Gürcü asıllı Stalin’in, Sovyetlerin dağılması durumunda, anavatanı Gürcistan’ı kurtarmak için kurduğu iddia edilen sistem sayesinde, kolayca bağımsızlıklarını elde eden Türk Cumhuriyetleri, bu nimete maddi ve manevi bakımdan hazırlıksız yakalanmışlardı.
Piyanerlikten başlayıp parti üyeliğine kadar varan bir sistem içerisinde, insanı yoğuran komünist rejimin yıkılmasıyla bütün idealler de haliyle suya düşmüş oldu. Kendini boşlukta hisseden yöneticiler ve halkların ilk on yılı şaşkınlıkla geçti diyebiliriz.
Bağımsızlıkla beraber gelen dışa açılım, fikri ve dini hürriyeti de beraberinde getirdi. İşlenmemiş verimli topraklar olarak görülen bu bölgeler, Türkiye ve Arap ülkeleri başta olmak üzere, İslam alemi ve bütün dünyanın her bakımdan ilgi odağı haline geldi ve bu ilgi artarak devam ediyor.
Biz bu ilginin dini, kültürel ve eğitim boyutundan baktığımızda bu açılımın Orta Asya halklarına olumlu tesrinin yanında çok farklı kaynaklardan beslenmenin sebep olduğu bir kontrolsüzlükle de karşılaşıyoruz.
Daha önceki yazılarımızda da değindiğimiz gibi bölgede farklı ideolojik, dini ve felsefi akımlar bulunuyor, bunlardan birisi de Teblig Cemaati.
Tebliğ Cemaati’nin, İngiliz kolonisi olan Hindistan’da dini mübinin elden gideceği kaygısıyla hareket eden Müslümanların, yakınlarını İslam’a davet etmeye başlamalarıyla 1927 yılında ortaya çıktığı kabul edilir.
Tebliğ Cemaatinin davet şekli, sünnete uygun olarak önce aileden başlayarak akraba, yakın çevre, şehir, ülke ve diğer devletler olarak şekilleniyor. Davette asıl olan söz değil hayat şekliyle başkalarına örnek teşkil edebilmek. Bu metodu Oryantalistler, Müslüman misyonerlerin davet tekniği olarak isimlendiriyorlar.
Orta Asya’da tebliğ hareketinin en fazla yoğun olduğu ülkeler, Kazakistan ve Kırgızistan. Bölge olarak yoğunlaşma ise diğer fikri akımların da talepkar bulabildiği Fergana Vadisi.
Tebliğ hareketinden etkilenen erkelerin de kadınlar gibi kıyafetlerinde değişiklik yaptıkları görülüyor. Pakistan usulü pantolon ve üzerine uzun elbise giyiyorlar ve sarık takıyorlar. Ne modern ve ne de geleneksel giyimle paralellik arz etmeyen bu yeni giyim tarzı halklar tarafından ilk yıllarda oldukça yadırganmıştı.
En ılımlı fikri akımlardan biri olarak tanınan ve faaliyetleri yönetimler tarafından Misyonerlik olarak yorumlanan Tebliğ Cemaatinin Kazakistan ve Kırgızistan’da sosyal hayatı etkileyecek derecede aktif çalışması, Özbekistan gibi bazı Orta Asya ülke yönetimlerini rahatsız ediyor. Kırgızistan’da legal olan harekete, Kazakistan yönetimi şüphe ile yaklaşıyor. Özbekistan’da ise üyeler hapsedilebiliyor.
Çoktandır görmediğiniz birisini merak edip sorduğunuzda, ülke içerisinde yakın bir kente veya yurt dışına davete çıktığını öğreniyorsunuz.
Davetçilerin Orta Asya’daki tebliğ metodu altı temel kaide üzerine bina edilmiş bunlar:
- La İlahe İllallah’ı iyi anlamak
- Namaz
- İlim ve zikir
- İkram
- İhlâsla niyet
- Davet
Bakan ve başbakan düzeyindeki devlet adamlarına dahi davete giderek olağan üstü gayret sarfeden davetçilerin, bazen de ilahiyat fakültesi veya dini eğitim kurumlarda okuyan öğrencilere takılmaları, davet usul, metod ve hedefleri konusunda biraz daha bilgilendirilmeleri gerektiği izlenimi veriyor.