Narsist anne babaların elinde!

Narsistik kişilik yapısının temel özelliklerini “Narsist miyim neyim?” başlıklı yazıda ele almıştık. Kendini diğerlerinden daha üstün ve değerli görme halinin psikolojik karşılığı olan narsizm, ebeveyn olarak karşımıza çıktığında nasıl bir tablo görüyoruz, şimdi buna bakalım.

Narsist ebeveynler, yaşamın diğer alanlarında olduğu gibi anne-babalık kimliklerinde de en iyisi olduklarını düşünürler. Çocukları için en doğru ve yararlı olanı kendilerinin bildikleri, çocukları adına alınacak kararlarda yetkinliğin yalnızca kendilerinde olduğu varsayımı üzerinden hareket ederler. Çocuklarına ait her şeyi takip ve kontrol etme dürtülerine engel olamadıklarından, kaç yaşında olursa olsun, çocukları için özel alan bırakmazlar. Bu yüzden aşırı müdahaleci, kıyaslayıcı ve eleştirel bir tutuma sahip narsist ebeveynlerin ellerinde yetişen çocuklar, genellikle özgüveni düşük kişilerdir.

Narsistik özellikler taşıyan anne babalar için kendisinin imajı ne kadar önemliyse, çocuğununki de o kadar önemlidir. Güzel bir çocuk, marka giysiler, isim yapmış bir okul, başka çocuklardan farklı yetenek ve özellikler narsist ebeveynlerin önem verdiği konulardır. Ancak narsistik yapılarının görmelerini engellediği bir durum vardır ki o da çocuklarının kendi gerçekliğidir. Narsist anne babalar, kimsenin duygularını önemsemedikleri gibi, kendi çocuklarının hislerini de yok sayarlar. Çocuklarının neye ihtiyaç duyup, bir şeyi gerçekten isteyip istemediklerinin onlar için bir önemi yoktur. İsteklerini bekledikleri yönde gerçekleştiremeyen çocuklarına karşı sert ve reddedici bir tutuma girebilirler.

Narsist anne babaların çocukları, tüm diğer çocuklarda olduğu gibi sevilme ve değerli hissetme ihtiyaçlarını, anne babalarının onayına bağlarlar. Hayatları boyunca ebeveynlerinin gözlerinin içine bakarak, yeterince sevilip kabul gördüklerinden, doğru davrandıklarından emin olmaya çalışırlar. Beklentileri yüksek ebeveynlerinin istedikleri kişi olamadıklarını fark ettiklerinde ise kendilerine ve çevrelerine karşı öfkeli olurlar. Yorgun hissetmek, kendinden memnun olamamak, etrafındaki olumsuzlukları fark etmeye meyilli olmak, anne babalarından miras aldıkları tutumlardır ve bu yüzden yoğun bir mutsuzluk ve depresyon eğilimi taşırlar.

Narsist ebeveynlerin bir diğer özellikleri aşırı yargılayıcı ve eleştirel olmalarıdır. Kendileri dışında çok az şeyi yeterli ve doğru bulduklarından, sürekli olarak olaylar ve insanlar hakkında peşin hükümlü değerlendirmelerde bulunurlar. Alışveriş yaptıkları mağazadaki bir görevli de kendi çocukları da aynı şiddette eleştiriye muhatap olabilirler. Eleştirilerinin dozu ağır, genellikle aşağılayıcı ve küçük düşürücü nitelikte, objektif ve yapıcı olmaktan uzaktır. Böyle anne babaların çocukları sürekli eleştirildiklerinden egoları sağlıklı gelişmez. Yetişkinliklerinde de çevrelerine karşı benzer yargılayıcı tutumu sürdürürler. Çünkü içlerinde konuşan ebeveyn onlara her fırsatta yetersizliklerini fısıldamaktadır. Bu sese katlanamadıklarında bundan kurtulmanın tek yolu başkalarını eleştirerek rahatlamaktır.

Narsist ebeveynler mükemmel anne babalar olduklarını düşündüklerinden yetiştirdikleri çocukların da o ölçüde mükemmel olmalarını beklerler. Çocukları beklentileri doğrultusunda “mükemmel” olduklarında abartılı bir yüceltme, başarılarını herkese anlatma, gereğinden fazla ödüllendirmelerde bulunma davranışları gösterirler. Yetiştirdikleri çocukların başarıları üzerinde kendi “iyi ebeveyn olma” duygularını besleyen bu anne babalar; çocukları beklentileri dışında davrandığında biraz önce yücelttikleri çocuğu unutup, yeniden aşağılama ve yargılama tutumuna geçerler. Farklı duygular arasında hızlı geçişler yapabilen narsist ebeveynler çocukların duygu dünyalarında örseleyici etkiler bırakırlar. “İyi” mi “kötü” mü, “değerli” mi, “değersiz” mi olduğuna bir türlü karar veremeyen çocuklar, sağlıklı bir kendilik algısı geliştiremezler.

Kaç yaşında olursanız olun; hala anne ya da babanızın onayı olmadan karar alamıyorsanız, kendinizden memnuniyetsiz, başta kendiniz olmak üzere herkese ve her şeye karşı eleştirel ve yargılayıcı oluyorsanız, kendinizi değersiz hissetme eğiliminde, ilişkilerinizde kırılgan, çoğu kez mutsuz ve öfkeli hissediyorsanız, yukarıda yazılanların çoğu beni anlatıyor diyorsanız, siz mağdursunuz. Anne babanızı seçme şansınız olmadığı, çocukluğunuzdan beri olan bitenin farkında olup kendinizi koruyamadığınız için, mağdursunuz!

Unutmayın, psikologlara, psikiyatristlere narsistler değil, onların mağdur ettiği kişiler gelirler. Belki geçmişin izlerini silmek imkansızdır ama bir terapi koltuğunda oturmak kendinize bakışınıza dair çok şeyi değiştirebilir.

Sağlıkla…