Mareşal Sisi

Muhammed Hasaneyn Heykel, - Al Yevm Al Sabe’ gazetesinde yayınlandığı üzere- Abdülfettah Sisi’nin başkanlığı için gerçekten ciddi bir program da hazırlasa, ya da sadece uzmanlık görevini korumak için bir takım önerilerde de bulunsa, benim zihnimi yoran iki önemli soru var. Acaba, Heykel, Abdülfettah Sisi’ye, El Alameyn savaşlarının 25. yıldönümü için Mısır’ı ziyaret eden İngiliz komutan Bernard Montgomery ile aralarında geçen diyalogdan söz etmiş midir? Bir de o gün komutan Montgomery’nin, Abdülhakim Amir’in hiçbir askeri başarı sağlamadan yalnızca siyasi nedenlerle elde ettiği “Mareşallik” rütbesi karşısında gizleyemediği şaşkınlığını anlatmış mıdır?

Hasaneyn heykel, İngiliz komutan ile arasındaki diyalogu “Yeni Bir Tarihi Ziyaret” adlı önemli kitabında anlatıyor. Kitabın 18. sayfasında geçen bir cümle ise çok dikkat çekici. Bernard Montgomery, o dönem “Mareşal” ünvanı alan Abdülhakim Amir’in “siyasi mareşal” olduğunu ifade ediyor ve “Siyaseten bir mareşale ihtiyaç yok. Mareşallik, ancak ve ancak savaş meydanında gösterilen üstün ordu komutanlığı sayesinde elde edilir” diyor. Sohbetin devamını ise Heykel şöyle anlatıyor: “Komutanın bu sözlerini duyduktan sonra ‘ Seninle bu konuda hemen hemen aynı fikirdeyim. Peki, neden bu soruyu muhataplarına iletmiyorsun?’ diye sordum. Montgomery şaşkın bir yüz ifadesiyle: ‘Emin misin? Bu soruyu kendilerine sorduğumda bana tepki göstermezler mi?’ diye sordu. Gülerek: ‘Bilmiyorum’ dedim.” Kitabın devamında ise Montgomery’nin gerçekten Abdülhakim Amir ile bu konu hakkında görüşüp görüşmediğine dair bir ifade geçmiyor.

Daha da önemlisi ve tehlikelisi, Montgomery, Heykel ile olan görüşmesinde sadece bu Mareşallik meselesiyle yetinmiyor, Mısır’ın kalbini sıkıştıran başka bir problemden bahsediyor ki o da asker- sivil ilişkisi. Komutan, II. Dünya savaşının başlarında, İngiltere başbakanı Winston Churchill ve bazı önemli İngiliz politikacılar ile arasında geçen siyasi krizleri anlatıyor. Zikrettiğine göre, İngilizler, Romell’in komuta ettiği Alman ordusuyla savaşa başladığı zaman, Churchill, Montgomery’e haber gönderip, hemen hücuma geçmesini ve savunmada kalmamasını emrediyor. Montgomery ise yardımcısı Fransis de Jangand’a yazdırdığı telgrafta, “ Lütfen, başbakan kendi yerinde kalsın ve benim mekanını bana bıraksın” cevabını vererek, Churchil’e gereken mesajı veriyor. Bernard Montgomery, Mısır’a yaptığı ziyarette Fransis de Jangand’ın yardımlarından da özellikle bahsediyor.

Hasaneyn Heykel, kitabında Montgomery ile olan sohbetinde komutanın “ Siyasilerin, generallere dönüşmesinden hoşlanmıyorum. Aynı şekilde generallerin de siyasiler gibi davranmasını sevmiyorum” dediğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “ Montgomery, onunla ilgili düşüncelerimi ifade etmemi beklemeden, sınırlarıma sürpriz bir şekilde girdi ve sordu: ‘ Neden sizde generaller, siyasilere dönüşüyor?’. Zaman kazanmak için, ‘Hangi generaller?’ dedim. Hiç beklemeden: ‘Nasır ve arkadaşları’ diye yanıt verdi. ‘Nasır general değil, ordudaki diğer isimler de Albay rütbesi aldılar’ dedim. Bu sefer de sert bir ifade takınarak: ‘ Peki öyleyse sorumu değiştiriyorum. Neden Albaylar siyasilere dönüştü?’ sorusunu sordu. ‘Bu senin rüyan.. İzin ver hikayenin detaylarını anlatayım’ dedim ve Mısır’ın başından geçenleri, içinde bulunduğu durumu, devrimi anlattım. Devrimin aktörlerinin ordudan birkaç genç olduğunu, onların da ordu komutanları olmadığını sadece vatansever birkaç kişi olduğunu, onların ilk görevinin ordunun dizginlerini ele geçirerek, devrime karşı kralın onları kullanmasını önlemek amacı taşıdıklarını anlattım. Daha sonra ordunun, devrimin hedeflerini gerçekleştirmesi için nasıl tasarruf altına alındığından, üçündü dünyanın koşulları karşısında ordunun duruşundan ve büyük kriz zamanlarında istikrarı sağlamak için gereken tek güç olduğundan bahsettim.”

Montgomery, Heykel’in anlattıklarından çek ikna olmamış gibi gözüküyor ki “ Beni ikna edemezsin” diyor. Heykel’in yanıtı ise: “Seni ikna etmeye çalışmıyorum. Kendimin de ikna olmadığı bir şey hakkında seni nasıl ikna edebilirim ki? Ben sadece Şu anki durumu anlatmaya çalışıyordum. Askerlerin siyasete müdahale etmelerini ben de desteklemiyorum. Generallerin siyasilere dönüşmesini istemiyorum. Ama Mısır’da ve 3. dünya ülkelerinde görünen bu ve açıklaması da ancak bu şekilde olabilir. Ben de şu an açıklama yapıyorum, savunma değil. Sen bir şekilde Nasır ile bir araya geleceksin. Aynı soruyu ona da yöneltebilirsin.” şeklinde olmuş. Montgomery’nin ‘Bu sorum Nasır’ı sinirlendirmez mi?’ sorusuna ise Heykel ‘sanmıyorum’ yanıtını vermiş.

Maalesef, Hasaneyn Heykel bize, Montgomery’nin Nasır’la buluşup bu soruyu sorup sormadığı hakkında bilgi vermiyor. Bu durumda Nasır’ın tepkisini de öğrenemiyoruz. Burada Heykel’in cevaplamasını beklediğim bazı sorular var. Örneğin; kendisi, askerin siyasete müdahalesi konusunda hala ikna olmuş değil mi? Montgomery’ye söylediği gibi askere siyasi nedenlere verilen rütbeleri halen bir hata olarak görüyor mu? Eğer, Nasır ve arkadaşlarının 1952’de yaptıkları darbeyi, kralın halkla olan çatışmasını engellemek şeklinde gerekçelendiriyorsa, şu anki durum için gerekçesi de aynı mı olacak? Ordu komutanının halkın koruyuculuğun bırakıp hakimi olması durumunda taşıdığı tüm tehlikeler, toplumda belirecek olan siyasi krizler, demokratik gelişimin durması ve mısırın tekrar devlet medyası, bürokrasi eliyle baskıcı yönetimlere geri dönmesini Heykel nasıl yorumlar?

Sayın Muhammed hasaneyn heykel arzu ederse bu sorularıma cevap verebilir. Geriye yalnızca Montgomery’nin askerin siyasete müdahalesiyle ilgili korkularının nasıl açığa çıktığı kalıyor. İngiliz komutanın Mayıs 1967’deki ziyaretinden bir ay sonra Cemal Abdünnasır’ın siyaseti neticesinde Mısıra ve halkına yaşattığı acıları anlatmama ise gerek yok.

Allah, Mısır’ı korusun.

 

Bilal Fadl'ın bu makalesi Shouruk tarafından yayınlanmadığı için Mada masr'da yer aldı.

Kaynak: Mada Masr
Dünya Bülteni için çeviren: Tuba Yıldız