Milli Görüş'ün sağı, solu ve Numan Kurtulmuş


Saadet Partisi'nin dün yapılan 3'üncü büyük kongresinde Prof. Numan Kurtulmuş'un genel başkanlığa seçilmesi, Milli Görüş hareketinin yeniden ayağa kalktığını gösteriyor.


Milli Görüş siyasi arenada Saadet Partisi'yle temsil ediliyordu elbette; lakin bu ayakta durmak haliydi; ayağa kalkmak değil.


Ayakta durmak da ayağa kalkmaktan daha az zor bir süreç değildir.


Makam mevki hırsı olmayan gönül insanı Sayın Recai Kutan'ın genel başkanlığındaki Saadet Partisi, bütün teşkilatlarıyla ayakta kalmayı başardığı için ayağa kalkmak imkanını da elinde bulunduruyordu.


Demem o ki, Saadet Partisi Numan Bey'i genel başkanlığa getirmekle ayağa kalkmış, "Şimdi Saadet" sloganıyla da işaret fişeğini fırlatmıştır.


Bu işaret fişeği, Milli Görüş çizgisinden sapmayanlar kadar bu çizgiye hasım olanları da heyecanlandırdığı besbelli.


Mili Görüş'ten sapmayanların sevinçleri malum da, hasımlarına ne oluyor?


AK Parti'yi Milli Görüş kadrolarından yeterince uzak durmamakla, dahası, Mili Görüş gömleğini tastamam çıkarmamakla suçlayan iflah olmaz Mili Görüş karşıtları, Saadet Partisi ve onun yeni lideri Numan Kurtulmuş'tan kendilerine ekmek çıkacağını mı sanıyor?


Tamam, AK Parti'den kurtulmak için her yola tevessül ettikleri için Milli Görüş hareketinin siyasi arenadaki temsilcisi bir partiden ve onun yeni liderinden medet ummaları normaldir.


Yani, AK Parti'yle baş edememenin çaresizliğiyle en umulmadık yerlerden çare aramaları anlaşılır bir şeydir.


Çaresizliğin gözü kör olsun; her şeyi yaptırır insana.


Mesela, Milli Görüş gömleğini yeterince çıkarmadığı gerekçesiyle eleştirilen AK Parti'ye karşı, Saadet Partisi'nin (en azından) hız tümseği olmasını beklemek gibi.


Bu güruhun heyecanını anlıyorum.


Öyle ya…


Seçimle meçimle olmuyor bu iş; AKP'nin habire oyu artıyor..


Ergenekon marifetiyle de iktidardan uzaklaştırılamadı…


Mahkeme yöntemi de işe yaramadı…


E'ee?


Ne olacak peki?


AKP sürgit iktidar mı kalacak?


Rakip gerek, rakip; şöyle kallavi bir rakip.


Kallavi olmasa da, hiç değilse AKP'yi tırtıklayıp tek başına iktidara gelmesine, mesela önümüzdeki belediye seçimlerinde kan kaybetmesine sebep olsa yeter…


Heyecanları, hayalleri, umutları, beklentileri bu…


Bu 'hayali' dillendirmeye çalışanlardan Hürriyet gazetesi yazarı Yalçın Bayer, öz geçmişiyle Numan Bey'i bi güzel övdükten sonra, rüşvet-i kelamının karşılığını beklercesine, "Bakalım söylediği gibi AKP'ye rakip olabilecek mi?..." diyor.


Numan Bey hiçbir zaman AKP'ye rakip olacağını söylemedi, bunu da nerden çıkarıyor demeyeceğim.


Çünkü olağan durumlarda tezvirata başvuranların, hayal görürken tezvirata sarılmaları gayet doğal…

 


Lakin daha çok beklerler.


Umduklarını bulmaları şöyle dursun, eldekini de kaybedecekler de haberleri yok.


Saadet Partisi'nin ayağa kalkması her şeyden evvel AK Parti'nin tam anlamıyla merkez sağa yerleşmesine neden olacak.


Bakalım o zaman Sayın Merkezefendiler ne yapacak?


Onların yerinde olsam, Numan Bey'in söylemediğini söylemiş gibi kabul edip, beklenti soslu sorular soracağıma ne söylediğine dikkat ederdim.


Mesela, Saadet Partisi'nin kongresinde, "Mazlumlar ayağa kalkmadıkça zalimler diz çökmez…" diyen Recai Kutan'ın halefinin kongrede yaptığı konuşmayı bir yerlerden edinip tekrar, tekrar okurdum.


Ve…


AK Parti'ye rakip olacağı beklentisiyle ellerimi ovuşturacağıma, yüzde 20'lere kadar gerileyen merkez solu daha da gerileteceği endişesiyle dizlerimi döverdim.


Gelgelelim, AK Parti düşmanlığı gözlerini öylesine kör etmiş ki, siyasetin orijini Milli Görüş'e kayıyor da ruhları duymuyor.


Sayın Aydın Menderes'in vaktiyle söylediği meşhur bir sözden 'tornistan' edersek:


Bundan sonra Milli Görüş'ün neye uygun olduğu değil, neyin Milli Görüş'e uygun olduğu tartışılacak…

 

Kaynak: Yeni Şafak