Nabucco'da imzalar atılırken

Ortadoğu ve Hazar havzasından Avrupa'ya Türkiye üzerinden doğalgaz taşıyacak Nabucco projesi nihayet imzalık hale getirildi. Boru hattının geçeceği ülkelerin hükümetleri bugün Ankara'da projeyi resmileştirecek. Ancak tıpkı Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı'nın inşası sürecinde olduğu gibi, Ortadoğu ve Hazar'ın derinlerindeki doğalgazın Avrupa'daki işyeri ve konutlara ulaşabilmesi için zorlu, engebeli ve uzun bir yol kat edilmesi gerekecek. Yalnızca coğrafi olarak değil, aynı zamanda ekonomik ve siyasi olarak.
Avrupa giderek artan enerji talebine karşılık arz yollarını çeşitlendirmeye 1990'lardan bu yana kafa yoruyor. Halihazırda Avrupa'nın en büyük tedarikçisi Rusya.
Ancak Moskova'nın son yıllarda Kiev'le yaşadığı siyasi-ekonomik kriz sürecinde, doğalgaz arzını, stratejik
bir koz olarak kullanması, Rusya'nın güvenilir ve istikrarlı enerji tedarikçisi konumunu zedeledi. Yalnızca tüketicilerin değil, sanayi kuruluşlarının da kaygıları derinleşince Avrupa hükümetleri, alternatif projelerle daha yakından ilgilenmeye başladı. Bu projelerin başında da Nabucco geliyor. Hattın Türkiye'den başlayıp Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Avusturya'ya ulaşıp Avrupa geneline doğalgaz taşıması öngörülüyor.
İhtiyaç ortada. Stratejik avantaj söz konusu. Siyasi irade de tamam. Ancak tüm bunlar, Nabucco'ya ilişkin temel soru işaretini ortadan kaldırmaya yetmiyor:
Arz potansiyeli, hattı kârlı, daha doğrusu maliyet açısından makul kılmaya yeterli mi?
3 bin 300 kilometre olarak tasarlanan hattın, işletme maliyeti hariç, 11 milyar dolara mal olacağı tahmin ediliyor. Hattan doğalgaz akışının ise 2013'te başlaması umuluyor. Şu an için Nabucco'ya 'bağlanmış' tek kaynak Azerbaycan'ın proje halindeki Şahdeniz 2'deki doğalgaz rezervi. Ancak Şahdeniz 2'ye göz koymuş, yine Avrupa varışlı iki boru hattı projesi daha var. Rusya'nın Azerbaycan'ın, özellikle de Şahdeniz 2'deki yeraltı zenginliklerine markajı zaten malum. Avrupa Nabucco için yüklendikçe Rusya da Güney Akımı projesi için bastırıyor.
Dolayısıyla rakip projeler bir yana maliyet ve arz unsurları hesaba katıldığında, yukarıdaki soruya 'Evet' demek güç. Bu durumda öncelikle ek arzın güvenceye alınması gerekli. Aksi takdirde hattı sübvanse etmek gerekecek ki, özellikle de şu küresel kriz ortamında hiçbir hükümet buna gönüllü değil. Kısacası aşılması gereken bir finansman sorunu var.
Bu kaygıları azaltabilecek olası bir kaynak Irak.
Ancak Irak kendi içinde bile doğal zenginliklerinin paylaşımında anlaşabilmiş değil. Bir ikinci olası kaynak Türkmenistan. Orada da Rusya markajı var; yanı sıra Türkmen doğalgazının Nabucco hattına dahil
olabilmesi için Hazar geçişi gerekli.
Velhasıl, projeye ilişkin fizibilite kaygıları da varlığını koruyor.
Hattan geçecek doğalgazın dağılımı da tartışmalı bir konu. O derece ki şu aşamaya gelinmesinde bile geciktirici bir etkisi oldu bu tartışmaların. Türkiye, uzun süre hattan geçecek doğalgazın yüzde 15'inin kendisine ayrılmasında ısrar etti. Gelinen noktada, Türkiye ihtiyacı ölçüsünde gaz alabileceği güvencesiyle ikna olmuşa benzemiyor. Bu durumda pazarlıkların son ana kadar süreceği anlaşılıyor.
Tüm bu engellerin aşılabilmesi, Avrupa'nın Nabucco projesini ne derece stratejik gördüğüne, göreceğine bağlı. Hatırlamak lazım ki Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı da ilk günden itibaren benzer soru işaretlerininin gölgesinde ilerlemişti. BTC'yi bitiren, nihai tahlilde, siyasi irade olmuştu. Darısı Nabucco'nun başına. Ne de olsa proje gerçekleşirse, Türkiye, hem ek bir doğalgaz kaynağı kazanmış olacak hem de 'Doğu-Batı koridorunun enerji terminali' olma hedefine bir adım daha yaklaşmış olacak.

 

 

Radikal