununla birlikte çoğu yoksulluk içinde yaşıyor. Dünya Bankasına göre bugün Pakistan nüfusunun üçte biri yoksullukla pençeleşiyor.     

 

Burada her şeyden evvel ve ilk işaret edilmesi gereken şey nükleer cephane, silah ihracatı (yıllık 250 milyon dolar), Amerika, El Kaide ve Müslüman radikallerle üçlü ayaklı bir dostluk. Pakistan'ın Keşmir'e ilişkin hedefsiz politikaları sonucu otuz yıldan fazladır BM Barış gücü askerlerinin kalmaya devam etmesi.

 

Pakistan Hindistan'a ve Hindistan'ın Avrupa doğu bloğuna karşı emellerine karşı bir rakip olsun diye dizayn edilmiş, üzerine elbise giydirilmiş bir cesede benziyor. Bundan yola çıkarak "sahte bir devlet" gibi bize sunulan beş eyalet formülünü yeniden gözden geçirmenin zamanının geldiğini söyleyebilirim. Sınırların yeniden çizilmesi yararlı olabileceği ve bu tiyatronun sonunun gelebileceği görülüyor. Her eyalet bırakın rüştünü ispatlasın sonra da bağımsızlığını ilan etsin. Bazı eyaletler doğal olarak eski kabile birliği federasyonuna katılacak arkasından iki üç eyaleti çok daha şeffaf bir siyasi gündemi olan bağımsız topraklar olarak bırakabilecektir. 

 

 

*Ali Ettefagh: İran asıllı olan yazar Amerika'da yaşamaktatır. Washington Post gazetesi yazarlarından olan Ettefagh, ABD'de birçok think-tank kuruluşunda çalışmaktadır.

 

 

Bu makale Mehmet Direk tarafından Dünya Bülteni tercüme edilmiştir.

 

 

Makalenin orijinali için tıklayın:

 

Why Not Dissolve Pakistan, Too?