Irak ordusu, hükümetin güney petrol kentinin kontrolünü ele geçirmek için en ciddi saldırısını başlatmasının ardından, Basra sokaklarında Mehdi Ordusu'ndan Şii milislerle çatışıyor.
Siyah giysili milisler ara yollardan mücadele ederken Irak askerleri ana caddelerin kontrolünü ele geçirmeye çalıştıkça, Bağdat'ın 340 mil güneyindeki Basra'nın üzerinde kara duman bulutları yükseliyor. Kent sakinlerinden Cemil, "sokaklarda çatışmalar var" diye konuştu. "Her yandan kurşunlar geliyor ve roket patlamalarının seslerini duyabiliyoruz."
Mehdi Ordusu'nun lideri, radikal din adamı Mukteda es-Sadr'ın; dükkanların, işyerlerinin, okulların ve üniversitelerin kapatılacağı bir sivil itaatsizlik çağrısı yapmasıyla, çatışma Irak'ın Şii bölgelerinde yayılıyordu.
Bağdat'ta iki milyon kişinin evi konumundaki, Sadr taraftarlarının kalesi Sadr Kenti'nde, polis ve ordu kontrol noktaları açıktan terk edildi ve milis güçleri tarafından devralındı. Dün (26 Mart'ta) kıdemli bir emri eri tarafından okunan bir açıklamada, Bay Sadr, Iraklıları bütün ülke çapında toplantılar yapmaya çağırdı ve eğer ABD ve Irak güvenlik güçlerinin saldırıları devam ederse "sivil bir isyan" ilan edeceğini ekledi.
Irak Başbakanı Nuri El Maliki, operasyonu idare ettiği yer olarak söylenen ve şimdiye kadar 22 insanın öldürüldüğü ve 100'den fazlasının da yaralandığı Basra'ya hareket etti (Can kaybı rakamları yazının yazılmasının üstünden daha bir gün geçmeden katlanarak arttı; -Sendika.Org'nin notu). Ancak, Irak ordusunun taarruzunun, jetleri ve helikopterleriyle hava desteği sunan Amerikan ordusunun desteği olmaksızın başlatılmış olduğu meselesi şüphe götürür.
Kutsal Şii kenti Necef'teki Sadrcı karargah Mehdi Ordusu menzil komutanlarına maksimum alarm durumunda olmalarını ve "işgalcileri vurmak" için, ki bu da ABD güçlerine saldırmak demek, hazırlanmalarını emretti.
ABD'li komutanların, son altı aydır Irak'taki şiddetin azalmasına önemli derecede katkıda bulunduğunu söylediği şey bu [Sadr güçleriyle olan] ateşkesti. Amerikan korumasındaki Yeşil Bölge, dün Şii bölgelerinden fırlatılan roketlerle vuruldu.
Basra, 2003'te Saddam Hüseyin'in devrilmesinden bu yana giderek artan bir biçimde Şii milis güçlerinde kontrol ediliyordu. Britanya güçleri kent üzerinde otorite kurmayı asla başaramadılar ve nihayet, İngiliz varlığının şiddeti azaltmaktan çok kışkırttığını söyleyerek güvenlik kontrolünü geçen yıl 16 Aralık'ta Irak'a devrettiler.
Bay Maliki, hükümetin Basra'da kanun ve düzeni yeniden tesis etmeyi amaçladığını açıkladı ama en güçlü Şii kitle hareketi olan Sadrcı hareket, saldırıyı Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi'ndeki rakipleri tarafından, kendilerini söküp atmaya yönelik bir girişim olarak görülecektir. Eğer sonuna kadar bir çatışma olursa, Irak ordusu Birleşik Devletler ve Britanya'dan, ilk olarak hava saldırıları olmak üzere, destek bekleyecektir. İngiliz güçleri şu ana kadar çatışmaya katılmadı.
ABD, merkezi hükümetin, Irak petrol rezervlerinin en üst sırasında yer alan ve aynı zamanda kentin batısından geçen ve Kuveyt'i Bağdat'a bağlayan ana yol olan, ABD ordusunun ana malzeme tedarik hattının da yakınındaki Basra'nın kontrolünü yeniden kazanması konusunda hevesli oldu. Basra şimdiye kadar, her biri Basra'nın ve Ümmü Kasr'ın limanları ve yakıt gibi yerel imtiyaz ve işlerin kontrolünü ele geçirmeye çalışan rakip yerel savaş ağaları tarafından yönetilmekteydi. Ümmü Kasr limanından Irak Kürdistan'ındaki Erbil'e bir konteynır sevk eden Iraklı bir işadamı, güvenli geçiş sağlamak için rüşvetlere 3000 dolar ve ulaştırmaya 500 dolar ödediğini söylüyor.
Bay Sadr, 2004'te Necef'te ABD deniz piyadeleri ile çatıştığından beri ABD ordusu ile ve Amerikanlar tarafından desteklenen Iraklı birimlerle topyekün bir askeri çatışmayı engellemek için gayretli olageldi. Onun Mehdi Ordusu milisleri, Amerikan kuvvetlerinin üstün silahlarından dolayı ağır kayıplar vermelerine rağmen, sonuna kadar savaşmaya hazır olduklarını gösterdiler. Basra'daki kalabalık gecekondu mahallerinde, aynı şeyi yapabilirler ve çatışmayı Irak'ın Şii ağırlıklı güneyine genişletebilirler.
Kaynak: sendika.org