Mısır- Etiyopya ve Nahda Barajı draması

Mısır- Etiyopya arasında süren “Nahda barajı” görüşmekleri bir kere daha başarısızlıkla sonuçlandı. Etiyopya’nın, ortak ülkeler arasında herhangi bir uluslararası nehirle ilgili olarak daha önce düzenlenen anlaşmaları ve kuraları görmezden gelip yok sayar gibi davranması bu başarısızlığın en önemli nedenlerinden biri.

Mısır, Nil suları üzerinde payına düşenin her damlasını kullanıyor ve gerek işletilmiş gerekse işletilmemiş suyu korumaya çalışıyor. Mısırın Nil suları üzerindeki haklarından bir damlasını bile tehlikeye düşürmesi demek, beşeri hayatın yanı sıra hayvanların ve bitkilerin geleceğini de tehlikeye düşürmesi demek. Mısır halkı pek çok kere tarihi ve meşru haklarına karşı saldırılara maruz kaldı. Ancak Mısır, Nil havzası hususunda kardeş ülkelerle her zaman müzakereye öncelik vermişti. Etiyopya’nın Nahda barajı için Mısır ve Sudan’ın taleplerine karşı vurdumduymazlığı devam ederse, bu iki ülke kendi haklarını korumak için bazı seçeneklere başvurabilirler. Çünkü vatanın savunulması ve insan hakları, her şeyin üzerinde gelir.     

Etiyopya’nın Nil havzası için yapılan müzakerelerdeki umursamaz tavrı, Mısır’ın, konuyu BM, Güvenlik Konseyi veya Adalet Mahkemesi gibi uluslar arası kuruluşlara taşımasına neden oluyor. Şu an Mısır’ın elinde Nil nehri için daha önceden yapılan anlaşma metinleri mevcut.  Bu nedenle güçlü bir pozisyon alması ve Nahda barajı için Etiyopya’nın dayandığı tüm ülkelere ve şirketlere karşı ciddi bir muhafaza stratejisi geliştirmesi gerekiyor. Çünkü Mısır için önemli olan, hukuki temellerini ve halkını korumak. Bu hakları korumak için gerekli olan alternatiflerin gün yüzüne çıkarılmaması ise, sadece Etiyopyanın hak ihlali yapmasına fırsat veriyor.

MAVİ NİL: NEHİRİN RUHU VE ÇEKİŞME KONUSU

Nahda barajının dayandığı Mavi Nil, Nil nehrinin en önemli kolu ve Mısır’ın Nil nehri üzerindeki payının en önemli kaynağıdır. İngiltere 1882 yılında Mısır’ı işgal ettiğinde, 15 Nisan 1891’de Eritre’yi işgal eden İtalya ile bir protokol imzalamış, bu protokole göre İtalya Atbara nehri üzerinde sulama amaçlı herhangi bir tesis kurmayacağına dair taahhüde bulunmuştu. Atbara nehrinden yılda 13 milyar metreküp su tedarik ediliyor ve Avsan barajına yaklaşık 11,5 milyar metreküp su ulaşıyor ki bu da Nil nehrine su akışını etkileyen bir geçiş olarak sayılıyor.

Diğer taraftan İngiltere 15 Mayıs 1902 yılında Etiyopya’yla da bir anlaşmaya imza atmıştı. Buna göre Etiyopya kralı II. Menelik, mavi Nil üzerinde veya Tana gölü veya Sobat nehrinden Mısır ve Sudana dökülen suyun akışının azaltılması için tesis kurulmasına izin vermiş, ancak bu anlaşma Mısır ve İngiltere hükümetlerine danışıldıktan sonra yürürlüğe girme kararı alınmıştı.  Yine 1906’da İngiltere, Fransa ve İtalya Londra’da bir araya gelip Etiyopya(Habeş) konusunda bir anlaşma imzalamışlardı. Anlaşmanın 4. maddesi, İngiltere’nin çıkarlarını korumak için işbirliğini, Mısırın Nil havzasındaki özellikle de mavi Nil sularının Mısıra dökülmesi hususundaki çıkarlarını korumak için gereken şartları öngörüyordu. 7 Mayıs 1929’da Mısır başbakanı Muhammed Mahmud Paşanın, Nil suları hakkında verdiği nota, İngiliz yüksek komiserliği tarafından onaylandı ve bugüne kadar bu anlaşma geçerliliğini korudu.

İngiliz tarafı bu anlaşmayı, Sudan, Uganda, Kenya ve Tanjanika’daki tüm İngiliz idareleri adına imzalamıştı.  Anlaşmanın en önemli vurgusu Mısırın Nil suları üzerindeki kazanımlarını ortaya çıkarmak yanı senelik hissesini 48 milyar metreküp olarak belirlemesiydi.  Anlaşmada Ayrıca Nil nehrinin veya Etiyopya’daki kolları üzerinde gelecekte yapılacak herhangi bir projede elde edilecek kazanımlarda Mısırın hissesi de göz önünde bulundurulmuştu.  

Uluslararası ilişkilerdeki halef-selef kuralları gereğince, Mısır, İngiltere işgalinin son bulmasından sonra İngiltere tarafından imzalanan bu anlaşmaların mirasçısı konumuna geldi. Bunların içinde Nil nehrinin Etiyopya kolundan Mısır ve Sudan’a suyun akışında hiç bir azalma olmadan sağlanmasını içeren bir madde de vardı. Bu şekilde Mısır hem 7,5 milyar metreküp olan payını yüksek bir baraj inşa ettikten sonra 55 milyar metreküpe çıkarıyor, hem de baraj inşası sayesinde denize dökülen suyu da kurtarmış oluyordu. Sudanın bu projedeki payı ise 11 miyar metreküp ile sınırlı kalmıştı.  Etiyopya ise, mavi Nil ve kolları üzerinde baraj yapımı meselesini 1960’larda batının desteğini de alarak gündeme getirmişti. Etiyopya, Amerikanın ve Batının dönemin lideri Cemal Abdünnasır’a yaptıkları baskı çerçevesinde, kışkırtıcı bir politika izlese de, Nasır kendi döneminde Mısırın Afrika’da ve uluslararası arenadaki rolünü iyi değerlendirerek bu baskıyı geri itmeyi başardı. Bu yüzden Etiyopya, mavi Nil ve kolları üzerindeki baraj projesini 1996 yılına kadar gerçeğe dönüştüremedi.   

Nil en önemli kaynaklarından birini barındıran Etiyopya, denize sınırı olmayan iç bir ülke ve aslında herhangi bir diğer ülkenin coğrafi açıdan tehlikeli ve zayıf noktasını oluşturuyor. Eski ismiyle Habeş olan Etiyopya, 90 milyon nüfusa sahip. Ülkenin GSMH’sı ise 40 milyar dolar, nüfusun %78’i ise yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Ancak Çin’den aldığı destek sayesinde son on yıl içinde %9’luk ortalama ile Afrika’nın en hızlı ekonomik büyümesi gösteren ülkesi oldu.  

BARAJ KRİZİ: ALTERNATİFLERİN YOKLUĞU ETİYOPYA’YI TAHRİK EDİYOR

Çok daha büyük ve geniş kapsamlı olması için tasarlanan ve bu çerçevede Nahda barajı veya “Millenium” ismiyle anılan baraj, Etiyopya’nın mavi Nil üzerinde uygulanması planlanan en büyük projelerinden biri. 4,8 milyar dolar olan barajın maliyeti, Etiyopya’nın GSMH’sının neredeyse %12 sine tekabül ediyor. Barajın uzunluğu Sudan sınırına 1800 metre yakınlığına kadar ulaşıyor ve plana göre başlangıçta 20 milyar metreküp olan rezervuarın kapasitesi 44 milyar metreküpe çıkarıldı. Şu anki tasarıya göre ise bu oran 74 milyar metreküpe kadar çıkarılmak isteniyor.

Barajın hidroelektrik santrali 6 bin megawat üretmek için tasarlanmış. Yani Mısırdaki Asvan barajının hidroelektrik santralinin ürettiği enerjinin üç misli daha büyük. Etiyopya, barajın sadece elektrik üretmek için hizmet edeceğini, mavi Nil’in akışını kesmeyeceğini ve suyun Mısır ve Sudan’a akmaya devam edeceğini tekrar tekrar ifade etse de, pek inandırıcı gözükmüyor. Ancak uluslar arası bir anlaşmaya çerçevesinde her iki ülkenin de Nil üzerindeki hakları korunursa Etiyopya bu ifadelerini kanıtlayabilir.

Dikkate alınması gereken bir diğer nokta da, barajın yapıldığı yerin engebeli ve sınırlı bir alan haricinde tarımsal projelerin uygun olmadığı bir bölgede yapılmış olması. Bu nedenle Etiyopya’nın ihtiyaç duyduğu enerji üretiminden barajın rolünün ne kadar olduğu yeniden değerlendirilmeli. Şu bir gerçek ki, baraj rezervuarının doldurulması, Mısır ve Sudana Nil nehrinden akan suyun büyük bir bölümünün kesilmesine neden olacak. Dolayısıyla baraj rezervuarının kapasitesi ve doldurulma süresi de göz önünde bulundurulması gereken konulardan biri. Eğer Mısır Etiyopya ile baraj konusunda müzakerelere başlarsa, krizin çözümü için birçok seçenek gün yüzüne çıkabilir. Çünkü alternatiflerin olmaması demek, sadece bir tarafın isteklerine teslim olma gerekliliği mantığına yol açar.  

KRİZDEN ÖNCE…

Mısır ve Etiyopya arasındaki bu baraj krizi, daha büyük bir çatışmaya dönüşmeden bazı önlemlere ve önerilere ihtiyaç duymaktadır. Şöyle ki:

1. Mısır-Sudan ve Etiyopya arasında varılacak bir anlaşma olmadan herhangi bir projeyi hayata geçirmekten kaçınılmalı. Özellikle de Etiyopya’nın Mısır ve Sudana etki edecek Nil’in kolları üzerinde planladığı projeler yeniden gözden geçirilmeli. Elbette Mısır ve Sudanın da kendine ait planlar vardı ancak bunlar kendi iç sınırları dahilindeydi ve diğerlerine etki etmeyecek cinstendi. Nahda barajının inşasının devamı, Etiyopya’nın Nil suları için daha önce yapılan anlaşmaları ihlal ettiği ve münferid hareket ettiği anlamına geliyor. Bu nedenle baraj yapımının bir an önce durdurulması ve Mısır- Sudan- Etiyopya arasında ciddi müzakerelerin başlaması gerek.   

2. Etiyopya, Mısır ve Sudanın Nil nehri üzerindeki payını uluslar arası bir anlaşma çerçevesinde benimsemesi gerekiyor. Mısır ve Sudanın Nahda barajına onay vermesi için bu anlaşmanın yağılması şart. Eğer Etiyopya iddia ettiği gibi yalnızca elektrik üretimi için baraj yapmaya çalışıyorsa anlaşmaya imza atarak güvenilirliğini göstermek durumundadır. Anlaşma yapılmadığı takdirde ise Etiyopya, Mısır ve Sudanın haklarını ihlal etmeye devam edecektir.  

3. Mısır ve Sudanın, Etiyopya’nın planlarının gerçekçiliği üzerinde durmaları ve Nil’in kolları üzerindeki havzalarda elektrik üretimi için hazırlanan projelerde Etiyopya’nın sınırlarını belirlemeleri gerekmektedir. Bu sınırlar Mısır ve Sudanın irtifak hakları çerçevesinde belirlenmelidir. İrtifak hakkına göre, herhangi bir uluslararası nehirden bir devlete bir yıl boyunca su akışı sağlanması durumunda bu devletin su hakkı doğmaktadır  

4. Üç ülke arasında rezervuar kapasitesi için yapılacak olan müzakerede sınırlar güvenli bir şekilde, Mısır ve Sudanın haklarına etki etmeyecek derecede ve mühendislik kuralları içinde belirlenmeli. Aynı şekilde rezervuarın doldurulma işlemi de Mısır ve Sudanı da menfi yönde etkilememeli.

5. Mısır, Etiyopya’nın elektrik üretimi projesini iyi niyetli bir girişim olarak görmeli, Mısırlıların da kabul edeceği şartlar dahilinde projeye destek vermelidir. Yoksa bu durum Mısıra düşman ülkelerin işine yarayacak ve müdahil olacaklardır.

6. Barajın yapımı için Mısır ve Sudanın da Etiyopya ile birlikte bir bütünlük içinde çalışması gerekir. Çünkü barajın başına gelebilecek her hangi bir yıkım sadece Etiyopya’yı değil Mısır ve Sudanı da büyük ölçüde etkileyecektir.  

7. Her durumda Mısır’ın konuyu uluslararası mecraya taşıması gerekmektedir. Çünkü Nil nehrinden aldığı suyun her bir damlasında Mısır halkının payı vardır ve bu konudaki her hangi bir aksaklık tarım hayatının, hayvancılığın ve temel gereksinimlerin zarara uğramasına neden olacaktır. Mısır, Nil nehri üzerindeki haklarının korunmasını talep ederken aynı zamanda Etiyopya ile işbirliği içinde olacağını da özellikle vurgulamalıdır.

8. Etiyopya, Mısırın Nil nehri için sahip olduğu hakların Mısır halkı için ne kadar önemli olduğunun farkına varmalıdır. Bunun yanı sıra Mısırın tek bir damla suyu bile dağıtacak lüksü yoktur. Bu yüzden Etiyopya’nın Mısıra karşı baraj konusu yüzünden düşmanlık beslemesi ve adil olmayan yaklaşımlarda bulunması nehrin kardeş ülkeleri için bir vebal olmaktan başka bir şey olamayacaktır.

Kaynak: Ahmed Seyid Neccar/ Ahram
Dünya Bülteni için çeviren: Tuba Yıldız