'Mekke ve Medine’ye Nükleer Saldırı'

Küreselleşen siyasetin en önemli göstergesi haline gelen Amerikan seçim süreci; iç ve dış siyaset kavramını rafa kaldırmayı ve bundan sonra bütün dünyada seçim sürecinin iç ve dış politikanın önemsizliğine ikna etmeye yarayacağıdır.

 

Avrupa seçim süreçlerinde de benzer argümanlar ortaya konmuştur. Sarkozy ve Fransa seçimleri vb. de bizi haklı çıkarmaktadır. Türkiye’de de seçim süreçlerini etkileyen ve süreci belirleyen dış politika unsurları olmuştur. Özellikle Kuzey Irak’a müdahale sorunu çerçevesinde politik propagandalar yapılmıştır. Ancak Amerikan seçimlerine dış politikanın bu kadar etkin olabileceğini beklemek safdillik olacaktı.

 

Elbette bu durum Ortadoğu seçim süreçlerinde de belirleyiciliğini öne çıkaracaktır. Filistin’de meydana gelen yeni hükümet arayışları bunun tipik örneklemi olacaktır.

 

Artık seçim süreçlerini dış politikadan bağımsız düşünmek yanıltıcı ve seçim başarısızlığına duçar kılacaktır. Bunu hiçbir politikacı göze alamaz.

 

Fakat şunu gözden ırak tutmamamız gerekecektir. Batı kültürü çatışmayı içselleştirmiş ve ancak güç karşısında uzlaşmayı zorunlu kabule yatkındır. Fakat sonuna kadar çatışmayı öne çıkaran politik hamleyi bırakmayı düşünmez. Kötü olan şu; bu çatışmacı tutumun bütün dünyaya küresel politik ilke haline dönüşmesidir.

 

Kaos ve karmaşanın siyasetin temel belirleyeni olduğu çağa giriş bu olsa gerek! O yüzden Türkiye’deki seçim süreci anlamlı ve barıştan yana, vesayete karşı olmuştur. Temennimizde bu algının küreselleşmesidir. Buna yönelik politik kurumların ve küresel karşıtı insanların bulunması, bu algının küreselleşmesi bağlamında umut vericidir. Ama sadece o kadar!

 

Ancak korkunç çatışmanın izdüşümü Amerikan seçimlerinin Cumhuriyetçi başkan adayı Tom Tancredo’dan geldi.

 

Hatırlayalım:

 

“Amerikalı Cumhuriyetçi başkan adayı Tom Tancredo, başkanlığı kazanması halinde terörist saldırıları engellemenin en iyi yolu olarak başta Mekke ve Medine olmak üzere Müslümanların kutsal mekânlarını tehdit etme politikası izleyeceğini açıkladı.

 

Amerika’nın Iowa eyaletinde belediye binasında taraftarlarına seslenen Tancredo, ABD’ye nükleer terörist saldırı ihtimalinin yakın bir ihtimal olduğunu ve Washington’ın bunu önlemek için derhal harekete geçmesi gerektiğini söyledi.

 

Tancredo daha sonra konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Yönetim benim elimde olsaydı, ülkemize yönelik böyle bir saldırı olması durumunda Mekke ve Medine’ye saldıracağımızı açıkça ilan ederdim”.

 

Cumhuriyetçi başkan adayı, ancak böyle bir tehdidin Amerika’ya karşı terörist saldırı düzenleme niyetindeki kişi veya kişileri durdurabileceğini öne sürdü.”

 

Yukarıdaki haber metni haber ajanslarına düştüğü vakit Tom Tancredo’nun Müslümanların nasıl bir algıya sahip olacağını düşündüğünü sanmak gaflet olacaktır. Çünkü o, sadece kendi seçim sürecini düşünmektedir. Bir milyar Müslüman’ın yaşayacağı büyük öfkenin neye mal olacağı hakkında bir an bile düşünmüş olacağını sanmıyorum! Eğer böyle bir şey düşünmüş olsa bu sözleri söylemeye cesaret edeceğini hayal edemiyorum. Ancak Müslümanlar da yeteri kadar ciddiye almamış olmalılar ki pekte tepki vermeye yanaşmıyorlar. Hâlbuki çok önemli bir iddiada bulunmakta ve bu bütün Müslümanların yani Amerika, Avrupa ve dünyanın bütün coğrafyalarında yaşayan Müslümanları ilgilendirdiği aşikâr!

 

Nüfusu on milyonları geçen Avrupa ve Amerika Müslümanları es geçilmiştir. Ki bu nüfus sürekli artmaya da adaydır. Yakın bir zamanda yüz milyonları bulacak nüfus karşısında sayın başkan adayı ne yapacak bakalım…

 

Amerikalı insanların sığ ve aptal oldukları bilinen bir gerçekte, güçlerini kaybettikleri zaman nasıl bu aptallıklarını ve kabalıklarını örtecekler merak konusu… Fazla güven Amerikalıya yanlışlık yaptırdığı gibi küçükte düşürür…

 

Gerçi onların özrü Amerikalı Müslümanlara borç yazılmıştır zaten…

 

Kudüs kenti üzerine yapılan propaganda çalışmaları, Mekke ve Medine üzerine de mi yapılmak istenmektedir? Yavaş ve emin adımlarla Mekke ve Medine şehirleri üzerine bir algısızlık duvarı mı inşa edilmek isteniyor? Yoksa Müslümanlara son on yıldır yapıldığı gibi korku duvarları ile zihinleri iğdiş edilerek olası bir Mekke ve Medine işgaline mi hazırlanıyor?

 

Bu haber üzerine verilmeyen tepki beni bir Müslüman olarak ürkütüyor ve gelecek hakkında karamsarlığa itiyor!

 

Duyarsızlığın ve tepkisizliğin doruklarında yaşıyoruz! Adalet ve zulüm karşıtlığı ahlakı tamamen yitirilmiş durumda! Bağımsızlık aşkı kanları harekete geçirmiyor artık! İşgal ve işkenceler sonuç veriyor! Tepkisiz bir millet ve ümmet haline geldik! Korku göz bebeklerimizi işgal etmiş!

 

Ey iman edenler hitabı artık bize hitap etmiyor sanırım…

 

Çünkü iman etmenin verdiği cesaret ve korkusuzluk hali çok uzaklarda bulunmakta!

 

Yapılacak basit bir şey bile bu sözü söyleyene yutturur!

 

Gerçek ve yoğun katılımlı bir protesto: bu protesto öyle sokaklara dökülmek şeklinde değil tamamen ekonomik olmalı! Amerika şirketleri ve onların yerli ortakları üzerine sadece bir günlük ambargo nasıl sonuç oluşturur! Ciroları nasıl yerde sürünür! Bunu onlara yaşatmak ve öyle Müslümanlar aleyhinde ve onların kutsal mekânları ve değerleri üzerine öylesine gelişigüzel konuşulmayacağı bildirilmelidir…

 

Bir Müslüman bir başka insanın kutsal mekânı ve değeri üzerine nasıl gelişi güzel konuşmuyorsa ve bu ona yasaklanmışsa bir başkası da Müslümanların kutsal mekânları ve değerleri üzerine gelişi güzel konuşmamalıdır. Buna muktedir olması gerekenlerde Müslümanlardır…

 

Amerikan başkan adayının bunu söylemesi uygulaması anlamına gelmeyecektir elbette; ancak bu sözü söyleyebilme cesareti kötü bir örnekliktir. Zaten başımıza gelen her ne ise bu kötü örnekliklerden dolayı gelmiyor mu?