Mısır'ın yeni güçlü adamı: Süleyman

“Rejime devam” havasının sürüp gitmesi, Suriye tarzı bir iktidar devrinin istikrarsızlık dönemine yol açacağından endişe eden pek çok Mısırlının asabını bozuyor. Baba-oğul nepotizminin Arap liderliği iddiasındaki bir ülke için aşağılayıcı olduğunu düşünüyorlar. Demokratik alternatiflerin dışarıda bırakıldığı ama halkın değişim istediği böylesi bir siyasi muhitte Cemal Mübarek’in tek alternatifi olarak ortaya Süleyman çıktı. İyi de bu gizemli güç oyuncusu kim? Ve Mısır için gerçekten yeni bir dönem anlamına gelir mi?

Yaşlı Mübarek gibi Süleyman da ulusal sahneye ordudan yükseldi. Kariyer mecrası, Mısır siyasi tarihinin mecrasını takip eder. 1960’larda Sovyetler Birliği’nin Frunze Askeri Akademisi’nde eğitim gördü ve piyade askeri oldu. (Mübarek ondan birkaç yıl önce aynı akademide eğitim almıştı.) 1967 ve 1973 Arap-İsrail savaşlarında görev aldı. Kahire, stratejik ittifakını Moskova’dan Washington’a çevirdiğinde 1980’lerde John F. Kennedy Özel Harp Okulu’nda ve Fort Bragg Merkezi’nde eğitim aldı. Süleyman’ın Amerikan istihbarat ve askeri yetkilileri ile çeyrek asırdır var olan yakın ilişkileri devam etmektedir.

Muhaberat’ın başı olarak Süleyman’ın askeri ve siyasi portföyü geniştir. Mısır istihbarat teşkilatı, CIA’nin istihbarat toplama işlerini, FBI’nın terörle mücadele rolünü, gizli servisin koruma hizmetlerini ve Dışişleri Bakanlığının üst düzey diplomasisini uhdesinde barındırır. İç darbe emarelerine karşı Mısır güvenlik teşkilatını izlemek gibi otoriteryan rejimlere has bazı işlevleri de vardır. Hem Mısır yönetimine hem de ülke dışına uzanan seçkin bir kurumdur. Sivil ve askeri kanatlar da burada kesişir. Süleyman, hem askeri rütbe hem de sivil makam sahibi ender şahsiyetlerdendir; hem Tuğgeneral hem de her ne kadar toplantılara nadiren katılsa da, kabine üyesidir.

İstihbarat teşkilatının başındaki isim öteden beri gizli tutulur. Fakat 2001 yılında sonra, Süleyman Dışişleri Bakanlığı’ndan kilit dosyaları almaya başladığında ismi ve fotoğrafı resmi yayın organı el Ahram’da çıkmaya başladı. Genelde Hüsnü Mübarek’e ayrılan birinci sayfanın üst yarısında görünür oldu. Bu tarihten sonra onun üst düzey işleri üst düzey haber olarak muamele gördü. Sudan’daki sivil savaşa müdahil oldu, Suudi Kral Abdullah ile Libya lideri Kaddafi arasındaki dargınlığı (Kaddafi’nin Abdullah’a suikast teşebbüsünde bulunduğu iddiasından kaynaklanıyordu bu) giderdi ve Lübnan’a burnunu sokmaması ve İran’dan uzaklaşması için Suriye’ye baskı uyguladı.

Daha önemlisi, Süleyman, İsrail-Filistin çatışmasında ki Mısır’ın en âcil ulusal güvenlik önceliğidir, aracılık yaptı. 2007 Haziran’ından beri, Hamas’ın Gazze’yi ele geçirmesinden sonra, Hamas ve el Fetih arasında aracı ve muhatap rolü oynadı. Bu iki grubu uzlaştırma teşebbüsü hep zaferle neticelenmese de – çünkü Mısır İslamcılara karşı hasım bir tutum izlemişti – dış politikası ABD ve AB’nin onayını kazanmıştır.

Kaynak: Foreign Policy

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı