Mısır'da tarihî anlar: Mübarek tutuklu

Sürprizler, devrimin Mısır'ında sürüyor. Önünde saygı duymayı hak eden tarihî anlar yaşıyoruz.

Baskıcı polis hükümetleri ve diktatörlüklerinin istila ettiği Arap bölgesinde benzeri görülmemiş tarihî anlar bunlar. Bizler peşi sıra gelen gelişmeleri takip ederken hayal mi yaşadığımızı yoksa kendi gözlerimizle hakikati mi izlediğimizi bilemiyoruz. Başkan Hüsnü Mübarek, iki oğlu ve geçen otuz yıl boyunca korkunç fasılları süren kötü dönemin bütün isimlerini demir parmaklıklar arkasında göreceğimiz günün geleceğine kim inanırdı?

Şimdi tam bir güven içinde kutlu Mısır devriminin zaferini tamamladığını, bütün şüpheleri giderdiğini ve sadece Mısır tarihinde değil, bütün bölge tarihinde parlak ve onurlu yeni bir sayfa açtığını söyleyebiliriz. Tahrir Meydanı'nda veya Mısır'ın diğer kentlerinin sokaklarında onurlu devrim günlerinde veya öncesinde baskının kurşunlarıyla düşen masum Mısır şehitleri ve keza aileleri de rahat uyuyacak. Çünkü despota, oğullarına, yolsuzluk ve baskı araçlarına karşı adalet onlar için kazandı. Mısır halkını kırıp geçiren, yoksul evlatlarının alınterini çalan herkesin kötü sonu Mısır'ı, rolünü ve konumunu cüceleştiren dönemin sonudur.Bizler yedi bin yıldan fazla bir süreye uzanan medeniyet kalkınması, yolsuzların, tüccarların ve vicdansızların yüzünden donan bir ülkede uygarlık mucizesi karşısındayız. Hukukun ve yargıçlarının uzun yıllar aşağılandığı bir ülkede hukukun üstünlüğüne göre hükmeden yargı icraatları izledik. Başkan Mübarek'in, Saffet Şerif, Habib El Adili, Zekariya Azmi ve beraberlerindeki şımarık çocuklar Ala ve Cemal'in sokaklarda sürüldüğünü, ayakkabılarla dövüldüğünü veya düşmanlarına yaptıkları gibi demir parmaklıklar arkasında işkenceye maruz kaldıklarını görmedik. Aksine adil hukukî işlemler ortasında, avukatların hazır bulunduğu ve hiçbir alay veya intikam duygusu olmaksızın uygar bir şekilde bir soruşturma izledik. Başkan Mübarek, oğulları ve çevresi özel veya askerî mahkemelere değil, halkın bütün vatandaşları gibi eşit şartlarda sivil mahkemeler ve sivil yargıçların karşısına çıkarıldı. Hüsnü Mübarek'i işgalin rahminden çıkmış ve Amerikalı işgalcilerin desteğini almış intikamcı mezhepçi bir mahkeme değil, Mısır halkının onur ve saygınlığının sembolü Tahrir Meydanı'nın rahminden çıkmış halk devrimi mahkemesi yargıladı. Başkanın oğullarının Turra Hapishanesi'nde demir parmaklıklar arkasındayken Saffet Şerif, Ahmed Nazif ve Habib El Adili gibi babasının yönetim erkânıyla nasıl bir ilişki kuracağını bilemiyoruz. Hepsi de yüksek rütbelerini kaybettiler, ülkelerine ve halklarına karşı işledikleri suçlarla ceza almış diğer mahkûmlar gibi oldular.

Bu bir alay değil. Bu tarihî anlar için, yeni Mısır yıldızının ve yeni insanının zulüm ve kölelik enkazının altından yükselmesi için kanlarını ve canlarını veren bütün şehit ailelerinin lisan-ı halidir. Hasta Mübarek, hastanedeki yatağında gözetim altında ve first lady'si yargıçların önünde zimmetine para geçirmek ve halkın parasını talan etmek suçlamasıyla yargıç karşısında. 40 milyonu fakirlik sınırı altında ve günlük iki doların altında bir gelirle yaşayan fakir halkın parasından yağmaladıkları onlarca milyar kendilerine ne fayda getirecek? Çalınan paralar gerçek sahibi Mısır halkına iade edilecek, ancak geri getirilmeyecek olan, bu kimselerin halkın iradesini güçle müsadere etme girişimleri sırasında gerçek mermilerle aldıkları inançlı gençlerin temiz canları.

Şimdi bu halk altın ışığı bütün Arap bölgesine uzanacak yeni bir şafak tesis etmek için en canlı görüntü ve şekillerde bize geliyor. Bütün Arap despotlara, baskıcı organlarındaki ve yolsuzluk imparatorluklarındaki liderlerine ve bireylerine derstir bu. Sonları liderleri Hüsnü Mübarek ve entrikacı soyundan daha iyi olmayacak. Halk saygınlığı ve gücünü geri kazandığında, hesaplaşma vakti yaklaştığında milyarları ve ikiyüzlü medyaları kendilerine fayda vermez.

Duygusal yazıyoruz. Bu bizim hakkımız ve hatta görevimiz. Çünkü bu büyük ve onurlu başarıyı kırk yıldan fazladır bekledik. Kutlama zamanı geldi. Bu şanlı günler bize, size ve başta bütün ümmete kutlu olsun.

*Londra'da Arapça yayımlanan El Kuds El Arabi Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, 14 Nisan 2011

Kaynak: Zaman