Mısır'ın Gazze duvarı İslam âlimlerinin asıl duruşlarını da ifşa etti. Duvarı destekleyen Tantavi ve Filistinli bakan Hebbaş kınanmalı
İslam dünyasının dört bir yanındaki dini ve ilmi ağırlığa sahip mercilerden, Mısır'ın iki yıldan uzun süredir zalim bir abluka altında yaşayan 1, 5 milyondan fazla Filistinli'nin temel hayat damarını oluşturan tünellerin kapatılması için Gazze sınırına inşa ettiği çelik duvara karşı fetvalar çıkmaya devam ediyor.
Bu duvarı haram kılan ve şeriata aykırı gören en belirgin İslami merci Yusuf El Karadavi oldu. Karadavi'nin yanı sıra Suudi, Lübnanlı, Mısırlı ve Ürdünlü birçok âlimin fetvalarının ardından, Hamas'ı destekleyen Filistin dini kurumu da duvarın dinen haram olduğu fetvası verdi. İslam Âlimleri Birliği'yse, onlarca din adamının ve İslam davetçisinin katıldığı ve Gazze'deki parlamento binası yakınında yapılan toplantı sonundaki açıklamada, Dünya Müslüman Âlimler Birliği ve başkanı Yusuf el Karadavi'nin duvar inşaatını haram kılan fetvasını desteklediğini belirtti. Birlik, 'duvarın dinen haram' ve özellikle de bütün bir halkın ölümüne yol açacağı için büyük bir günah olduğunu ekledi.
Hebbaş Abbas'ın papağanı
Üzücü olansa, iki kesimin Müslüman âlimlerin duvar konusundaki ortak fikrinin dışına çıkması. Bunlar El Ezher Üniversitesi Rektörü Şeyh Muhammed Tantavi'nin başkanlığını yaptığı İslami Araştırmalar Akademisi'yle, Tantavi'nin tutumunu destekleyen ve 'Mısır'ın sınıra çelikten duvar inşa etmeye hakkı olduğunu' belirten Filistin Yönetimi Vakıflar Bakanı Mahmud El Hebbaş. Mısır resmi haber ajansı, Hebbaş'ın şu sözlerini aktardı: "Mısır'ın kendi güvenlini sağlamaya, sınırlarını korumaya ve topraklarında hukuku uygulamak için uygun gördüğü önlemleri almaya hakkı var."
Hebbaş'ın tutumu ne şaşırtıcı, ne de sürpriz. Zira kendisi Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın söylediklerini tekrarlıyor ve Gazze'de kendi halkının aç bırakılması operasyonlarıyla işbirliğini ortaya çıkarıyor. Hebbaş çelik duvar inşaatını kınayan, haram sayan ve durdurulmasını isteyen fetvaları siyasi olmakla suçladı. Ancak kendi sözleri siyasi olmakla kalmıyor, aynı zamanda en temel yaşam koşullarına ihtiyaç duyan ve ablukanın etkisiyle gıda, barınak ve ilaçtan yoksun durumdaki 1,5 milyon Filistinli'yi de sırtından vuruyor. Hebbaş'tan susması ve 'siyasi fetva'ları Abbas'la sözcülerine bırakması beklenirdi.
Ağır bir savaş suçu
Çelik duvar Filistin halkına karşı, Batı Şeria'daki İsrail duvarından daha ağır bir savaş suçu oluşturuyor. Zira Amerikan-İsrail anlaşmalarını hayata geçirmek için bu duvarı inşa eden ülke, Filistinlilerle akraba sayılır. Dini ve ahlaki gelenekler, bu akrabalığın öldürmeye, yıkıma ve aç bırakmaya susamış küstah zalimlere karşı kendi inancından ve milletinden olan mazlumların yanında durmasını zorunlu kılar.
Bu çirkin duvarın tek iyi yönü, Tantavi ve Hebbaş gibi iktidar sözcüleriyle, zulme ve rejimlerin çarpıklarına direnen vatansever ve onurlu âlimler arasındaki açık ayrımı ifşa etmesinde saklı. Yönetimlerin baskı araçları bu âlimleri korkutmuyor ve zehirli teşvikleri ayartmıyor. Dünyanın dört yanındaki Filistinliler ve özellikle de Gazze'dekiler, başta Karadavi olmak üzere bu âlimleri cesur fetvalarıyla hatırlayacak. (Londra'da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, başyazı, 5 Ocak 2010)
Kaynak: Radikal