John McCain 72 yaşında ve gözden düşmüş olan bir partiyi temsil ediyor. Perşembe günü rakibindeki hitabet yeteneğinin dörtte birine bile sahip olmadığını gösterdi; Obama'nın kampanyasındaki coşkuya yaklaşamıyor bile; ve kendisiyle birlikte yarışmak üzere ulusal sahnede hiç denenmemiş ve Beyaz Saray için hazır olmayan bir aday seçti.
Ancak; Amerika'yı anlamak, John McCain'in Birleşik Devletler'in bir sonraki başkanı olma ihtimali bulunduğunun farkında olmak anlamına geliyor.
Cumhuriyetçi yazar Pehhy Noonan'ın bu hafta içinde ifade ettiği gibi, Amerika kocaman ve yalnız bir ülke. Bildik ve güçlü şehirlerin ötesinde, geniş alanlara yayılmış varoşlar ile küçük uydukentlerin yanı sıra, bomboş araziler ve tarım alanları uzanıyor. Kilometrelerce yol kat edip, sadece McDonald's'ın parlak tabelaları, eski dünyanın güzelliklerini hatırlatan prefabrik Cracker Barrels restoranları ve değişmez nostalji ve şişmanlık kaynakları Denny's ile Dairy Queen tarafından aydınlatılan küçük şehirlerin içinden geçebilirsiniz.
Buralarda kiliseleri dolduran, askerlik yapan, fabrikalarda çalışan ve toprağı işleyen milyonlar yaşıyor. Bu insanlar, özellikle de güney ve orta batı, McCain ve Sarah Palin'in tabanını oluşturuyor. Amerikan Sağı'nın direncinin temelinde onlar var.
Bu ülkeden bakınca, Cumhuriyetçi kongrenin askerî takıntısı abartılı, John McCain'in hayat hikayesi de tarihî bir olay olarak görünüyor. Oysa, herkesin savaşan ya da yakın zamanlarda savaşmış birisini tanıdığı orta Amerika'da, ordudan askeriyeden bahsetmek, kendi hayatlarından bahsetmek anlamına geliyor.
Orta Amerika'da geyik avlamak şakadan ziyade hayatın gerçekliği, İncil'in doğruluğuna inanmak saçmalık değil ve "Hokey Annesi" ifadesi tercüme gerektirmiyor. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, bir siyasî aday için en kötü etiketin ateist addedilmek olduğunu gösteriyor. Güzellik kraliçesi, spor muhabiri ve beş çocuk annesi Sarah Palin Avrupalılara ilginç geliyor olabilir. Amerikalılar için ise esin kaynağı. McCain, farklı çizgisinin, bağımsızlığının ve gereğinde partisine kafa tutabilmesinin seçmenlere ne kadar çekici geldiğini daha önce kanıtladı. Hafife alınıyor ama alınmamalı. Bill Clinton'ın başkanlığı döneminde, danışmanları, yaptığı tatillerin ona zarar verdiği sonucuna varmışlardı. Jacqueline Onassis'le birlikte yatlarda dinlenirken görülmesi, insanların kendilerini ona uzak hissetmesine yol açıyordu. Alternatif tatil yeri bulmak için anketler yapmaya başladılar ve en sonunda Clintonlar'ın, uzun yürüyüşler yapacakları dağ tatillerine gitmesi gerektiğine karar verildi. Sade bir Amerikan tatili. Amerikalı siyasetçilerin davranışları ve halkın tercihlerini anlamak yabancılara bazen zor gelebilir. Ama, başkanlık seçimini anlamanın tek yolu, bunu yapmaya çalışmaktan geçiyor. Barack Obama'ya en büyük siyasî tehdidin ırk olduğu sık sık dile getiriliyor. Öyle değil. Sınıf meselesi çok daha tehlikeli. Amerikan sağı, 40 yıldır, 'Washington'dakilerin "bize", gerçek Amerika'dakilere, ulaşamadığı hissiyatı ve seçkinlere karşı öfke dalgasıyla sörf yapıyor.
Kaynak: Zaman