Muhammed İmare'nin başına gelenler!

Mısırlı yazar ve mütefekkir ve aynı zamanda Ezher Dergisinin Yayın Yönetmeni  Muhammed İmare, velüt kişiliği dolayısıyla Türkiye’de ve dünyada okurlar tarafından tanınan bir isimdir. Bir iki kitabı dilimize de aktarılmış bulunuyor.  Bu vesile ile Türk okuru da ismine aşinadır.  Son yıllarda Ezher dergisinin dağıtımı Türkiye’de yapılmıyor ise de Muhammed İmare’nin tanınırlığı daha eskiye veya gerilere dayanmaktadır.  Özellikle de Tarih el Üstat el İmam/ Üstat İmamın Tarihçesi  adlı çalışmasıyla Muhammed Abduh ve çevresini detaylı bir biçimde kaleme almıştır. Keza öncü kuşak veya kalkınmanın öncüleri ( rüvvadu’l nahda) olarak anılan fikir ve hareket erbabından Rifae Tahtavi, Kasım Emin, Ali Mübarek, Abdurrahman Kevakibi’nin bütün çalışmalarını ( el a’mal el kamile) yayınlamış bir araştırmacı idi.  300’e yakın eseri bulunmaktadır.

30 Haziran veya 3 Temmuz 2014 tarihinden itibaren yani darbe sürecinde hedef tahtasına oturtulmuş ve Ezher’de bulunduğu makamlardan alınması ve kızağa çekilmesi için hakkında yoğun bir kampanya yürütülmüştür.  İhvan yanlısı olarak sunulmuş ve görevinden azledilmesi için yoğun ve sistematik bir kampanya yürütülmüştür.  Bununla birlikte Ezher Şeyhi Ahmet Tayyip ilmi ve araştırıcı kimliği ve kişiliği nedeniyle kendisine sahip çıkmış ve onu görevine bırakmıştır.  Bununla birlikte kampanyalar dinmemiş ve sonunda kendisi basına, görülmekte olan görevden alma davasının tecil edildiğini söylese de Mısır basını yetkili kurullarca Muhammed İmare’nin görevine son verildiğini yazmıştır. Bununla birlikte bu şayia ve söylentiler en az bir yıldan beri basın köşelerinde sırıtmaktadır.  Sonuncusunun en ciddisi olduğu söylenebilir.

Muhammed İmare’nin Müslüman Kardeşlere mensup olduğunu söylemek mümkün değil. Bununla birlikte insaflı kişiliği hedef olmasına yetmiştir. Dört yıllığına seçilen Muhammed Mursi’nin görev süresi dolmadan azledilmesine karşı çıkmıştı. Bu nedenle affedilmediği, üzerinin çizildiği anlaşılıyor. Daha önce de Ezher Dergisinde yazan ( Mecelletü’l Ezher) Müslüman Kardeşlere yakın isimlere sansür getirilmişti. Raşid Gannuşi, Muhammed Selim Avva, Tarık Bişri, Ahmet Reysuni, Hilmi Kaud, Abdulmecid Neccar ve Casir Avde gibi isimlerin Müslüman Kardeşler ile irtibatlı olduğu gerekçesiyle yazılarına son verilmiştir.  Kimi Mısır basını, Muhammed İmare’nin Türkiye’den Fethullah Gülen’in yazılarına da son verdiğine temas etmiştir. Bunun mahiyeti bilemiyorum. Hasımları tarafından Muhammed İmare’ye isnat edilen suçlamalardan birisi de kitap tanıtımında Müslüman Kardeşlere yakın kitapları tanıtmasıdır.  Halbuki, tam tersine Mecelletü’l Ezher’in son sayılarında iradesi dışında Müslüman Kardeşlerle ilgili bir yazı yayınlanmış ve bu yazıda Müslüman Kardeşlerin Mısır’da sapıklığın ve ateizmin yayılmasından sorumlu kitle veya akım olduğu değerlendirmesine yer verilmiştir.

Muhammed İmare’nin buna itiraz etmesi de kale alınmamıştır. Dolayısıyla görevden el çektirmeden evvel önce manevi şahsiyetini katletmişlerdir. Mısır basınının yazdığına göre yerine ise Mübarek döneminde Vakıflar Bakanlığında çarşaflı kovalayan Almanya mezunu eski Vakıflar Bakanı Mahmut Hamdi Zakzuk getirilmiştir.  Zakzuk, Mübarek’in gedikli kadrolarından birisi olmasıyla tanınmış bir isimdir. Küreselleşme Çağında İslam gibi kitapları Türkçeye çevrilmiştir.

Muhammed İmare’ye yönelik linç kampanyasını Sisi’ye yakın isimler yürütmüştür. Gazeteci-istihbaratçı kişiliğiyle tanınan bu isimlerden birisi İbrahim İsa olup Muhammed İmare gibi isimlerin makamlarında kaldığı müddetçe terörle mücadelenin laftan ibaret kalacağını söylemiştir!  İslamcıların ılımlı ve mutedil saydığı bu gibi isimler, İbrahim İsa’nn nazarında terörü teşvik etmektedir!

İbrahim İsa’nın hedefinde ayrıca Cabir Usfur gibi laik kesimlerin tanınmış simalarıyla polemiklere giren  Ezher Şeyhinin Vekili Abbas Şuman da yer almaktadır. Şuman, son sıralarda bir konuşmasıyla da dikkat çekmiştir. Sözkonusu konuşmasında,  kendisini siyasi otoriteye satan kişinin Ezher şeyhi koltuğuna oturamayacağını söylemiştir. Epey iddialı konuşmasında tarihte böyle bir örneğin yaşanmadığını da ilave etmiştir. Şuman’ın, Mursi döneminde de ayrıcalıklı bir konumda olduğu gerekçesiyle İhvan’la arasında bağlantı kurulmaya çalışılmıştır. Halbuki, Şuman’ın durumu da Muhammed İmare’ye benzemektedir.  

Ezher’de hedef tahtasına oturtulan üçüncü kişi de, eski İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın Ezher ziyareti sırasında Şiileştirme programı konusunda ona çıkışan Ezher Şeyhi  yardımcılarından Hasan Şafii’dir. İbrahim İsa üçüne de İhvancı damgası yapıştırmış ve Ezher Şeyhi Ahmet Tayyib’in etrafının bu gibi İhvancı kimselerle dolu ve çevrili olduğunu ileri sürmüştür. İhvan avcılığı Mısır’da görüldüğü gibi cadı avcılığına dönüştürülmüş insaflı ve başarısıyla tanınan isimler arsız kampanyaların hedefi olmuştur.

Muhammed İmare’nin azledilmesinin öncesinde ise Mısır yargısının en azgın isimlerinden biri olarak kabul edilen eski Yargıçlar Kulübü Başkanı Ahmet Zend adalet bakanı olarak atanmıştır. Adaletin baltacıların eline düştüğü bir ortamda Ezher’de adaletin işlemesi şaşırtıcı ve ötesinde eşyanın tabiatına aykırı olurdu.