Ahlaken çöktüğü herkesçe bilinen Pakistan hükümetinin Müşerref'i düşürme çabası zaman kazanma amaçlı. Devlet başkanı gittikten sonra hükümet halkı öfkeden çıldırtan ekonomik sorunları ele almaktan daha fazla kaçamaycak
Pakistan'ın askeri diktatörleri asla sessiz sedasız gitmez. Mareşal Eyüp Han, Mart 1969'da, üç ay süren bir halk ayaklanmasıyla devrilmişti. General Yahya Han, 1971'de gitmeden önce Pakistan'ı yerle bir etmişti. General Muhammed Ziya ül-Hak (hepsinin en kötüsü) 1988'de ABD büyükelçisiyle birlikte askeri uçağında havaya uçuruldu.
Ve şimdi de Devlet Başkanı Pervez Müşerref ayak diriyor. Geçici bir tıkanma söz konusu. Ordu Müşerref'in sessizce çekip gitmesinden yana, fakat azledilmesine karşı. Washington gideceğine göre hazırlık yapıyor, fakat hiç çaktırmıyor. Ve geçen cuma Suudi istihbaratının şefi Prens Mukrin bin Abdülaziz'in gizlice Pakistan'a gidip koalisyon liderleri ve Başkan Müşerref'le görüşmeler yaptığı bildiriliyor.
Suudi şef devlet başkanı için 'güvenli gidiş' istiyor. Sığınacağı yerler arasında Manhattan, Teksas ve Türkiye'deki Büyükada'nın ismi geçiyor. Başkan Pakistan'da, tercihen bir golf sahasının yanında büyük bir malikâneyi yeğlerdi, fakat güvenlik koşulları bunu imkânsız kılacaktır.
Öyle ya da böyle kısa süre sonra gidecek. İktidarı bir yılı aşkın süredir giderek zayıflıyor. Anayasal başkanlık döneminin sona erdiği Kasım 2007'de barışçı bir biçimde ayrılsaydı biraz olsun saygı kazanabilirdi. Böyle yapmak yerine olağanüstü hal ilan etti ve Yüksek Mahkeme başyargıcını görevden aldı. Şimdi, azil tehdidi altında ve yardakçılarının büyük
kısmı tarafından terk edilmiş bir halde, onursuzca gidecek.
Pakistan güve yeniği içindeki köhne bir diktatörlükten, aynı ölçüde köhne bir demokrasiye ilerliyor. Eski, ahlaken çökmüş siyasi çetelerin iktidara dönmesinin üzerinden altı ay geçmişten atmosfer daha da kötüleşti. Benazir Butto'nun dul eşi Ali Zerdari ve adamları halk tarafından zerre sevilmiyor. Daha da sevilmeyen Müşerref'i düşürmek siyasetçilere olsa olsa birazcık zaman kazandırabilir.
Geçen hafta bu sahtekârlardan birini hatırlatan müthiş eğlenceli bir olay
yaşandı. Hükümetteki Pakistan Halk Partisi'nin vekil lideri ve ülkenin en zengin ikinci adamı Zerdari (servetini merhum eşinin başbakanlık dönemine borçludur kendisi) Müşerref'i resmi ABD fonlarını özel banka hesaplarına geçirip hortumlamakla suçladı. Kahkahaların gürültüsü, paranın gümbürtüsünü bir kez daha bastırdı.
Başkan Müşerref'in ayrılması ülkenin karşı karşıya olduğu sorunların öne çıkmasını sağlayacak; Pakistan gıda ve enerji krizinin yol açtığı çok ciddi sorunların pençesinde. Enflasyon kontrolden çıkarak mayısta yüzde 15'e ulaştı. Birçok evde yemek pişirmek için kullanılan gazın fiyatı yüzde 30 arttı.
Halkın büyük bölümünün günlük gıdası konumundaki buğdayda Kasım 2007'den beri yüzde 20 gibi yüksek bir artış yaşandı. NATO ordularının ihtiyaçlarını karşılamak için
büyük miktarlarda buğday yasadışı yollardan Afganistan'a sokuluyor. En kötü etkilenenler yoksullar, fakat orta sınıf ailelerden muaf değil; Haziran 2008'de yapılan bir araştırmaya göre, Pakistanlıların yüzde 86'sı artık her gün un almakta giderek zorlanıyor ve bundan hükümeti sorumlu tutuyor.
Başka sorunlar da varlığını sürdürüyor. Siyasetçiler zayıf ve Başkan Müşerref'in görevden aldığı yargıçların göreve iadesi konusunda bölünmüş durumda. Başyargıç İftihar Muhammed Çaudri ülkedeki en güvenilir isim. Zerdari onu tekrar Yüksek Mahkeme başkanlığında görmeyi istemiyor. Olası bir uzlaşma, Çaudri'ye devlet başkanlığını önermek olabilir. Bu ülkeyi bir süre için muhakkak ki birleştirecektir. Son 50 yıldır ABD esasen Pakistan ordusuyla çalıştı. Ordu onun tercih ettiği aracıydı. Hiçbir şey değişmiş değil. Bakalım ordu tekrar iktidara el koyana kadar ne kadar zaman geçecek.
Kaynak: Radikal