Medya ve siyaset aleminde tasfiye

Tasfiyeyi malsahibi yapar ama nihai karar tüketicidedir.

Kimi mağazaların kapısında "Tasfiye nedeniyle yüzde 50 indirim" yazısı gördüğümüzde, bunun dükkan sahibinin tercihi olmadığını, tüketici oraya rağbet etmediği için böyle bir karar alındığını anlarız.

Siyasetin tüketicisi seçmen, gazetenin ise okur.

Seçmen 2002 seçiminde tarihi bir tasfiye gerçekleştirdi, bir takım siyasilerle partileri geri gelmemek üzere postaladı.

Türkiye siyaset tarihi böyle bir tasfiye görmemişti, tarihi dediğimiz partiler, kalıcı sandığımız liderler bir gecede sıfırlandı.

Bu, bir tasfiyeydi ve halk tarafından yapılmış bir tasfiyeydi.

Halk kimi partilere rağbet göstermedi, onlar da kepenk kapatmak zorunda aldı.

Bir gecede Çiller-Yılmaz geyikçi kavgasından kurtulduk.

Tamamen hukuka uygun, demokratik süreç içinde gerçekleşen bir tasfiyeydi.

Kimse çıkıp "Bizi tasfiye ettiler, bu mahalle artık değişti. Demokrasi baskı altında" demedi, diyemedi.

Aslında bu sürece üçüncü bir sektörü eklemek gerekir, bankacılık.

Mevduatı kendi babalarının parası gibi harcayan, bu paralarla tüketimin gözünü çıkaran, öğle yemeklerinde bile 5 bin dolarlık Petrus şarabı içen bankacılar da 2000'lerin başında tasfiye oldu.

Bu tasfiye sayesinde Türkiye'de bankacılık sistemi son mali krizden güçlenerek çıkabildi.

Bugün gerek banka sermayesi, gerek banka profesyonelleri, mesleklerini dünya standartları, belki de onun üzerinde yapıyorlar.

Siyaset sahnesinde demokratik açılım nedeniyle geçmişe dönme

riski var, burada AK Parti'nin tuzağa düşmemesi ve siyaseti yeni dille sürdürmesi önemli.
Konumuza dönecek olursak, en doğru yorumu Aydın Doğan yapmış, Yavuz Donat'a "Mesleğimizde kendi kendini tasfiye edecek gazeteciler var" demiş.

Sermaye sahibi olarak bunu en iyi Aydın Doğan görüyordur.

Eğer, tezgahta satamadığı gazetelerini bedava benzincilerde dağıtmak zorunda kalıyorsa, tasfiyeyi düşünmek durumundadır elbette.

En büyük rakibi badireler içine debelenirken en büyük gazetenin tiraj açısından geriye gitmesini görmek durumunda.

Yazar yaş ortalamasının Türkiye'nin yaş ortalamasıyla kıyaslanamayacak kadar yüksek olduğunun farkına varmak durumunda.

Ve her gün hakaret yazıları döşeyenlerin kendisine nasıl kötülük yaptıklarını fark etmek durumunda.

Bunlar tasfiye olacak. Aydın Doğan'ın dediği gibi, ilahi bir güç veya siyasi baskı nedeniyle değil, miadlarını doldurdukları için kendi kendilerini tasfiye edecekler.

Okur öyle istediği için tasfiye olacaklar.

Türkiye'nin sağlıklı bir demokrasiye dönüşmesinin bir yolu da medyasının sağlıklı bir yapıya kavuşmasından geçiyor.

Her türlü demokratikleşmeninin karşısında olan, insanları gerek ançları, gerek etnik kökeni nedeniyle aşağılayanların tasfiyesi kaçınılmaz.

Bunun en temel ayaklarından biri, medya sahibinin medya işi ile medya dışı işlerini ayırması.

Bu, yeni dönemin en önemli kırmızı çizgisi olmalı.

Medya, patronun diğer işlerine kafa yormayı bırakıp kendi işine bakarsa, bu amaca ulaşılmış olur zaten.

Kaynak: Star