Moskova bütün dengeleri altüst etti

 Gürcistan-Rusya ihtilafı 'Amerikan imparatorluğu' hayalinin sonunun başlangıcıydı. Rusya'nın uluslararası sahneye dönüşüyle birlikte İran'ın nükleer programına yönelik yaklaşım dahil hiçbir şey eskisi gibi olmayacak

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, açık İsrail tepkisi, ABD'nin Ankara'yı caydırmadaki başarısızlığı, Gürcistan olayları sonrasında İran'ın doğalgaz ithalatındaki Türkiye payını atırmaya çalıştıklarına yönelik resmi Türk açıklamaları ve iki ülkenin enerji alanında işbirliğini güçlendirmek dahil yeni işbirliği anlaşmaları imzalama eğilimde olduğuna dair güvenilir haberlerin gölgesinde Ankara'yı ziyaret etti. Bu durum, İran'ın Türkiye kapısıyla da olsa NATO'yu aşmasında temsil edilen gerçek başarısı anlamına gelir.
Bu başarı boşuna değil. Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Washington'da yaptığı önemli bir konuşmada, Türkiye-İran ilişkilerine yönelik ciddi Amerikan itirazlarına yanıt vererek şöyle demişti: "Ülkemizin İran'la sınırları istikrarlı. 1636'dan beri hiçbir sarsıntıya maruz kalmadı. Ayrıca ülkemin İran'la ilişkileri ABD'nin ömründen daha köklü." İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Muttaki de bir Türk gazetesine, Ahmedinecad'ın ziyaret öncesi şöyle diyordu: "Ülkelerimiz arasındaki siyasi ve ekonomik işbirliğinin güçlendirilmesi, bölgenin güvenliğini ve istikrarını koruyacak güçlü güvenlik işbirliğine yol açacaktır."

Türkiye-İran-Suriye üçlüsü güçlenecek
Bu sözler işlerin iç yüzünü bilen çevrelerdeki şu düşünceyi güçlendiriyor: Adını koalisyon koymasak da, Tahran, Ankara ve Şam arasında berraklaşmaya başlayan üçlü bir uyum söz konusu. Bu uyum üç ülkeden, bölgedeki Amerikan emellerini dizginlemek için çalışan esaslı bir bölgesel güç yaratacak. Aynı işbirliği, üç ülkenin Kürt isyanı üçgeniyle mücadele ettiği merhum Hafız Esat döneminde de geçerliydi. Bugün de Kürt üçgeni aynı üçlüyü canlandıran önemli bir etkenler olabilir. Fakat dikkat çeken husus, son günlerde bu üç ülkenin sınırlarında Amerikalılarla Ruslar arasında Gürcistan'da yaşanan yarı açık çatışmalar. Birçok çevre, bu üçlünün ve özellikle de İran'ın bu gelişmelerden kârlı çıkabileceğini ifade ediyor.
Bu savaş boşuna çıkmadı. Ayrıca Gürcistan'ın Osetya veya Abhazya ayrılıkçılarıyla
savaşı da değil. Hatta Amerikalıların turuncu renkli isyanlarla geçmişte sızdığı bazı Kafkasya bölgelerindeki nüfuzunu geri almak isteyen Rusya'ya karşı bir Gürcü savaşı da değil. Yaşanan olaylar, bir savaştan çok daha derin. Son gelişmeler, yeni muhafazakârların geçen yıllar boyunca hayalini kurduğu Amerikan imparatorluğunun sonunun başlangıcı.
Yeni muhafazakârlar bu hayali gerçekleştirmek için burunlarını sokmadık tek köşe bırakmadı. İki yıl önce eski Rusya devlet başkanı Vladimir Putin Münih'teki güvenlik toplantısında epey önemli bir konuşma yapmıştı. O gün Beyaz Saray'dakiler Putin'in sözlerini iyi anlamadı veya zamana ve uluslararası denklemlerdeki değişimlere bel bağladılar. Onlar Putin'in Kosova kaybını yuttuğunu ve Batı'nın yumruklarına boyun eğdiğini de zannettiler.
Bugün yanıt Moskova tarafından Kafkaslar'da çok sert geliyor. Bu yanıt sadece ABD'nin Balkanlarda yaptıklarına karşı değil; Rusya aynı zamanda Putin'in Osetya ve Abhazya'da şu an gizlediği iki 'demir'i sonuna dek kullanmaya çalışacak. Tabii sadece gitmeye hazırlanan Amerikan başkanına unutamayacağı bir ders vermek amacıyla değil, aynı zamanda yeni başkanı Rus ulusal güvenliğini kışkırtan bir adımı atmadan önce bin kere hesap etmek zorunda bırakmak amacıyla... Bir başka deyişle, Moskova ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin Kafkaslar'daki macerasını, dünyayı tek kutuplu yönetme yönündeki imparatorluk hayalinin çöküşüne doğru 1000 millik yolculuğunu başlatan değerli bir hediye olarak gördü. İran'ın nükleer dosyasının ele alınış biçimi de dahil herşey şimdiden değişecek. Rusya bu dosyayı, uluslararası alanda kendisinin liderlik rolü üzerindeki ablukayı kaldırmak için bir zırh olarak görüyor.

Osetya ve Abhazya tanınacak
Şangay İşbirliği Örgütü sonuna kadar etkinleştirilecek. Çin'in Rusya'yla işbirliği içinde oluşturmaya çalıştığı ve yakında daimi üye olarak Hindistan, Pakistan ve İran'ı da üye olarak kabul edecek bu örgüt, Pekin'in hayal ettiği üzere yeni bir BM'nin nüvelerini oluşturacak. Rusya'nın 'gaz OPEC'i diye adlandırdığı örgüt etkinleştirilecek, ekseni Moskova, Tahran, Doha, Caracas ve Cezayir olacak. İran'ın nükleer dosyası üzerindeki abluka yavaş yavaş çözülecek ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun gündemine dönmesi için BM Güvenlik Konseyi salonlarından çıkarılacak.
Bu sadece bir başlangıç; ilk bölümü, Amerikan rengine boyalı isyanların rejim değiştirmesiyle olmasa da, Osetya ve Abhazya'nın uluslararası alanda tanınmasıyla sona erecek bir başlangıç. Diğer bölümleriyse, pratikte zaten kırılmış olan Amerikan tek kutupluluğunun sona erdiğini tescilleyecek. Bush'un imparatorluk döneminin sonu, Hitler ve Naziler'in 2. Dünya Savaşı'ndaki sonuna paralel olacak.

 

 

Kaynak: Radikal