“Ak Parti'yi seçimlerden açık farkla birinci çıkarmak ve Meclis'te büyük çoğunluğu muhafazakârlara teslim etmek için bir 'gizli el' devrede” diyenlere son zamanlarda ben de inanmaya başladım. Türkiye sandığa bugünkü şartlarda giderse, sesleri gür çıksa da sayıca az bir kesim dışında hemen herkes, oyunu götürüp Ak Parti'ye atabilir…
Son tartışmamız 'mayo' üzerine… Bir mayo firması, her yıl bu zamanlarda, benzer bir tartışmaya zemin hazırlıyor. Zamanın şimdi oluşu mevsimle ilgili; belli bir kesim tatile gitmeye hazırlanırken mayo stoku da yapıyor ya, firma da bedava reklâmın yolunu hep aynı tartışmaya zemin hazırlamakta bulmuş: İstanbul'un en göze çarpan yerlerinden birine mayolu bir kadın reklâmı asıyor; biri üzerini çizdi ya da yırttı mı da yaygarayı basıyor…
O akşam bütün kanallar ekranlarına, ertesi gün bütün gazeteler manşetlerine yırtılan mayo reklâmını taşıyorlar…
Bu yaz başı da rutin değişmedi, mayo firması yine yaptı yapacağını… Televizyon ekranları “Böyle giderse bir gün yalnızca siyah renk kalacak elimizde” yorumları yapanlardan, gazete sütunları 'çağdaş yaşam tarzı'na müdahale edildiği gürültüsü koparanlardan geçilmiyor.
'Kadın bedeni' üzerinden tecimsel faaliyet Batı'da da tartışma konusudur, ama bizdekinin tersine kadın kuruluşları reklâmlarla istismara isyan ederler Batı'da… Çıplağa yakın fotoğrafları reklâmlarda kullanan firmaların kadın kuruluşları tarafından kara listeye alındığını yazar gazeteler; kanallar kadın bedeni üzerinden reklâmlarla kâr amacı güden firmaları kınayıcı yorumlara yer verirler…
Bizde ise durum farklı; mayolu kadın görüntüsü 'çağdaş yaşam tarzı' olarak tanıtılarak, bunun üzerinden siyasî mesaj üretiliyor. Her yıl hiç şaşmayan bir rutinle 'mayo reklâmı' gündemin birinci maddesi koltuğuna kuruluyor…
Bu yıl, rutin, partilerin aday listesi hazırladığı, vatandaşın da oyunu hangi partiye atacağı üzerinde düşünceye daldığı bir zaman dilimine rastladı. Şimdi sürdürülen tartışmaların iki olay üzerinde de etkisi olacağı çok açık…
Türkiye'de bir azınlık, kendilerinin dünyanın başka ülkelerinde de 'garip bir azınlık' teşkil edeceğinin pek farkında olmayarak, kendi bakış açılarını herkese kabul ettirmenin peşinde. 'Mayo reklâmı' böyleleri için bir tür özgürlükler manifestosu yerine geçiyor; “Mayolu kadın fotoğrafının uluorta sergilenmesine karşı mı çıkıyorsun, o halde sen gericisin” görüşüne dayalı bir manifesto bu. Anlayamadıkları, bu görüşün, Türkiye'de kendi dar çevreleri dışında pek alıcısı bulunmadığı… Muhafazakâr olmayan insanlar bile, doğal bir utanç duygusuyla, mahremin sınırlarını mayoya kadar esnetmeye karşı çıkıyorlar…
Bu tartışmadan Ak Parti'nin kazançlı çıkacak olması savunduğu tezin güçlülüğünden değil; Ak Parti bu konuda doğru-dürüst bir görüş bile açıklamıyor. İtham edilen belediyeler, reklâm panolarını pazarlayan şirketler, sorumluluğu birbirinin üzerine atma çabasındalar. Eğer bu tartışmadan kazançlı çıkacaksa, bunu, 'mayo' konusunu kendisini yıpratmak için kullanmaya çalışanlara borçlu olacak Ak Parti… Ak Parti, taraf olmak istemediği bir tartışmada zorla taraf haline getirildiği için, bunu ona yapanlar sayesinde kazançlı çıkacak tartışmadan…
Mitinglerle Ak Parti'yi köşeye sıkıştıracaklarını sananlar, 'Cumhuriyet bilinci' ile bilenen kitleleri Ak Parti'nin safına ittiklerini yeni yeni fark ediyorlar; mayo reklâmı üzerinden 'çağdaş yaşam' baskısı kurmayı düşünenler de günün sonunda Ak Parti'nin ekmeğine yağ sürdüklerini mutlaka görecekler…
Ak Parti'ye yardımcı olan bir 'görünmeyen el' var mıdır gerçekten?
Kaynak: Yeni Şafak