Modern Çin bağlamında geleneksel değerler

Çin son on yıldır Konfüçyüsçülüğün dirilişine şahit oluyor. Konu hakkında çok satan pek çok kitap yayınlandı ve modern resmi söylem, "ahenk" gibi geleneksel Konfüçyüsçü değerlere atıf yapıyor. "Carnegie Pekin" ve Renmin Üniversitesi 22-23 Haziran tarihlerinde bu geleneksel kültür rönesansını ve onun modern Çin'in toplum siyaseti üzerindeki etkilerini konu alan bir konferans düzenledi.

Konfüçyüsçü dirilişin ardında yatan nedir?

Çin'in siyasi liderleri, siyaset felsefelerini ve yönetim tarzlarını özetleyen sloganlar neşrederler. Kang Xiao Guang'a göre, Hu Jintao'nun "ahenkli toplum" sloganını benimsemiş olması, Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) iktidarı ele aldığı zamandan beri Konfüçyüsçülük'e dönüşü temsil eden bir ilktir.

ÇKP'nin Kültür Devrimi sırasında başını ezmek için elinden geleni yaptığı bir felsefeyi yüceltmek de neden? Çin kamuoyuna göre, Konfüçyüsçülük'ün yeniden keşfi, hızla gelişen içtimâi, iktisâdi ve siyasi bir zeminde soluklanma ve nizam hissi vermektedir. Carnegie Pekin şubesinden Shi Tianjian, Chu Yunhan ve Zhang Youzong, Çin'in modernleşme dönemi süresince halkın Konfüşyüsçü değerlere daha bir bağlandığını gösteren anket çalışmasını sundular.

Daniel Bell, rejimin bireyciliğin ve ekonomik rekabetin arttığı bir sırada sosyal sorumluluk hissini teşvik için felsefeyi [Konfüçyüsçü felsefeyi] yüreklendirdiğini ortaya attı. Parti, ÇKP'nin mâli ve siyasi sermayesini eriten yolsuzluğu dizginlemek için siyasi yetkilileri geleneksel hayırlı insan ve adab-ı muaşeret gibi rehber ilkeler uyarınca yönetmeye teşvik ediyor.

Otoritenin mutlâkiyeti: Siyaset ve Toplum'da Konfüçyüsçülük

Yang Zhong Fang, davranışlardaki farklılıkları incelemek maksadıyla, Konfüçyüsçü değerleri benimseyen kişilerle benimsemeyen kişileri ayırmak üzere bir araştırma yaptı. Vardığı sonuca göre benimseyen kişiler ihtilafları daha "ahenkli" bir şekilde çözüyorlar. Bu bulgu, Çinlilerin demokrasi ve otoriteyi nasıl algıladıkları, şikayetlerini nasıl ifade ettikleri hakkında önemli sonuçlara delâlet edebilir.

Çin siyasi sistemiyle ilgili olarak, Konfüçyüsçü felsefede tanımlanan yönetici-yönetilen ilişkisi ve statünün rolü halen günceldir. Jiang Qing, otoritenin mutlâkiyetini çok az batılının anladığını ileri sürdü. Konfüçyüs'ün tanımladığı baba-oğul ilişkisinin toplumsal izdüşümü olan yönetici-yönetilen ilişkisi güçlü pederşâhi tınılar ihtiva ediyor. Jiang, yerinde bir yöneten-yönetilen davranışının sarih bir şekilde kanunlaştırılmasının, Konfüçyüsçülük'ün ne yönetilenin hoşnutsuzluğunu ne de hoşnutsuzluğun ifade edilişini göz önüne almayışının nedenini açıklar dedi. İlişkiler teorik olarak öylesine mükemmel târif edilmiştir ki her bir tarafın kendi rolüne riayet etmesi durumunda tatminsizlik için hiçbir neden yoktur.

Kang Xiao Guang, statü gibi kültüre sinmiş kavramların çok partili siyasi sistemlerin vasfı olan çatışma ve rekabete karşı duyulan tiksintiyi kısmen açıklayabileceğini savundu. Çin halkı "iyi" bir toplumun çatışma değil ahenk üzerinde durduğuna ve "iyi" bir yönetimin hizbi çıkarlara değil "tüm bir ülkeye" göz kulak olacağına inanıyor. Dolayısıyla, konferans katılımcıları, Çin'in batılı ülkelerde mevcut olmayan tek parti veya daha bir otoriteryan siyasi sisteme meyli olabileceğine işaret ettiler.

Câri sistem otoriteye saygı talep etmesine rağmen, partinin Konfüçyüsçü mükellefiyetleri yerine getirip getirmediği tartışılabilir bir konudur. Chen Lai'nin dediği üzere "yönetimi ebeveyni gibi kabul etmesi gereken sadece halk değildir. Bunu yönetim de tanımalı, kabul etmelidir." Modernite, çevre kirliliği, yolsuzluk ve ona eşlik eden ve gittikçe artan servet eşitsizliği; muhalif ses kanalı; ve otoriteye dair Konfüçyüsçülük'e sinmiş bakış açısı, anakara'daki siyasi muhalefetin sınırlarını galiba açıklayabilir.

Shi Tianjian, bir kimsenin yönetimi babayla özdeşleştirmesinin, şikayetleri ifadede sınırlara dayanmasını kolaylaştırdığını tespit etti. Araştırmasında yer alan yönetilenlerin pek çoğu yönetime bağımlı kalmayı yüreklendiren ve onunla çatışma içine girme hususunda cesaret kıran geleneksel yöneten-yönetilen ilişkilerine destek verirken, yönetimin onların problemlerini çözmeyeceğini bilmeleri durumunda normal protesto kanallarını atlayacaklarını bulguladı.

Konfüçyüsçülük'ün potansiyel uygulamaları

Katılımcılar Konfüçyüsçülük'ün Çin'in çevre konuları gibi câri ihtiyaçlarını karşılayabileceği yolları da ele aldılar. Konfüçyüsçü değerler insanı tabiatın ayrılmaz bir parçası olarak görür. Ancak Sheng Hong, Çin'in çevreyi kirletici üretim araçlarının ve kaynak rekabetinin bu kaideyi ihlal edeceğini söyledi.

Kaynak rekabeti korkutucu bir tablo çizmektedir: Tabiî kaynakları sömürdüğü takdirde, insan kendi yok oluşunun tohumlarını ekecektir fakat böyle yapmadığı takdirde de donma riskiyle karşı karşıyadır. Sheng bu döngüyü kırmayı, mevcut hayat ve üretim şekillerini kırmayı savunurken bunun göz korkutucu bir görev olduğunu da kabul etti. Yasal düzenlemeler yoluyla, enerji tasarrufu ve zehirli gazların salınımını azaltan tedbirler ile pazarı bütünleştirmenin bir yolunu bulmak gerektiğini belirtti.

Katılımcılar Konfüçyüsçülük'ün "yumuşak gücünün" bugünü ve geleceği hakkında da konuştular. ÇKP, Çin dili ve kültürünü teşvik için 64 ülkede Konfüçyüs Enstitüsü kurdu. Bununla birlikte, Yan Xuetong'un da işaret ettiği üzere, Çin siyasi liderleri evde tatbik etmedikleri takdirde, Konfüçyüsçülük yurtdışında ciddiye alınmayacaktır.

Geçmişin felsefesini kullanarak ileriye bakmak

Konfüçyüsçülük'ün dirilişinin Çin adına beraberinde ne getireceği belli değil. Muazzam bir değişimin ortasındaki Çin halkının ruhi ve kültürel ünsiyete duyduğu susamışlığa bir cevap olduğu muhakkak Çin siyasi sistemine faydasının dokunup dokunmayacağı ise büyük ölçüde merkezi otoritelerin Konfüçyüsçü ilkeleri tatbik yeteneğine bağlı. En merak uyandıranı ise, katılımcıların söylediği üzere, Konfüçyüsçülük gibi belirli kültürlerin otoriteryan siyasi sistemlere meylinin olup olmadığıdır. Gelişmekte olan pek çok ülkeye yeni bir ekonomik model sunan Çin belki de batı tarzı demokrasiye alternatif bir model de sunuyordur. "Ren" (insan-insâni/lik) ve "li'nin" (adab-ı muaşeret/edep) yeniden keşfi, muhtemeldir ki alternatif bir model olarak meşru bir tutunma noktası niteliği kesbetmesine de yardımcı olacaktır.


Kaynak: Carnegie Vakfı

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı