Malezya Türkiyelileşiyor mu?

 

Dünyada ilginç gelişmeler yaşanıyor. Daha birkaç yıl öncesinde bazı kalemler Türkiye’nin hızlı bir biçimde Malaylaştığını veya Malezyalılaştığını yazmışlardı. Acaba bunu neye dayanarak yazmışlardı?’ İş olsun torba dolsun’ kabilinden mi? Yanlış hatırlıyor olabilirim lakin aklımda kalan, bu benzetmenin Aslı Aydıntaşbaş tarafından üretilmiş olduğu yönünde. Ya da Washington’dan böyle duymuş ve böyle aktarmıştı. Birileri Washington’da kapalı kapılar ardından bu tür benzetmeler üretebilirler. Malezya’yı bilmem ama bizim Endonezyalılaşmamızı Wolfowitz gibiler pekala havada kapıyorlardı.  Daha doğrusu bizim 6 oklu amentümüzle onların ulusal amentüsü olan Pançesila arasında geçişlilik vardı. Bundan dolayı Wolfowitz gibiler Endonezya ve Türkiye modeline çanak tutuyorlardı. . İş Malezya’ya gelince işler biraz karışık bir hal alıyordu. Yıllar yılı Türkiye’de Malezya modeli tartışıldı. Şimdi ise bütün bunların boşuna ve hatta saçma olduğu anlaşılıyor. Zira, Malezya bizim modele özenmiş.  Aslı Aydıntaşbaş’a göre, bu daha mı şık yoksa daha mı galiz olur, bilemeyiz.  Endonezya modeli ve Wolfowitz’den bahsettik. Meğerse Mahatır Muhammed ile halef-selef iken kanlı bıçaklı hale gelen Enver İbrahim’in yakın dostları arasında Neocon gurularından ve Dünya Bankası eski başkanlarından skandal adam Paul Wolfowitz de varmış. İşte herhalde bu gibi durumlar için ‘kimin eli kimin cebinde’ deyimini kullanırlar. Halbuki biz Enver İbrahim’i kendi halinde ve çelebi bir şahsiyet olarak bilirdik.

*

Enver İbrahim de geçenlerde Kuala Lumpur’da İsrail bayraklarının yakıldığı Amerikan karşıtı bir gösteriye katılmış ve burada Malezya üzerindeki Siyonizm etkisinden ve kontrolünden söz etmiş. İma yollu bir biçimde Malezya hükümeti için lobicilik yapan Apco Worldwide’ın bir biçimde Yahudilerin kontrolünde olduğunu söylemiş. Jackson Diehl, (June 28, 2010, Washington Post )Flirting with zealotry in Malaysia başlıklı yazısında Obama döneminde ABD dostlarının İsrail’e olan düşmanlıklarının arttığını ve bu ülkeye sırt çevirdiklerini yazıyor ve buna dair iki örneğe başvuruyor. Türkiye ve ardından Malezya. Veya Arapların artık kısaca  ‘Et Tayyip’ olarak nitelendirdikleri Recep Tayyip Erdoğan ile ona özendiği varsayılan Mahatır Muhammed’in eski ortağı ve sağ kolu Enver İbrahim. Böylece Obama döneminde İsrail iki mevzii birden kaybetmiş oluyor. Bunlardan birisi Türkiye ikincisi de ona benzemeye çalışan Malezya. Şimdi Aslı Aydıntaşbaş’ın işi daha zor. Kimi kime benzetecek? İşin daha da ilginci Wolfowitz’in İslam alemine örnek gösterdiği Endonezya ve Türkiye, Malezya’ya model hale gelmiş durumda. Jackson Diehl’e göre,  6 yıl aradan sonra arayı kapatmaya çalışan Enver İbrahim gelecek seçimleri kazanarak Türkiye ve Endonezya ile birlikte Malezya’da da demokratik İslami iktidar veya çoğunluk yolunu açabilir. Aslında, belki UMNO ile AKP arasında çok da fark olmasa da yine de Enver İbrahim’in partisi de AKP’ye benzetilebilir. Bu benzerlikte belki de can alıcı nokta Mahatır Muhammed veya Erbakan’ın hilafına birçok manevra yaptıktan sonra Recep Tayyip Erdoğan gibi Enver İbrahim’in de İsrail veya İsrail dostlarıyla irtifa kaybeden ilişkileri veya istikamet/ oriantasyon sapması yaşamasıdır. Elbette bu iyi bir şey. Lakin el yordamıyla bulunmuş bir çizgi.

*

Enver İbrahim uzun yıllar iktidarın kara kampanyası ve propagandasıyla hırpalanmış, örselenmiş ve ‘İsrail ajanı’ ve ‘Wolfowitz’in yalakası’ olmakla suçlanmıştı. Şimdi ise masayı tersine çevirerek hükümetin İsrail’i desteklediğini ve Amerikan çıkarlarını temsil ettiğini savunmaya başlamıştır. Bununla da kalmamış, İsrail ajanlarının güvenlik birimlerinin içine sızdığını ve ülkenin siyasetini yönlendirdiklerini ileri sürmüştür.  Böylece hükümeti kendi silahıyla vurmuştur.   Jackson Diehl, Enver İbrahim ile Recep Tayyip Erdoğan’ın iki sıkı dost olduklarını hatırlatıyor. Onun gibi Amerikan kampında olduktan sonra anti İsrail kampına geçtiğini de ileri sürüyor. Ahmedinejad gibi Siyonizm karşıtlığını bir demogoji haline getirmeyeceğini söylemekle birlikte Enver İbrahim, Wolfowitz gibi eski dostlarını kızdırma pahasına gözünü budaktan ve sözünü İsrail’den esirgemeyeceğini söylemekte.  İsrail’e karşı artık daha az sabırlı olduğunun altını çiziyor.

Yazar Jackson Diehl , İsrail karşıtı duyguların yeniden uyandığını ve kabardığını ve bunun da bir trend haline dönüştüğünü söylemekte veya bundan yakınmaktadır. Kısaca, Malezya üzerinden Türkiyelileşme trendi giderek küresel bir dalga ve ‘salgın’ halini alıyor. Malezyalılaşmaktan bahsedenler fena çuvalladılar. Oysa ki, şimdinin trendi Türkiyelileşmek…