Hiç hacı karşılama törenine katıldınız mi bilmiyorum. Hacı karşılayanlar arasına katılmak, hacca gitmeye hazırlanma sürecinin bir parçasına dönüşüyor olabilir. Hac mevsimi sırasında hava alanlarından geçerken karşılama konvoylarına rastladığımda durup izler, canla başla ziyaret ikliminden taşınan bir havayı solumaya hazırlandıklarını düşünürüm. Gül suyu, gül yağı kokularının arasında yükselen heyecanlı bir buğu Mekke’de kısmen de olsa kendini korumaya devam eden bir sokağa ait olabilir. Yolları gözlenen hacılar günlerce adımladılar Mekke ve Medine sokaklarını. Adem’in oğul veya kızlarından biri olarak ihrama girip muhrim oldular, Arafa’da Vakfe’yi, tavafı yaşadılar. Yüz binler arasında bir noktaya dönüşürken varlığın bambaşka bir açıdan derkinin ağırlığı aynı zamanda bir ferahlama sebebi de olabilirmiş; bunu farklı kelimelerle karşılayıcılarına anlatmalarına saatler kaldı.
Bu tarafta ise evlerde günler öncesinden bir hazırlık sürüyor. Evlerin odaların duvarları renkli lambalarla süsleniyor, hacıların isimleri özel kumaşlar üzerine yazılarak duvarlara asılıyor. Mekke yolcuları eve geldiğinde bir karşılama ziyafeti verilecek eşe dosta.
Bir kalabalığın içinde havaalanına doğru gidiyorsunuz ama sınırlarından içeri alınmayacaksınız. Hacı karşılayan grupların oluşturduğu izdiham yüzünden havaalanı çıkışlarında sıkıntılar yaşandığı için, bu karşılamalara kapalı artık salonlar. Tahran özelinde ayrı bir muamele söz konusu birkaç yıldır. Şehir içindeki eski uluslararası havaalanı Mehrabad özellikle hac seferlerine tahsis edilmiş durumda. Günler öncesinden müracaat etmişseniz, her hacı için iki arabayla sınırlanan karşılama kartı hakkını kazanabilirsiniz. Şu var ki hacı karşılama azmi sınırlamalara gelmiyor. Konvoy halinde, süslenmiş arabalarla gidiliyor, havaalanına yakın noktalarda bir yerde iki araba tarafından getirilen hacılar bekleniyor, ellerde çiçekler, tatlı ve çikolata kutuları, üzerlik tütsüleriyle. Mesela Urumiye şehrinde konvoy Köy İşleri İdaresi önünde ya da havaalanına yakın bir meşelikte toplanıp bekliyor. Kafile göründü mü karşılayıcılar tekbir getirmeye başlıyor. İlk görüşme de karşılama noktasında gerçekleşiyor.
Yorgun ve mutlu yolcular hac ziyaretine muhtemelen büyük umutlar bağladılar. Bundan böyle hayatlarında aksayan ne varsa değiştirme gücü ve imtiyazına sahip olacaklarını umuyorlar muhtemelen. Geri dönen yolcu ihram giydi üstüne bir kez, eskisi gibi olması neredeyse imkânsız. Aliya İzzetbegoviç’in deyişiyle, hayal edilebilecek en aşırı basitliği ve sadeliği yaşadı; bakmayın siz Çin malı hediyeler tufanına, ruh bambaşka şeyler söylüyor. Bu ruh hali musafahalarla karşılayanlarına akıyor ve hacılar, size de kısmet olsun, ya da, yine kısmet olsun size, diyerek karşılamadan duydukları memnuniyeti dile getiriyorlar. İklim değişikliğinin etkisiyle bazen pek süzgün görünüyor hacılar, gribe yakalanmış olmaları çok olağan. O zaman karşılama anları uzatılmıyor.
Umre ve hac ziyaretindeki yoğun akışta devletin maddi desteğinin payı var. Halihazırda hac bedeli altı yüz dolar kadar. Bu düşük bedel nedeniyle defalarca hacca gidenler oluyor.
Hacı bey ya da hanım karşılama törenine mutlulukla katılıyor, ama an geliyor kilitleniyor dili. Bu yorgunluk da nedir ki aslında… Bir araçtan inip diğerine bindiniz. Belki de yaşananların yoğunluğunu özümsemeye izin vermeyen bu hızlı akıştır gönüllerdeki coşkuyla yüreğin hızlı ritimleri arasındaki uyumsuzluğun sebebi. Kulaklarda hâlâ telbiye anları, “Lebbeyk, Allahümme lebbeyk” nidaları tutuşuyor.
Uçakların otobüslerin vızır vızır işlemediği zamanlarda insanlar binbir güçlükle bir noktadan diğerine aktarma yoluyla mevsim şartlarıyla ve yol tehlikeleriyle mücadele ederek tam zamanında Mekke’de olmaya çalışırlarmış. Orta Asya kökenli dervişlerin hac yolu ise İstanbul’dan geçermiş sıklıkla. Ziyaret yolu meşakkatleriyle birlikte uzadıkça daha makbulleşiyor sanki.
Hacı karşılama törenleri de geçmişte daha ihtişamlı, zorlu, faal geçiyor olmalıydı öyleyse. İranlılar bugün büyük şehirlerde bile bu heyecanı korumaya devam ediyorlar. Elbet taşra karşılamaları geniş zaman ayırabilme ve kalabalığı bir araya getirebilme imkânı nedeniyle daha bir görkemli gerçekleşiyor. Hacı getiren uçaklar bazen söylenilenden çok geç bir saatte iniyor piste. Karşılama konvoyu ise havaalanı üzerindeki bir uğrak noktasında sabırla beklemeye devam ediyor. Bu bekleme saatleri hesaba katılarak insanların çay termosları, sandviç veya dürüm tarzı azıklarıyla karşılama törenini pikniğe çevirmeleri pek olağan.
Uğrak yerinde kurban kesimi yaşanabilir. Ola ki bir yeni damat adayıdır seçilmiş bir koyunu canla başla kurban etmeye hazırlanan. Kurban Bayramı zaten hacılar etrafında dönüyor, kurban kesmekle mükellef tutulanlar da sadece hacılar. Kurban eti bir taraftan yoksullara dağıtılıyor, diğer taraftan evdeki karşılama ziyafeti için kullanılıyor. Bu davetler ziyafetler bazen bir hafta on gün sürebilir.
İran’da insanlar birilerini yemeğe davet ettiklerinde, “hacı sofraları olsun inşallah” diye bir dua alıyorlar.
Sahi, hediyelerin paketlenip sahiplerine ulaştırılması da gerekiyor. Yakın geçmişe kadar nispeten sade ve Mekke-Medine karakteri taşıyan hediyelerin yerini maalesef inci kolyeden fotoğraf makinesine, kumaştan gömleğe Çin malları almışa benziyor. Hac bedeli düşük, Çin malları ise ucuz. Hediyeleşme konusunda kılı kırk yaran hacılar Mekke’deki zamanlarının azımsanamayacak bir kısmını hediye alımı için harcamaya ayırmak zorunda kalmanın rahatsızlığını dillendiriyor özel sohbetlerde.
Bir de hacı ayakkabısı bahsi var; bunu Yaratıcı Yazarlık dersinden öğrencim Zehra Ekberi anlattı: Eve giren hacının çıkardığı ayakkabıyı giymek için birbiriyle yarışıyor karşılayıcı kalabalık. Ayakkabıyı önce giyene hac yolunun herkesten önce açılacağı varsayılıyor.
Şimdilerde İran bir kez daha, ama sanki her zamankinden daha şiddetli bir dille bombardımanla tehdit ediliyor, ABD ve İsrail tarafından. Hacı karşılayan kalabalık arasında latife ile anılıp geçiliyor bu bahis. Hacılardan karşılayıcılarına akan duygu içi boş bir tevekkül olmaktan uzak. Hazreti Adem’den bu yana müminlerin hayattaki duruşunu belirleyen, Hazreti Hüseyin tarafından bir kez daha sınavdan geçen bakış açısı tavaf sırasında bir kez daha teyit edildi. Zilleti sineye çekerek yaşamayı sürdürürken ölmeden önce ölüme yakınlaşma felsefesini kavramanın imkânı yok.